Yıllar önce yangınla kullanılamaz hale gelen Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları, binası olmadan hizmet verebilme adına çabalarını sürdürüyor. Bu kapsamda sahnelenmeye başlanan Kibarlık Budalası oyununun yönetmeni İslam Bahçe, hem oyunla ilgili bilgiler verdi, hem de ülkedeki tiyatronun durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Başarılı bir kariyer, sayısız deneyim
Doğancı, eski adı ile Elye köyünde dünyaya gelen İslam Bahçe, Lefke Gazi Lisesi ve Anafartalar Lisesi’nde eğitim gördükten sonra yüksek öğrenimimi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Tiyatro üzerine yaptı. Yüksek lisansını yazarlık, ikinci üniversitesini de yabancı diller üzerine yapan Bahçe’nin sayısız oyunculuk, sunuculuk, yöneticilik ve yönetmenlik deneyimi vardır. Bunlar arasında Rum devlet televizyonunda (RIK) bir dizide oyunculuk ve yönetmenlik yapması ve Türkiye’deki en büyük 4.kütüphanenin sahibi olması ilk başta sıralanan önemli başlıklardır.

“İlkokuldan beri tiyatro sanatının içerisindeyim”
İslam Bahçe, tiyatro ile tanışmasını aktardığı röportajda, sonrasında gelişen süreçleri ve bu alana ait düşüncelerini sıraladı:
“İlkokuldan beri tiyatro sanatının içerisindeyim. İlkokulda bir monolog oynadığımda alkışlar yükseldi, bu da benim egoma etki etti, alkışları da sevince bu işin içine girdim. Ama girdiğim zaman gördüm ki, iş sadece alkışlar ile bitmiyor. Çok daha zor ve bir o kadar da saygı değer bir meslek olmasından ötürü mesleğimi saygı çerçevesinde ve layığı ile yapmaya çalışıyorum.

“Ne yazık ki 16 yıldır Devlet Tiyatrosu binası yanık durumdadır”
Tiyatro alanında sözünü edeceğim zorluklar, Devlet Tiyatrosu ile ilgili olanlardır. Ne yazık ki 16 yıldır Devlet Tiyatrosu binası yanık durumdadır ve bundan dolayı da oyunlarımızı göçebe bir şekilde sürdürüyoruz. Bunu yeri geldiğinde sorguluyoruz ama çok da doyurucu yanıtlar alamıyoruz. Bu yaşananlar bizi yıldırmıyor, ne olursa olsun her seferinde yükselen bir çıta ile bütün oyunlarımızı sahnelemeye devam ediyoruz.

“Savaştan çıkan Almanya önce tiyatro binası yaptı”
Devlet tiyatrosundaki belirsizlikler, bina eksikliğinden ötürü yaşanan sıkıntılardan dolayı çalışma azmini kaybetmiş sanatçılar var. Bu konuda yapılması gereken toplumun biraz ayağa kalkması ve bu yöndeki isteğini öne çıkarmasıdır. Çünkü politik idarenin bunu yapacağını düşünmüyorum, yapılacak olsaydı zaten 16 yıl içinde yapılırdı. Hatta farklı farklı çözümler bulunmasına rağmen, yine yapılmadı. Dolayısı ile toplumun bu ihtiyacı hissedip bunu gündeme taşıması gerekmektedir. Ayrıca şunu da söylemeliyim 2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya’nın ilk yaptığı ne yollardır ne altyapıdır, ilk yaptığı şey opera ve tiyatro binalarıdır. Bunu örnek alırsak sanırım yeterli olacaktır.

“Kıbrıs’ta sanata önce sosyolojik açıdan bakılmalı”
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bütün olumsuzluk ve bütün olanaksızlıklara karşın tarihinde ilk kez bu oyunda döner sahne kullandı. Bu bizim için çok önemli bir şey, aslında toplumumuz için de çok önemli olmalı.
Kıbrıs’ta sanatı değerlendirirken her şeyden önce sosyolojik açıdan bakmalı ve Akdeniz ülkelerini ile ada ülkelerini ele almalıyız. Akdeniz ülkelerinde özellikle ada olan ülkelerde sanat ve kültürün gelişmesi çok zordur. Hele hele Kıbrıs bağlamında bunu ele alacak olursak, Kıbrıs sürekli savaşlar içinde boğuşan, stratejik konumundan dolayı bu zorlukları sürekli yaşayan bir adadır. Böyle bir ortamda sanatın gelişmesi çok zordur ve bu yüzden bu işle uğraşan insanlara çok büyük görevler düşmektedir. Özellikle savaşlardan uzak kalmayı sağlamak, toplumu bilinçlendirmek ve daha ileriye taşımak ancak sanat ile olur.

“Kibarlık Budalası, çok tehlikeli ve zor bir oyun”
Son oynadığımız Kibarlık Budalası oyununu eski müdürümüzün seçimiydi. Devletin içinde bulunduğu durumu göze alırsak çok tehlikeli ve zor bir oyundan bahsediyoruz. Kıbrıs’ta hiç oynanmadı, ilk kez oynanıyor ve Moliere gibi bir ustanın olan bu oyun çok etkili bir komedidir. Bunu elime aldığım zaman bu oyunu nasıl yukarılara çekebilirim çok düşündüm. Yalnızca oyunculukla olmamalıydı, teknik ile de olmalıydı. Dolayısı ile 6 Dünya birinciliği olan Abdullah Öztoprak’tan kostüm tasarımları konusunda yardım aldık. Canlı müzik konusunda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Bando Bölümü’nden yardım aldık. Danslar konusunda Türkiye birincisi olan Girne Amerikan Üniversitesi’nin dans ekibinden yardım aldık. Yaklaşık 12-13 yıldır balenin içerisinde olan kızım Melek Bahçe’den yardım aldık. Dolayısı ile oyunculuk da iyi olunca, çok daha iyi bir şey ortaya çıkardığımızı düşünüyorum. Abdullah Öztoprak ayrıca kostüm tasarımı dışında tiyatromuzda da yer almaktadır ve çok güzel de renk katmaktadır.

“Oyunun çok ilginç bir hikayesi var”
Moliere’in yazmış olduğu “Kibarlık Budalası” aslında kralın verdiği bir emir üzerine yazılmış bir oyundur, çok ilginçtir. 17. Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşam ve ihtişam olarak çok yukarılarda olduğu bir dönem ve Fransa bu ihtişamda Osmanlı ile yarışıyor durumdaydı. Tam o sırada Osmanlı Paşası Fransa’yı ziyaret ettiği zaman, o paşanın ihtişamı Fransa Kralı’nın ihtişamını gölgede bırakır. Fransız kral da bundan etkilenerek Moliere’e emir verir ve Osmanlı’nın aşağılanacağı ve alaya alınacağı bir oyun yazmasını ister. Moliere de bu emri kabul eder ve bu oyunu yazar. Oyunun bir kısmında Osmanlıların aşağılanması vardır, ama esas bölümünde onuru, asaleti para ile satın alabileceğini düşünen Mösyö Jordan yer alır. Hal bu ki onur ve asalet para ile satın alınamaz ve dolayısı ile Mösyö Jordan’ın içine düştüğü komik durum ortaya çıkar. Biz Osmanlılar ile alay edilen kısmı güncel olmadığı ve çok da amaca hizmet etmediği için bir kenara bıraktık ve esas bu gösteriş budalalığını ön plana çıkardık. Çünkü özellikle 1974 yılından sonra günümüze dek bu durum fazlası ile mevcuttur. 1974’ten sonra elde edilen kolay para ile sergilenen ihtişam, sergilenen sahte yüzler ve sahte onurlar çok olduğu için biraz da buna vurgulama yapmak istedik.

“Tiyatro severler bu oyunu kesinlikle kaçırmasınlar”
İzleyicilerimize söylemek istediğimiz çok şey var. Öncelikle bu oyunu kesinlikle kaçırmasınlar, kaçırırsalar çok şey kaybetmiş olurlar. Dediğim gibi oyunda bir çok önemli etmen bir araya geldi; canlı müzik, canlı bale, kostüm tasarımı, canlı danslar ve döner sahnemiz vardır. Kolay kolay bir daha bulamayacakları bir etkinlik olarak sahneye çıktı. Bunu kaçırmamalarını rica ediyorum ama esas ricam da dediğim gibi her tür yokluğun içerisinde bulunduğu ve acınacak durumuna rağmen Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bu tür oyunlar çıkarıyorsa, onlarında üzerine düşen bizleri yalnız bırakmamaları ve sürekli desteklemeleridir.”

MESARYA DERGİSİ

 
Editör: TE Bilisim