16 tanığın ardından, müşteki avukatı, Durali Güçlüsoy’un tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Tanık Güçlüsoy, KKTC Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü müsteşarı olduğunu ve deprem nedeniyle Adıyaman’a gönderilen arama kurtarma ekibinin başında görevlendirildiğini söyledi.
6 Şubat akşamüzeri Adıyaman’a geldiklerini, hemen enkazda gözlem ve değerlendirme incelemesi yaptıklarını ve genel çalışmalara başladıklarını anlatan Güçlüsoy, özetle şunları aktardı:
“Sivil Savunma uzmanı ve bilirkişilerin gözlemiyle müdahale sisteminin hızlı karar üreterek mevcut ekipman ve personelle kurtarma çalışmalarına başladık. Zor şartlarda çalışmaya başladık. Gece gündüz iki vardiya şeklinde çalıştık. 3’üncü günün sabahına kadar çalıştık. Araç ve iş makinesi geçişinde zorlanıyorduk, enkaz yola kadar olduğu için ön ve yan cepheden başladık müdahalelere. Enkazdan yaralı çıkanlardan bilgi almaya çalışıyorduk o zamana kadar. 3’üncü gün sabah binayla ilgili yorum yapan bir kişiyle görüştük. Binada görevli biriydi, eline kağıt kalem vererek detaylı bir kroki istedik. Enkaza müdahalenin ilk anından itibaren yetkili birini istedik ama bulamadık. En donanımlı ekip bizdeydi. 3’üncü gün sabah birini bulduk ve arama kurtarmalarımıza devam ettik. 6’ncı gün sonuna kadar çalışmalarımızı yaptık. Ne insani ne vicdani ne de ahlaki olarak destek ve yardım gördük. İnşallah bir daha böyle felaketlerle karşılaşmayız.”
Durali Güçlüsoy, müşteki avukatlarının sorularını da yanıtladı.
“Binanın yıkılış şeklinden yaşam üçgeni oluşmadığı ilk gözlemlerimizdi” diyen Güçlüsoy, yıkıntıların yolu kapladığını belirtti. Güçlüsoy, binaya hem yanından hem önünden müdahale ettiklerini, ancak yandaki binaların yaşam üçgeni varken İsias Otel’deki yıkılmanın yaşam alanı oluşturmayacak şekilde gerçekleştiğini vurguladı.
“Betonun yandaki binadan gelip düşmesi mümkün değildir” diyen Güçlüsoy, ifadesini şöyle sürdürdü:
“Çekiçleme etkisi mümkün değildir. Binada hassas dinleme yaptık. İkinci gün Sivil Savunma cihazları geldiğinde elektronik cihazlarla tını dinlemesi yaptık. Bir tane bulduk, rehberdi onu da çıkardık. Özellikle Sivil Savunma ekiplerin profesyonel ekipte. İş makinası olarak ihtiyaçları olan tüm makineleri çektik ama bina bunları kaldırabilecek güce sahip değildir. Madenciler bir umutla geldiler ama. Enkazın yapısından başarılı olamadılar. İsias Otel’de yaşam üçgeni yoktu, onun için madenciler bizim enkazda çalışamadı.”
Durali Güçlüsoy, enkazdan çıkarılan cenazelerin yüzde 99’unun şiltelerde bulunduğunu, bir çifti şiltede kucak kucağa çıkardıklarını belirterek, “Geriye kalanlar da yataklarının yanında veya ucunda çıktı. Enkaz alanında ses çığlık duymadık.” diye konuştu.
Adıyaman’dan 12 Şubat’ta ayrıklarını, enkaz alanını ziyaret ettiğini, depremden bu yana Adıyaman’a 3 kez geldiğini anlatan Güçlüsoy’a, bir numaralı sanık Ahmet Bozkurt “Otel müdürüm sabah 06.00’da enkazdaydı, bizzat görüştüm, sonra da oğlum gitti. Otel müdürü ve oğlumu gördün mü?” sorusunu yöneltti.
Durali Güçlüsoy, “Biz 6 Şubat akşamüstü otel enkazına vardığımızda kimse yoktu” dedi.
Yolun nasıl kaplı olduğunun soran Bozkurt’u yanıtlayan Güçlüsoy, otele yakın olan şeridin kapalı olduğunu söyledi.
Güçlüsoy, sanıklardan Mehmet Fatih Bozkurt’un otel öne doğru yıkıldığında malzemenin ne göründüğünü sorması üzerine “Moloz şeklindeydi. Kum toz parçalanmış beton…” yanıtını verdi.
Sanık avukatlarının sorularını da yanıtlayan Güçlüsoy, mesleğinin ekonomist olduğunu, Başbakanlık bünyesinde oluşturulan Doğal Afet Arama Kurtarma Birim sorumlusu da olduğunu ifade etti.
Bir diğer soruyu yanıtlayan Güçlüsoy, 12 Şubat cumartesi günü öğleden sonra ekibin bir kısmını alıp Kıbrıs’a döndüğünü, diğer kısmın ise başka enkazlardaki arama kurtarma çalışmalarına yardım etmek için Adıyaman’da kaldığını söyledi.
Tanıkların dinlenmesinin tamamlanmasının ardından tarafların avukatları değerlendirmeler yapıyor. Ardından mahkeme ara kararını açıklayacak.
Haber: Tuğçe Ülkü Aydın