Değerli okurlar, bundan böyle haftada üç gün (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) sizlerle Halkın Sesi Gazetesinde buluşacağız. Dr. Fazıl Küçük’ün kurmuş olduğu Halkın Sesi Gazetesi’nin benim için son derece büyük önemi vardır ve bundan sonra sizlerle bu gazetede buluşacağımızdan dolayı büyük mutluluk duymaktayım.
Narenciye üretimi tarihinde 12 Mayıs’a kadar dalında portakal kalmamıştır. Güzelyurt ve Lefke bölgesinde yaklaşık 2500 kişiyi ilgilendiren bu sektör büyük bir darboğaz yaşamaktadır. Gelmiş geçmiş her hükümete bin bir çeşit öneriler sunulmasına rağmen bir türlü çözüm üretilememiştir. Her zaman kolaycılığa kaçılmış, narenciye sektörü her zaman amatör bir düşünce ile değerlendirilmiştir. Bu kadar çok amatörlük olunca da sektör kaçınılmaz olarak dibe vurmuştur. Bir türlü istenilen kaliteye ve rekolteye ulaşılamamış, gerek yurt dışında, gerekse yurt içinde, pazarlamadan dolayı hatalardan dolayı da, yeterli tüketim ve satış imkanı bulunamamıştır.
Üreticilerin gelişigüzel kullandıkları ilaçlar sonucu, değerlerin ihracatlardaki analizlerde öngörülen değerlerden yüksek çıkması, narenciyelerimizin Mersin kapısından tırlarla geri dönmesine neden olmuştur.
Tarım dairemizdeki mühendislerimizin oturarak iş yapmaları, ilaçlamalardaki kontrolsüzlüğü artırmıştır. Bunların çizmeleri giyip bahçeleri kontrol etmemeleri, narenciye sektörüne eksi puan olarak yansımıştır.
Yaklaşık 20-25 bin ton narenciyenin şu anda dalında kaldığını vurgulayan Kıbrıs Türk Narenciye Birliği Başkanı Ali Alioğlu, yaptığımız sohbet sonucunda, durumun ne kadar içler acısı olduğunu ortaya koymuştur. Dalında kalan narenciyenin gelecek yılın ürününü de büyük oranda etkileyeceğini, zira şu anda çiçek açma döneminde olduklarını, bu yüzden üreticinin çok kaygılı olduğunu ve bir türlü çözüm üretilememesinden dolayı da Güzelyurt bölgesinin gözden çıkartılıp çıkartılmadığı sorusunun akla geldiğini söylemiştir.
Esas dramatik olanın ise Cypruex’e verilen 100 ton narenciyenin karşılığı olan 30 bin TL alacağınıza dair bir belge ile Ziraat Bankası’na gidildiğinde, banka vereceği paranın karşılığında yüzde 14 bir de faiz istiyor olmasıdır. Üreticinin, narenciyesini zaten ton başına 200 TL zarar ederek satmış iken bir de banka faizi ile karşı karşıya kalması, bu sektörün belini kırmıştır. Alioğlu, bu yıkıcı uygulamanın yeni başladığını, bankanın daha evvel faizini alacaksa da Cypruex’den aldığını ve bu yeni uygulama ile birlikte narenciye sektörünün daha da zor duruma düştüğünü vurguladı. Narenciye sektörünün yaşadığı zorluklar ortadan kaldırılamazsa, ülke bir can damarını kaybedeceğe benziyor.
Yapılması gereken aslında çok basit olabilir; ihracat teşvik primi, ihracatçı yerine üreticiye de verilebilir. Bu da mantıklı bir çözüm gibi görünmektedir. Tarım Bakanı Sayın Sennaroğlu deneyimli bir bakandır ve olayların üzerine cesaretle gidebilir, yeter ki, kararlı bir duruş sergilensin. Kendisinden gelecek için umutluyuz.