Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu da Bakanlar Kurulu da en nihayet bu işi öğreniyorlar mı acaba yoksa bu bir rastlantı mıydı?

(Şahsi fikrim bunun bir rastlantı olduğudur.)

Yoksa bir epidemiyolojik kurul oluşturulması mı bu işin daha iyi kıvrılmış görülmesine yardım etti?

Üst Kurul dedi ki, taburcu hasta sayısıyla pozitif olduğu tespit edilen hasta sayısı en azından eşit olmazsa biz bu işi kıvıramayız! Bu sebeple temkinli olunmalı, kararlar biraz daha uzatılmalıdır!

Net!

Hali ile Bakanlar Kurulu kararları, bu defa, her sefere göre daha anlayışla karşılandı.

Bir yılın sonunda en nihayet bunu öğrendik belki de. Gerçek şu ki biraz yavaş öğreniyoruz.

Ve şimdi başka sorular kafamızı meşgul etmekte:

Mesela aşıların sağlığımızı koruması meselesi:Aşı olanlar için korunma 2 hafta içinde başlayabilir sonra da 5-6 ay kadar sürebilir. Yani mesela okullarda yüzyüze eğitim başlayacak ise bu aşıların Eylül’de yeniden tekrarlanması gerekecek demek oluyor olabilir bu...

Bununla ilgili bir planımız var mı acaba?

Ayrıca çalışma yaşamında pandemi nedeniyle yaşanan dönüşüm hususunda nasıl genel geçer kurallar inşa ettik? Mart ayında hastalığın yine yükselişe geçmesi bekleniyormuş. Sonra yazın yeniden biraz daha hafifleyecek.

O zaman biz önümüzdeki kışa otomatik hazır mı olacağız yoksa bununla ilgili bir planımız var mı?

Erken seçim hükümeti olarak belirlenmiş bu hükümetin bu kış seçim planı olacak mı, yoksa T.C. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’ın arz ettiği(!) gibi bir siyasi istikrar göstergesi olarak hükümetimizle 2022 sonunu ya da 2023’ü görecek miyiz? Zaten olağan seçim 2023 Ocak…

Her şey ile ilgili kısa ve orta vadeli bir plan var mı? Yoksa gene gidişata göre mi planlayacağız kendimizi?

***

En büyük eksiğimiz her zaman yumurtanın kapıya dayandığı anda zarar göre göre dertlerden kurtulmak çabasına düşmemizden olmuyor mu?

Panik halinde yapılan hatalar yüzünden, devleti yönetenler acemi görünür hale gelip sonra devletine güvenmeyen yurttaşlar topluluğu oluşturulmuyor mu?

Siyasetimizin kendi karakteristiği içindeki etik dışılıkları da buna ekleyince kontrolden çıkılmış bir noktaya varılmıyor mu?

***

Lafı dolandırmayayım da açık söyleyeyim diyorsunuz değil mi?

  1. Pandemide yaşamak hususunda, devlet pratiği olarak,refahın korunması önümüzdeki kışa yönelik hangi tecrübelerle yürümemizi gerektiriyor? Yasama organı ne yapıyor? Çünkü tüm kamu görevlileri belli bir plan dahilinde neredeyse hep çalıştı! Ama siyasi kamu görevlileri çalışmadı!
  2. Devletin zorunluluğu olduğu anayasamızda açıkça belirtilen sosyal ilkelerinden olan sağlık ve eğitim konularında önümüzdeki dönem için ne planlandı ve işlemeye hazır hale getirildi?
  3. Siyasi karmaşanın artık devam etmemesi için siyasi arsızların ayıklanması adına bir karar uygulanılacak mı?
  4. Daha saygın bir devlet olunabilecek mi?
  5. Kıbrıs sorununda hikaye yerine gerçekler konuşulacak mı? Kendi aşımızı dilenmeden ve muhtaç kalmadan alma becerisi için neye ihtiyacımız olduğunu belirlediğimiz an KKTC’ye dair gerçekleri de görebileceğimizi farkedebildik mi?

***

Hala içimi yakan 2020 Mart’ı ile başlayan pandemik kriz içinde yuvarlanırken çığ üzerimize yıkıldı. Oysa biz bu süreçte içinde kalmadan kurtulabilir, çığın zarar vermemesini sağlayabilirdik.

Şimdi çığ birkaç koldan yuvarlanıyor önündekileri de birbirine katarak… Bunu nasıl durduracağımızı öğrenemedik ve bir kez daha olması halinde nasıl önleyeceğimize hiç çalışmadık.

Özetle bizi ne beklediğini nasıl bileceğiz?

Oysa siyasetçinin rolü, hem yasamada hem de yürütmede, bu aşamada ortaya çıkıyordu!

Dr. Çiğdem DÜRÜST