Ziyarette konuşan Onurer, emekçide, işçide çok az bir hareketlenmenin bile kendilerinin seçim zaferleri olacağını belirterek, dertlerinin kendilerine oy verilmesi değil, bu kavganın ister siyasal, ister sendikal hatta kültürel düzlemde olsun birleştirilmesi gerekliliğini vurguladı.

Şu anda göç yasasına karşı mücadele eden kesimlerin bu kavganın ekonomik bir kavga ile sınırlı olmadığının farkına varması ve bu mücadelenin siyasi kavgayla koordineli bir şekilde yürütülmesine katkı koymaları gerektiğini vurgulayan Onurer, emekten yana olan bu örgütlenmeyi sağlama yönünde bir adım atılırsa, Yunanistan'daki SYRIZA hareketinden daha güçlü hareketler çıkarılabileceğini belirtti.

Kolkola girerek bu mücadeleyi hep birlikte yükseltmenin en temel anlayışları olduğunu anlatan Onurer, hem sömürgecisinin hem de kendi halkının haklarını savunmaktan bahsedenlerin gerçekten sorgulanması gerektiğini, esas sorunun bu ayrıntıda gizli olduğunu belirtti. Halkın kendi ülkesinde yabancı bir ülkenin haklarından bahsedebilmesinin mümkün olamayacağına işaret eden Onurer, Türkiye Cumhuriyeti'nin adadaki haklarından değil, 1960 Anayasası çerçevesinde öngörülen 'garantör' olmanın sorumluluklarını yerine getirmesinin talep edilmesi gerekliliğinden bahsetti.

Sömürgeci gücün, ülkenin gerek kuzeyinde gerekse güneyinde ne hakkı var diye sorgulanması gerekirken, ülkemizin işgal altında olduğunu iddia edenlerin KSP adayına statükonun kiraladığı kişi karalaması yapmalarına akıl sır erdiremediğini söyleyen Onurer, dillendirdikleri gerçekleri gözardı edenlerin karalamalarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Bu kişilerin "Toplum Lideri" olarak sözünü ettikleri adayların hem sömürgeciyi, hem de kendi halkını hangi kişilikli ilişki içinde savunacaklarını sorgulamalarını salık verdi. Onurer, İngiliz döneminde, İngiltere'ye karşı mücadele eden Kıbrıs halkının İngiliz sömürge haklarını da savunacağım demesine benzeyen ifadelere ne kadar garip bakılırsa, ayni durumun T.C hakları açısından da geçerli olduğunu vurguladı.

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, KSP'nin ziyaretinden duyduğu memnuniyetini dile getirerek, memlekette her gün bir dizi oyunlar oynandığını, birilerinin istediğini bakan, istediğini vekil ya da müdür yaptığını, iradenin halkın elinde olmadığını belirtti. Çalışma saatlerini bile kendisi belirleyemeyen, kaç adet istihdamın yapılacağı başkaları tarafından belirlenen bir devlet yapısı içinde hiçbir şeyin yürümediğini ifade etti. Yunanistan’daki hareket gibi bir harekete ihtiyaç duyduklarını anlatan Bıçaklı, bu hareketin hem kendilerine hem de dünyaya örnek olması dileğinde bulundu.

KSP'nin çıktığı yolun kolay bir yol olmadığını belirten Bıçaklı, bu cesareti gösterip, fikirlerini yansıttıkları için heyete takdirlerini iletti.


Editör: TE Bilisim