Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, “Rum tarafı bile
iki devletli çözüme, konfederasyona hazırdır ancak Akıncı ‘Sadece Federasyon konuşurum’
diyerek, diğer alternatifleri dışlıyor” yönündeki iddianın hiçbir doğruluğu olmadığını
vurguladı.
Esasen öngörülen federal yapının, her yönüyle siyaseten birbirine eşit iki kurucu
devlete dayalı olacağını belirten Akıncı, “Üniter tek bir yapıdan söz eden yoktur” dedi.
Amaçlarının çözümle birlikte Kıbrıs’ın gerek Kuzey’i, gerekse de Güney’i ile bir bütün
olarak Türkiye’ye dost bir coğrafya olmasını sağlamak olduğunu belirten Akıncı, sadece
Kıbrıs Türk halkının değil, Türkiye’nin de gerçek çıkarlarına uygun olanın bu olduğuna
dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı’nın açıklamasının
tam metni şöyle:
İddia ediliyor ki “Rum tarafı bile iki devletli çözüme, konfederasyona hazırdır ancak
Akıncı ‘Sadece Federasyon konuşurum’ diyerek, diğer alternatifleri dışlıyor. Bu iddianın
hiçbir doğruluğu yoktur.
Rum lider Anastasiadis’in taktik manevralar yaparak Crans Montana’dan ayrıldığı,
orada da, sonrasında da sayın Çavuşoğlu ile görüştüğü bilinmektedir. Kıbrıs Rum
liderliğinin belli amaçlarla iki devlet konusunda kafa karışıklığı yarattığı, bilahare gevşek
federasyondan, desentralize federasyona kadar farklı kavramları seslendirdiği de
kamuoyunun bilgisindedir. Ne var ki Kıbrıs Rum liderliğinin, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın,
Avrupa Birliği’nin, İslam İşbirliği Örgütü’nün veya Türki devletler dahil herhangi bir dünya
devletinin Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devleti tanımaya hazır olduklarına dair en küçük bir
işaret ortada yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen tanınması gerçekleşmeden
Kıbrıs’ta konfederasyondan söz etmek mümkün olamamaktadır ve görünür gelecekte
böyle bir olasılık söz konusu değildir. Dolayısıyla ortada gerçek bir alternatif yokken
Cumhurbaşkanı bunu nasıl konuşacaktır?
Ortada olan, Kıbrıs Türk halkının Rum tarafınca 1963 yılından bu yana gasp edilmiş
olan ortaklık haklarıdır. Bu, bize karşı yapılmış ve devam eden büyük bir haksızlıktır. Bu
haksızlığı bertaraf etmenin yolu, 25 Kasım 2019’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile
birlikte yapılan Berlin toplantısında varılan mutabakatın gereğini yapmak; eşitlik, özgürlük

ve güvenlik içinde iki eşit kurucu devlete dayalı federal bir yapının kurulmasına yardımcı
olmak, bu yönde mücadele etmektir.
Esasen öngörülen federal yapı, her yönüyle siyaseten birbirine eşit iki kurucu
devlete dayalı olacaktır. Üniter tek bir yapıdan söz eden yoktur. Ayrıca Kurucu devletlerin
belli alanlarda uluslararası anlaşma yapma haklarının da olacağı müzakerelerde uzlaşılmış
bir husustur. Kıbrıs Türk tarafı olarak öteden beri savunduğumuz kurucu devletlerin
yetkilerinin arttırılması hususu ise, Rum tarafının da Crans Montana sonrası ifade ettiği bir
durum olarak tarafımızdan ciddiyetle değerlendirilecektir.
Amacımız, çözümle birlikte Kıbrıs’ın gerek Kuzey, gerekse de Güney’i ile bir bütün
olarak Türkiye’ye dost bir coğrafya olmasını sağlamaktır. Sadece Kıbrıs Türk halkının değil,
Türkiye’nin de gerçek çıkarlarına uygun olan budur.
Bugünkü konjonktürde gerçekliği ve geçerliliği olmayan senaryolar peşinde
sürüklenmek, üstelik bir Türk tezi olan Federasyondan vazgeçmek haklarımızın Rum
tarafınca gaspının devamından başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Rum tarafı tanınmış
dünya ve Avrupa devleti olmanın nimetlerinden yararlanırken, biz de uluslararası hukukun
dışında ve ambargolar altında yaşamaya mahkum bırakılacağız. Bu adil değildir. Kıbrıs
Türk halkı buna razı olamaz ve bunu bertaraf etmek için mücadelesini sürdürecektir.

Editör: TE Bilisim