Kıbrıs Türk siyasal yaşamının alışık olmadığı üsluplarla tartışıldı.

Propaganda da hiç Kıbrıslı değildi.

Ve 2 ay gibi bir süreç sonucunda bitti.

Beklenen gibi miydi?

Evet!

Bazılarına göre belki hayır!

Bu kurultayda adeta Kıbrıs, KKTC ve Türkiye eksenli bir çerçeve çizildi. Ki bu ada için hayal edilen bir üslup ve çerçeve değil!

Sonuç yine de “daha Kıbrıs öncelikli” oldu denilebilir.

Tüm ailesinin burada olduğu, 4 koldan kendisi için çalıştıkları söylenen bir aday karşısında burada yapayalnız, tek başına yarıştığı ve genç yaşına rağmen iyi bir iş çıkardığı söylenen aday vicdanlara seslenen bir propaganda süreci yaratmaya çalışsa da kendisini daha çok buralı hisseden, adalı olan ailesiyle buralı olduğu daha net olan bir siyaset izledi.

Evet, şimdilerde Bakan olanın geçmişte çok da açıklanabilir propagandaları olmasa da, geçmişte söyledikleri asla unutulamayacak olsa da, seçmen nerede yaşadığının, varlığını, evini, yurdunu, işini, gücünü buraya kurmuş, ailesiyle burada varlığını ortaya koymuş bir adayı tercih etti.

Net!Oran mühim mi? Değil elbet. Çünkü üyenin sadece yarısı seçimde oy kullandı ve diğer yarısının tercihi de göz ardı edilemez!

***

YDP gibi bir siyasal partiye ihtiyacımız var mıydı? Yoktu!

Çünkü adaya gelmiş, ekmeğini burada kazanmakta olup, uzun yıllardır hakkıyla bu adanın nimetlerinden faydalanarak, burayı yaşam alanı olarak belirlemiş insanlar zaten ideolojik bir bakış açısı arıyor olsalardı mevcut siyasal partilerimizde siyasal tercihlerini ortaya koyabilirlerdi. Yıllarca da koydular. Lakin bu partinin kuruluş sürecinde “biz atanmıyoruz”, “biz seçilmiyoruz”, “bize değer verilmediği için yok sayılıyor ve ayrımcılığa uğruyoruz” şeklindeki söylemlerle insanların kökenlerine vurgu yapan ayrımcı politikalar izleyerek yandaş buldular. Bunu yaparken asııl hedef iktidar hırslarıydı besbelli.Lakin bu apaçık bir ayrımcılıkve nefret söyleminden başka bir şey değildi!

Bakın Kıbrıslı Türkler ile Rumlar gibi ihtilaflı olup, ortaklık kurmaya çalışan, kendi çıkarlarını kollamaya zorlanmış bizlerin yaptığından daha farklı bir şey değil bu! Ama adanın iki yanından ya da ayrı yaşantılardan bahsetmiyoruz. Bir arada tek toplum olduğu iddia edilenlerden bahsediyoruz! Ne kadar tehlikeli ve ayrımcı görebiliyor olmalısınız/olmalıyız!

Topluma zarar verdiğini bu nedenle sıklıkla dile getirdiğimiz bu siyasal partinin siyaset üslubu da Kıbrıs demokrasisine uygun olmayan bir seyir izleyerek ne yapmaya çalıştığı hakkında şüpheler ve çelişkiler yaşanmasına neden oldu.

Para ile satın alınmak, yoklukla yüzleştirilip sonra sanki onun aile bütçesini çoluk çocuğunu çok önemsiyor havası yaratılarak, esasen insanları satın almak gibi ilkel bir yöntem sadece yoksulluk ve cehalette işe yarar ya… Yoksulluk ve cehalet demek ki bu gibi iktidar hırslılarının asıl niyet olur ki, hep tercih edilecekleri silahları ellerinde olsun denebilir o takdirde…

Bu geri kalmış toplumların siyasi anlayışıdır ve Kıbrıslıtürkler bu türden elektrik faturası, fasulye, kıyma, tuvalet kâğıdı hikayelerinin hesabını yapmaz belli bir olgunluğa erişenler.

***

Pazar’ın ilk saatlerinde sonuçlanmış olan seçim bu mantıkların bir kısmına verilmiş önemli bir mesajdı.

Kıbrıslılaşıyoruz ve evet Kıbrıslı bir yapının destekleyicileriyle uyumlu yürüyeceğiz şeklindeki mesajı da vermiş oldular.

Şu kadar farkla, bu kadar fazla oyla seçimi alacağını iddia ettiği için özür beklenmesiymiş, kardeş olup kucaklaşmanın artık mümkün olmayacağıymış …

Bunlar da diğer çoğunun yanında çok gerçek sonuçlar ve ciddi mesajlar!

Kıbrıslı tüm siyasi yapıya da mesajlar var:

Kıbrıs’ta isen Kıbrıslı gibi davranıp bu koşullara uyum sağlayacaksın.

Dağdan gelip, bağdakinin ürettiği ve alın terini sahiplenmeye çalışmayacaksın.

Önüne gelen her yerde saygısızlıkla korkaklığını belli etmeyeceksin.

Saldırgan bir üslup sadece seni izlenir kılar. Fakat izlenmek her zaman tercih edilmek anlamına gelmez!

Kadrolaşmaya çalıştığın yerlerin ruhunu kavramadan yürümek harcanya sebep olabilir. Bakın: kendi sağlık sistemine güvenmeyen onlarca eski Kıbrıslıtürk siyasetçinin yaşadığı olumsuzlukları ve aldığı tepkileri bilmeden atılan adımlar bile nasıl olumsuzluklar yaratabiliyor?

Yoksa buradaki geçmişi yok sayıp, damdan düşüp düzen kurmaya çalışmak, etrafına toplanmış yönetilebilen ama yönetmeye sıra gelince sudan çıkmış balığa dönenlerle yürümek de kolay değildir.

Vizyon yenileyecek, gerçek olacaksın!

Öyle değil mi?

Dr. Çiğdem DÜRÜST