Girne Amerikan Üniversitesi Yöneticiler Kurulu Üyesi ve Rektör Yardımcısı, Doç. Dr. Hossein Sadri; Bayrak Radyo
ve Televizyon Kurumu'nda yayınlanan "Yenigün Haber" televizyon programına konuk olarak katıldı. Sadri,
programın '1 Eylül Dünya Barış Günü' etkinliklerinin de gerçekleştiği güne denk gelmesi nedeniyle, Dünya'da ve
Ülkemiz'de barış istemine yönelik açıklamalarda bulunarak, görüşlerini aktardı.
Doç. Dr. Sadri; Yaşanılan gezegende, her dilde, belki de en çok tekrarlanan kelimenin "barış" olduğu halde,
gezegenin en hakim türü insanlığın, barışa bu kadar da uzak olmasının nedenleri üzerinde durdu.
Küresel barışa giden yolda, aslında insanın doğduğu ilk andan 'baltalanma' ihtimallerinin ağır bastığı bir yaşam
biçimi algılayışının kurbanı olduğunu öngören Sadri; "Bir bebek doğduğu zaman, bir kimliği yoktur. Sadece, bir
insandır. Biz, onu önce mavi ve pembe olarak ayırıyoruz. İsimler veriyoruz, isimler belli bir dil, belli bir din
veriyor. Bir kimlik veriliyor ve bir süre sonra onu kısıtlamaya başlıyoruz. Çocuk, nefret ile doluyor ve bu
nefretler arttıkça da bu fikre hizmet ediyor." dedi.
BARIŞ, ASLINDA 'MİNİMUM' BİRŞEYDİR
Arzu edilen, özlenen 'küresel barış' için önceliğin "yanyana" olunabilmesi ile ilintili olduğunun altını çizen, bunu
başaramayan "en akıllı" türün, diğer sefer de 'evrensel barış'tan sözedebilmesinin kendisine inandırıcı
gelmediğini kaydeden Doç. Dr. Hossein Sadri; " Bana göre, barış düşünüldüğü kadar ideal bir durum değil. Barış, aslında çok minimum bir şeydir. Öncelikle, yanyana medeni bir biçimde iletişim halinde olmamız
gerekiyor. Aynı zamanda güzel işler de yapmamız lazım. Dolayısı ile, sadece savaşların ortadan kalktığı, insan
ve çevrenin güzel bir şekilde yanyana gelmesinin ideal bir durum olmadığının altını çizmek istiyorum.
Bugünkü dünyamızda çok zavallıyız ki, bu bile yani, ilk ortaya çıkışımızdan beridir geldiğimiz bu noktada bile,
hala barışı bir ideal olarak görüyoruz. Halen, sanki ilk noktadayız. Biz, şiddetlerin konuşmadığı bir dünyada
yaşayalım istiyoruz. Bu söylemin olabilmesi bile, aslında zavallığın bir diğer görüntüsüdür. Bu 'zavallı söylemi' bile amaç edindik. Bu durum çok üzücüdür." şeklinde konuştu.
SAVAŞLARIN; ASLINDA KAZANANIN HAYATINA, DEĞER YA DA DEĞERSİZLİK KATIP KATMADIĞINI DA
TARTIŞALIM

GAÜ Yöneticiler Kurulu Üyesi ve Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Hossein Sadri, günümüzde yaşanılanın,bu duruma
gelinmesinin, şiddetin gitgide artması nedenlerinin; insanın belli şeyleri, "kendi ait olduğu bir gruba, çıkar elde
etmenin şiddet ile olmasının yolunu geliştirmesi" üzerine olduğunu ifade ederek; "Bunun sebebinin ise, ayrışma olduğunu düşünüyorum. İnsan önce doğadan ayrıştı. Sonra, kent‐kent, köy‐köy, kabile‐kabile ayrıldı.
Daha sonra, kimlikler vesaire ayrıştı. Herkesin, kendi kimliğindeki insanların yaşamasını ve diğer kimlikteki
insanların kendilerine katılmadığı takdirde, 'olmamalarının' daha iyi olduğunu düşünmesinin, bu şiddetin
artmasına sebep olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuşan Sadri; "Eskiden insanların gündelik hayatını
etkileyecek sebeplerden dolayı kavgalar olurdu ve, bu artık daha çok kimlik ve ideoloji gibi meselelere
döndü. Bugün, bir çok savaşa veya sonucuna baktığımız zaman, aslında savaşın kazanılmasının, kazanan
tarafın hayatına çok büyük bir etkisi olmayacaktır. Yani, kazanılsa da kaybedilse de. Ancak, ona
inandırılmıştır insanlar. Bu ideolojinin, üstün olması gerektiğine inandırılmışlar. Bu, kendi ulusunu koruma
ideolojisi de olabilir." dedi.
Editör: TE Bilisim