Köpek tok olsun ama ekmek de bütün kalsın.

Hem inşaatlaşarak memleketi alt üst ettiğimizi söyleyelim ama o mahvı yaratan yatırımları ucuza kapatmaya çalışalım.

Memleketteki kim kime dumdumalıktan mütemadiyen şikayetçi olalım olmasına da işin ucu bize dokunuyorsa tüm prensipleri dağıtalım…

***

Yaa… İşte böyle çözülür toplumların üyeleri birbirinden. Bir toplum olma, bir ortaklığın götürülmesinde ortak tuz biber olma anlayışından başka bir şey olamayan demokrasiler de böyle mahvolur.

Birilerine özel müsamahalar yapmak, yapılmasına göz yummak ve buna benzer çarpıklıklar, tam da bu şeklide geliştirilir…

Ve günün sonunda bunun adı KKTC’ye hoş geldiniz olur!

***

Kazalardan şikâyet edip, tali yolların ana caddelere bağlandığı olur olmaz noktaları vurguluyoruz, öte yandan şehirler arası otoyola olur olmaz bir ya da birden fazla noktadan çıkış almaya çalışıyoruz.

Biz de tutarsızız doğrusunu isterseniz.

Günyeli’den geçerek Mağusa yoluna, hiç Lefkoşa’ya girmeden bağlanması planlanan, kuzey yolları olarak da bilinen bir proje var biliyorsunuz. Proje, ağır aksak da olsa ilerliyor. Bata çıka bir şeyler yapılıyor. Dahası yol işaret ve işaretçileri olmaksızın, yarı buçuk da olsa harıl harıl kullanılıyor!

Devlet bu konuda yapması gereken açıklamaları yapmadığından halk da bekliyor, kızıyor, kendi fısıltı gazeteciliğini çalıştırıyor.

Devletin vizyonsuz ve prensipsiz görünmesine neden olan politikacılar da gereksiz kızıyor, çaresiz kalıyor ve susuyorlar.

Geçtiğimiz hafta sonunda Boğaz’da yaşamını sürdüren Lavinium site sakinlerinin bir kez daha eylem yaptıklarını duymuşsunuzdur.

İşte size kangrenleşmiş binlerce kişinin yaşadığı bir alanda koyuverilmiş bir problem daha…

Ne onların istedikleri akıl kârı ne de devletin bu konuda vurdumduymazlığı mantıklı…

Devlet vakti zamanında buraya bir izin vermiş. Dev bir site yapılmış.

Şimdi haliyle bu insanlar ta Dikmen’den dolaşarak Lefkoşa veya Girne’ye ulaşmak yerine dosdoğru aşağıya inip Girne Lefkoşa yoluna çıkmak istiyorlar.

Peki!

Doğru mu her yerden bir şehirlerarası yolu delmek, kavşak yapmak.

Doğru mu anayola her boşluktan giriş çıkış vermek?

Biz değil miyiz sık sık yollara yerleştirilen kameralar trafiği ve ulaşımımızı engelliyor diye, tali yollardan ana yollara çıkış olmasa bunlara gerek kalmayacak diye, yollar köylerin içinden geçiyor diye şikâyet edip gelişmiş ülkelerdeki örnekleri anımsatıp duran?

Güney Kıbrıs’ta veya Türkiye’deki otoban örneklerini verip neden bizlerin de öyle yolları olmadığını sorgulayan?

O halde Lavinyum sakinlerinin isteklerine nasıl çözüm bulunacak? Oradan ev alanlar bu sorunun farkında değil miydi?

Devlet neden bu konuda sessiz ve bilgisi yok gibi davranıyor. Çözümle ilgili neden ak ya da kara diyemiyor?

***

Anlayacağınız, hafta sonu Lavinium sakinleri kangrenleşmiş yaraya yine tuz bastılar.

Doğrusunu isterseniz devlet ve polis bunu duydu gördü. Başka birçok kesim ise ilgilendirmedi. Çünkü onca kolektif sorunun yanında bu insanlara gereksiz gelmiş olabilir.

Oysa çok önemli bir sorun. Yeni bir kaosun kapısını aralamaya hazırlanan bir sorun. Yine karayolları, yine bayındırlaşma ile alakalı bir sorun işte…

Alayköy kavşakları, oralardaki çember ve yol kenarlarındaki refüjlerin yola doğru ani kıvrılan dengesiz köşeleri, asfaltın delik değişikliği, kavşakların karanlığı gibi meseleleri saymıyorum bile.

Ki Lavinyum’a yol açılsa, kısa süre içinde dönüşeceği görüntünün bu olduğunu düşünmeden kendimizi alamıyoruz.

Ölüme davetiye, trafikteki iflah olmaz sorunlara bir yenisi daha eklensin mi, eklenmesin mi?

Varın sizler de kafa yorun…

Dr. Çiğdem DÜRÜST