İlk kez 1 Mayıs’ta bir alan eylemi, bir yürüyüş bir miting planlanmamış olacak galiba doğduğumdan bu yana…

Oysa 1 Mayıslar meydanlarda eylem demektir.

Az mı tutuklanır insanlar?

Az mı öldürüldüler emek mücadelesinin anımsatılması için meydanlara çıktılar diye?

Az mı işten atıldılar, vatan haini ilan edildiler?..

Dünyanın 4 bir yanında hep aynı oldu on yıllardır!

Halkların eşitliği, sınıf kardeşliği, adalet, eşitlik mücadelesinin tek bir sahnede sergilenmesi anlamına gelen 1 Mayıs’ın böylesi bir engele takıldığı hiç olmamıştı galiba.

***

1 Mayıs’ın da önüne taş koyan Covid-19’un sebep olduğu bu meydanlardan uzak kalma hali, işçi ve emekçi sınıfın mücadelesinden vaz geçeceği anlamına gelmiyor elbette. Haklarından vazgeçecekleri anlamına da gelmiyor…

İşte size eylemin dijital ortama taşınmış olmasının gerçek hali demek istiyorum bugünden. Çünkü ben bu yazıyı şu anda sizlerin okuyabilmesi için bir gün önceden yazıyorum.

Ve şimdiden sosyal medyada, geleneksel medyada, dijital medyada neler izleyeceğimizi biliyorum.

Mücadelenin tek bir hali olmaz. Her alan mücadele alanıdır haklı iseniz. Ve hiçbir şey sizi susturamaz, durduramaz!

Susturmamalı, durdurmamalı.

***

İçinden geçtiğimiz şu günlerde, hastalık nedeniyle kapalı kaldık. Ve dijitalleşmenin ne denli önemli olduğunu anlamamız için büyük de bir sınav oldu.

Artık oturduğumuz yerden pek çok şey yapabileceğimizi daha iyi anlamış olduk.

Ve yazılarımdan birinde, daha iki üç gün önce, bilişim bu denli önemli ise bilişim suçlarının da gündemimizde olması, bu nedenle de gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini yazmıştım.

Bugün bunun önemi bir kez daha açığa çıkıyor.

İnsanlar geçmişte fiziksel olarak linç ediliyordu.

Lakin şimdilerde dijital linç ön planda. Bunun haklı ve haksızlıklarını, yasal veya yasal olmayan, etik veya etik olmayanlarını tespit etmek için yine bıçak kemiğe dayanınca farkedeceğiz bilişim suçlarının önemini. On yıldan bu yana tartışılan bu konu halen daha tozlu raflardaki bir müsveddeden ibaret iken, şimdi, bugün verilecek mücadelede kullanılacak söylemin, yaygınlaştırılacak hak arayışının yeni bir biçim alacağı, alması gerektiği açıktır.

Bugün verilecek mücadelenin devletin gözünden, patronun gözünden, muhalefetin ve iktidarın gözünden, hukukun, adaletin gözünden nasıl görüneceğini hep birlikte izleyeceğiz.

Yapılacak açıklamalar ve ardından gelecek yorumlamalar ile anlaşılacak bir kez daha bunun olgunluğu d onurluluğu da…

Bir yandan işçi ve emekçiler ile onların mücadelelerinde onlara destek olanların bu husustaki duyarlılıkları görülecek; öte yandan emeğin değerini reddedenler ile sömürmeyi tasdik edenler anlaşılacak.

Lakin fütursuz cümlelerin kör kurşun tesiri yaratmasının önüne geçilemeyecek!

***

Diyeceğim o ki, dilerim olumsuzluklardan fırsat yaratabileceğiz ve dilerim adil, demokratik, eşitlikçi bir anlayışla hayatı ve devlet sistemimizi kurgulayabileceğimiz şekilde bu içinden geçtiğimiz zor günleri değerlendirecek kapasiteye erişmişizdir.

Emeğin her türüne selam olsun!

Tüm emekçilere selam olsun!

Dünyanın daha aydınlık olabilmesi için daha adil bir hayat sürülebilmesi için yapılacak uygulamalar için hala çok şansımız var.

Değerlendirmek, isteğimize ve ne kadar çağdaş olduğumuza bağlıdır

Duyurulur.

Dr. Çiğdem DÜRÜST