Tehlike sanıldığından daha büyük.

Uyarıların odak noktası, kritik eşiğin aşılmak üzere olduğu.

Ve artan Kovid-19 vakaları karşısında Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte siyaset kurumunun karar üretemediğine, en kötü duruma dair hazırlık yapmaktan uzak olduğunu izliyor, Kıbrıs Türk’ü.

Hükümet ve muhalefet, koronavirüs’ün neden olduğu can kayıpları ve pozitif vakaların artmaya başlaması sonrasında toplum sağlığını koruma ve olası toplumsal kaosu engelleyecek tedbirlerin neler olacağına dair yol haritasını tartışma olgunluğunu da göstermekten uzak bir noktada.

KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz;

Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesi gerekirse tüm tedbirlerin uygulanacağı senaryolar düşünüldü mü?

Daha kötü durumlara karşı planlarımız hazır mı?

Hükümetlerin ve olağanüstü durumlarda elbette muhalefeti ile birlikte tüm siyaset kurumun görevi, en kötü durum ve senaryoya karşı yol haritaları ile birlikte hazır olmaktan başka bir şey değil, olmamalı.

Olağanüstü durumlarda, siyasi sorumluluktan kaçma gibi bir lüksü olmamalı hiç kimsenin.

En kötü durum ve senaryoya karşı bugünden hazır olmak siyasi sorumluluk yanında toplumsal bir görev.

En kötü duruma hazırlıksız yakalanmak, toplum sağlığı ve ekonominin ötesini daha açık bir ifade ile toplum güvenliğini de tehdit eder boyuta gelebileceğini şimdiden görmek gerek.

En kötü senaryoyu bugünden düşünmemek, panik ile başlayan kitlesel hareketlerin kaos, anarşi, yağma ve benzeri toplumsal hareketleri doğuracağını ve tetikleyeceğini de şimdiden görmek gerek.

Ve ne yazık ki toplum olarak en kötü senaryoya hazır değiliz.

Siyaset kurumu ise hükümeti ve muhalefeti ile birlikte en kötü duruma hiç hazır değil.

İç siyaset kavgalarının ötesi görmeyi ve karar üretmeyi nedense beceremiyorlar.

Geçemiyorlar, iç siyasete dair kendi ördükleri duvarların ötesine.

Ve Kıbrıs Türk’ü, tek başına ona yaşaması reva görüleni bekliyor.

Geç kalınmış olduğu bir yana, kısmi kapanmanın da başarılı olmadığı ve olamayacağı da gün gibi ortada.

Toplumsal seferberlik şart ve artık OHAL gündeme gelmeli.

Siyaseti bir süreliğine unutmak herkesin özellikle de tüm siyasi kanaat önderlerinin toplumsal sorumluluğu artık.

Keza ana muhalefet partisi CTP genel başkanı Tufan Erhürman ve diğer muhalefet partilerinin başkanları Kudret Özersay ve Cemal Özyiğit’in de ayni sorumluluk ile hareket etmesi ayrıca önemli.

“Ulusal ve Toplumsal Seferberlik” ile Kovit-19 salgını mücadelesinde ve sonrasında da ülke ekonomisinin bir enkaza dönüşmemesi ve en az zarar ile böylesi kritik bir dönemi atlatması adına tüm kesimlere tarihsel görevler düşmekte.

Sol partilerin bir türlü bitmeyen alerjisi temelinde “kavramlarda” boğulmamak ve konsensus için adına elbette “Toplumsal Seferberlik” de denilebilir.

Kritik eşik aşılmanın sınırında ve artan vakalar karşısında hükümet ve muhalefet, iç siyaseti bir süreliğine ikinci planda tutma ve olası erken seçim hesaplarını da bir süreliğine rafa kaldırabilme noktasında siyasetçi kimliklerini unutarak Devlet adamlığı duruşunu ve kararlılığını göstermek zorunda. 

Ve mevcut durumda, Hükümet ve muhalefet yaşanan süreçte ve gelinen noktada yanlış yapmaktan öte eksik kalmakta.

Devletin tepesi olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yetkisini kullanarak sürece gerek toplum sağlığı gerekse toplumsal seferberlik ve uzlaşı adına yön vermeli.

Hükümet ve muhalefeti ile birlikte sınıfta kalan siyaset kurumu karşısında ise artık görev Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a düşmekte.

Editör: TE Bilisim