Egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan, ayrı, egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” dedi.

Kıbrıs Türk halkının her zaman Anavatanı Türkiye’yi önemsediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz  için Türkiye’nin garantörlüğü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanlığı’nda yer alan ortak basın toplantısı saat 18.00’de başladı.

Basın toplatışında ilk sözü alan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve heyetinin zaman ayırıp KKTC’yi ziyaret etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Çavuşoğlu ve heyeti ile gerçekleştirilen görüşmelerde, yapılan değerlendirme ve açıklamaların hem kendilerine hem halka büyük bir destek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre öncesinde yapılan toplantılardan memnuniyet duyduğunu söyledi.

CENEVRE ÖNCESİ SON RÖTUŞ…

Bugün gerçekleştirilen görüşmelere değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, toplantılarda Cenevre öncesi son rötuşların yapıldığını ifade ederek, bilindiği üzere Kıbrıs konusunda artık yeni bir siyaset geliştirildiğini kaydetti.

Yıllardan beridir federasyon temelinde bir anlaşma için yapılan çalışmalara, özveri ve fedakarlıklara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, bu görüşme sürecinin 1968’lere dayandığını anımsattı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides arasında 1968 yılında başlayan sürecin, 1974’e kadar, Barış Harekatı sonrasında ise Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulması, 1977-79 Doruk Anlaşmaları dönemlerinde de devam ettiğini, federal temelde bir anlaşma için çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, son yıllarda Annan Planı ve Annan Planı sonrası yaşananlar ve 2017 yılında ise Crans Monta’nda yapılan çalışmalarla görüşme sürecinin devam ettiğine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Crans Montana’da Rum tarafı ve Kıbrıs Türk tarafının bir anlaşmaya varabilmesi için 11 gün her türlü iyi niyet göstergesini içeren bir çalışma yaptıklarını, ancak hiç bir neticeye ulaşılamadığını vurgulayarak, çünkü dünyanın tanıdığı Kıbrıs Rum tarafının bunun rahatlığı içinde olduğunu kaydetti.

Kıbrıslı Türklerden gasp ettikleri ve işgal altında tutukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rahatlığı ve Annan Planı’ndan sonra tek taraflı ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, hukuksuzluğun en fazlası yapılarak Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar,  4 Mart 1964’te 186 numaralı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir bakıma işgal altında, Kıbrıslı Türklerin oradan dışlanması rahatlığı içinde olduklarını kaydetti.

Birleşmiş Milletlerin iyi niyeti çerçevesinde müzakere masalarına her ne kadar iki lider olarak oturulsa da, masadan kalkıldığında Rum tarafının yoluna Cumhuriyet olarak devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Ama biz maalesef izole ve kısıtlamalarla yolumuza devam ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu konjonktür ve bu anlayışla o çerçevede bir anlaşmadan  ümit olmadığını Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kendisine teyit ettiğini kaydetti.

“ARTIK FEDERAL TEMELDE BİR ANLAŞMA OLAMAZ”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2017’de paylaştığı ve genel olarak kabul görmüş bir anlayış var. Bu da artık federal temelde bir anlaşmanın olamayacağı, dolayısıyla Türk tarafının bundan sonra farklı fikirlerle masaya gideceği noktasında bir algı yerleşmiştir.

Benim Cumhurbaşkanı seçilmemeden sonraki, seçimlerden önce de egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan ayrı egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini çeşitli ortamlarda söyleyerek, seçimlere girmiş ve kazanmış, ondan sonra bu yeni iradenin ortaya çıkmasıyla Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirmiş, bunu Birleşmiş Miletler ve Avrupa Birliği çeşitli ülkelerin temsilcileri, büyükelçileri ve tabi ki çeşitli sivil toplum örgütü, kurum kuruluşlarla paylaştıktan sonra Türkiye’nin desteğini aldıktan sonra, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la çeşitli vesilelerle kendi aramızda tartıştıktan sonra bu siyasetin kabul görmesi, bu iradenin ortaya çıkması Kıbrıslı Türk halkının mücadelesinde geldiği aşamada fevkalede önemli bir gelişmedir.”

BİR GÜNDE GELİŞTİRİLEN BİR SİYASET DEĞİL…

Bunun bir günde geliştirilen bir siyaset olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu siyasetin arkasında yılların mücadelesi, 1968’de başlayan mücadele, verilen bir takım uğraşlar bulunduğunu vurguladı.

“Biz artık dünyaya ayrı bir halkız diyoruz”  şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’nin 1960’da adayı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devrederken bütün belgelerin ortada olduğunu, adayı, egemenliği iki halka devrettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İki halkın bir tanesi Kıbrıs Türk halkıdır, dolayısıyla bizi bu süreçten dışlamaları, silah zoruyla Cumhuriyetin dışına itmeleri bize doğal olarak, aldığımız bütün mütalaalarda, hukuki olarak anayasal olarak, dünya çapında diplomatlardan; Kıbrıs Türk halkının artık kendi devletine sahip çıkması yönündedir.

Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkını ifade edebilmesi ve ona göre bir anlaşma olamadıysa, ki şimdiye kadar olmamıştır, egemen eşitlik temelinde kendi devletiyle yola çıkması meşru bir hakkıdır.”

Kıbrıs’ta eğer hür bağımsız ve self determinasyon, yani kendi geleceğini tayin hakkı ve serbest bir düşünceyle bir anlaşmaya gidilecekse, yani kendilerine bir anlaşma empoze edilmeyecekse Kıbrıs Türk halkının elbette kendi egemenliği ve kendi devletiyle bir anlaşmaya girmek isteyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Eski anlayışta federal da olsa bir tek egemenlik unsuru vardı. Her ne kadar da oluşturucu devletlerden de bahsedilmiş olsa da, o oluşturucu devleteler bize göre egemen değillerdi. Egemence kelimeler kullanıldı, ama bana göre bunlar bir bakıma safsata veya aldatmacadır” dedi.

“ÖNEMLİ OLAN BAĞIMSIZLIK”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Dolayısıyla bundan sonra biz BM’de şunu ifade edeceğiz, ‘devletten devlete’. Yani ilişki o şekilde geliştirilecektir. Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” şeklinde konuştu.

Anlaşma olduktan sonra KKTC’nin bu coğrafyada kendi hakkının geleceği için vereceği umut ve cesaretle ülkenin gelişmesini sağlayabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, aynı zamanda da bütün Kıbrıs’ın bundan faydalanabilmesinin, bir bakıma herkesin kazan kazan formülüyle burada elde edilecek başarılardan, enerji kaynaklarının çalıştırılmasından ve diğer gelişmelerden fayda sağlayabileceğine işaret etti.

BÖLGESEL İSTİKRARAIN SAĞLANMASI

Bölgesel istikrarın sağlanmasının da bu yolla mümkün olabileceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, 1960 anlaşmalarının da öyle olduğunu, bölgesel barış ve uzlaşı için Türkiye ve Yunanistan’ın da burada bir denge unsuru olduğunu anımsattı.

Garantörlük ve ittifak anlaşmalarının önemine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, şimdi de aynı şeyin geçerli olduğunu, Kıbrıslı Rumların AB’ye alınmış olmasının, Türkiye’nin buradan fedakarlık yapması anlamında olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs Türk halkı her zaman Anavatanı Türkiye’yi her zaman önemsemiştir. Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz  için Türkiye’nin garantörü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır. Bugünkü toplantılarda gönül birliği, fikir birliği ve büyük bir mutabakat içinde bu toplantıya hazırlanmış olmaktan mutluluk duyuyorum.”

Haber: Tuğçe Ülkü Aydın

Fotoğraf: Hüseyin Sayıl

Editör: TE Bilisim