Hoşkara, konuyla ilgili açıklamasında, 2010 yılında Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümeti döneminde hayata geçirilen, 2013 yılından beridir de Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Hükümetleri döneminde devam ettirilen Girne Emirnamesi'nin Girne'ye çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük zararlar verdiğini vurguladı. Ercan Hoşkara, geçen 6 yıllık dönemde Girne'ye çok büyük zararlar verildiğini, bunun en büyük sorumlularının ise eski emirnameyi yürürlüğe koyan hükümet ile bugüne kadar görevde olan ancak emirnameyi değiştirmeyen bakanlar olduğunun savundu. Girne'de dün yürürlüğe giren ve kat sayısını ana caddelerde 10'dan 7'ye, ana caddeler dışında ise 5'e indiren emirname değişikliğini olumlu bulduklarını belirten Hoşkara, “Yaşama geçirilen Emirname yeterli olmamakla birlikte, mevcuda göre olumlu bir adımdır. Sayın Bakan'ın gösterdiği siyasi iradeyi takdirle karşılarken, sürece destek veren, ilerlemesini sağlayan tüm paydaşları da selamlıyoruz” dedi. “ONAYLANMIŞ PROJELERİ ENGELLEMİYOR” Çıkarılan emirnamenin bundan sonrasıyla ilgili olumlu olmasına rağmen, emirnamenin, geçmiş dönemde planlama onay süreci başlamış projelerin yaşam bulmasını engellemediğini belirten Hoşkara, yaklaşık 100 projenin daha hayata geçirilebileceğini, yani yaklaşık 100 adet 10 katlı binanın daha Girne'de yükselebileceğini vurguladı. Yüze yakın projenin hakkını koruyor olmasının kamu vicdanını sızlatacak bir durum olduğunu belirten Hoşkara, buna mutlaka çözüm üretilmesi gerektiğini kaydetti. Hoşkara, bu süreçte kimlerin eski uygulamadan faydalanacağının da kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini kaydetti. Hayata geçirilen emirnamenin gerekçe bölümünde, bölgedeki yaşam kalitesinin düşmesine engel olmak, kentin silüetini, ölçeğini korumak gibi unsurlar yer aldığına dikkat çeken Hoşkara, 2010 yılında yaşama geçirilen emirname ile kentin yaşam kalitesinin düşürüldüğünün, silüetinin bozulduğunun da bir anlamda kabul edildiğini vurguladı. "ESAS OLAN İMAR PLANLARIDIR" Ercan Hoşkara, emirnamelerin İmar Planı hazırlanıncaya kadar bir geçiş dönemi niteliği taşıdığını, esas olanın İmar Planları'nın hayata geçirilmesi olduğunu kaydetti. İmar Planı'nın 1 yıl içinde hazırlanacağının belirtildiğini aktaran Hoşkara, bu sürecin yakın takipçisi olacaklarını belirtti. Hoşkara, bu süreçte tüm paydaşların da toplumsal sorumluluk bilinci ile 1 yılı bulmadan İmar Planı'nın sonuçlanması için gerekli çabayı göstermeleri gerektiğini ifade etti. Sınırlamanın 10 kattan, 7 ve 5 kata düşürüldüğünü, ancak bu durumun bile 3 kat olan eski uygulamanın üzerinde olduğunu belirten Hoşkara, yeni uygulamanın rant ekonomisini tatmin edecek sınırlar içinde olmasının, 1 yıl içinde tamamlanması düşünülen İmar Planı'nın başarıya ulaşmasını sıkıntıya sokabileceği uyarısında bulundu. "KAMU YARARINA SONUÇLAR ÜRETİLMELİ" Olayın çevresel boyutunun yanısıra, bir de ekonomik boyutu olduğunu, bazı arazilerde yüksek yoğunluklu ve çok katlı yapılaşmaya olanak sağlarken, bazı arazilerde düşük yoğunluklu ve az katlı uygulamanın olmasının arazi sahipliği açısından bazı kişilere ekonomik açıdan artı değer sağladığını belirten Hoşkara, bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması ve yüksek yoğunluk ile çok katlı uygulamaların ekonomik anlamda kamu yararına sonuçlar yaratması için İmar Yasası'nda düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. "İMAR UYGULAMA ARAÇLARI..." Gelinen aşamada Ülkesel Fizik Plan'da öngörüldüğü gibi, diğer yerleşim yerleri ile ilgili İmar Planı sürecinin de hızla sonuca ulaştırılması gerektiğini belirten Hoşkara, İmar Planları'nın başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için de İmar Uygulama Araçları'nın İmar Yasası'nda değişiklik yaparak yer bulması gerektiğini kaydetti. Ercan Hoşkara, İmar Planları'nın yasal çerçevede amaçlarına ulaşabilmesi için kamu inisiyatifinin (yerel yönetimler-merkezi yönetim) gelişim projelerinde rol üstlenebilmesinin önünün açılmasının önemine de dikkat çekti. "KAZANANLAR-KAYBEDENLER" "Ülkedeki en önemli sorunlardan biri de yap-boz süreçleri içinde kazananlar ve kaybedenlerin yaratılmış olmasıdır" diyen Hoşkara, emirnamelerin getirdiği sonuçlardan birinin de bu olduğunu, dolayısıyla dönemin fırsatını kullanıp eski hükümet tarafından rant dağıtılan kişilere yönelik sağlanan bu haksız kazancın, vergi uygulamaları ile mutlaka kamu yararına yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı.