"Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri meşru haklarına dayanıyor"

Kaymakcı, raporda göç konusuna değinildiğinin altını çizerek, "AB toplamda 6 milyar avroyu (3+3) harcama konusunda bizim beklediğimiz hız ve akışkanlığı gösterememiştir. Türkiye'ye bugün itibarıyla göçmen krizinin maliyetinin en az 37 milyar dolar olduğu görülmektedir." diye konuştu. 

AB'nin, "üye ülke dayanışması" adı altında uluslararası hukuk ve ilkelerden aykırı yaklaşımının, AB'yi ancak zayıflatacağı ve saygınlığının yitirilmesine neden olacağına vurgu yapan Kaymakcı, "AB'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili değerlendirmelerinde, adadaki gerçekleri dikkate alması, çözüm için teşvik edici olması ve ikili meseleleri AB sorunu haline getirmemesi her şeyden önce kendi tarafsızlığı, tutarlılığı ve inandırıcılığı açısından gereklidir." değerlendirmesinde bulundu. 

Ancak AB'nin, GKRY'nin yaptıklarını adeta görmezden gelerek, raporda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama faaliyetlerini eleştiren ifadelere yer verdiğini belirten Kaymakcı, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin faaliyetleri uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarına dayanmaktadır. Bölgede gerek en uzun kıyıya sahip ülke olarak kendi kıta sahanlığımızdaki hak ve çıkarlarımızı, gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Adası etrafındaki asli haklarını koruyacağız. Ülkemiz bu bağlamda gereken her türlü adımı atmaktan bugüne kadar çekinmemiştir, bundan sonra da çekinmeyecektir. Türkiye, Ada'da iki halkın siyasi eşitliği ve iki kesimlilik temelinde kalıcı bir çözümü desteklemektedir."

Raporda, Rum tezlerine dayalı tek taraflı bakış açısının, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamayacağı gibi Doğu Akdeniz'in istikrarını da tehlikeye atacağının altını çizen Kaymakcı, "AB ikili bir sorunu, AB'ye ithal ederek önemli bir hata yapmıştır. Bu hata başka sorunlara da yol açmaktadır." dedi. 

Kaymakcı, Türk hükümetinin açıkladığı sıkı maliye politikası sayesinde piyasalarda güvenin yeniden tesis edildiğinin altını çizerek, raporda ekonomik kriterler bölümünde Türkiye'nin katılmadığı bazı hususlar olduğunu kaydetti.

Faruk Kaymakcı raporda, Türkiye ekonomisinin Birlik içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin iyi düzeyde olduğunun vurgulandığını belirterek, Türkiye'nin son dönemde izlediği bazı geçici uygulamalar ve önlemlerin, işleyen piyasa ekonomisi kriteri açısından eleştirildiğini ifade etti. 

"Ülkemiz gerek ticaret gerek yatırımlar bakımından AB pazarıyla ileri düzeyde bütünleşmiştir." diyen Kaymakcı, bu nedenle Türkiye'nin AB'de yaşanan ekonomik sorunlardan ve küresel piyasalardaki dalgalanmalardan birebir etkilendiğini bildirdi.