Anavatan olmadan biz bir hiçiz!

Anavatansız KKTC yoktur.

Yavru olmadığımız bir hayat bizim hedeflerimizde yok.

O nedenle ŞÜKRAN!

***

2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri Kıbrıslıtürkler için bir ayna oldu. Bu aynaya objektif bakarsanız bu bir eğitim, sübjektif bakarsanız da bu bir “terbiye olmuşluk” olur.

Senelerdir seçimlerde yaşandığı söylenen müdahaleler ve sonuçları etkileyen hoş olmayan “katkılar” 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ayyuka çıktı.

Bu 2 kere 2’nin dört ettiği kadar nettir.

Bu sonuç sadece sağ ideolojik duruşla sol ideolojik duruşun seçimi değildi. Bu seçim özellikle dünya konjonktüründe Kıbrıs topraklarının neyi ifade ediyor olduğunun göstergesiydi. Maraş’ta suya, Türkiye’nin dış politikasından Kıbrısla son dönemdeki sıkı fıkılığına kadar her şeyi açıkça ortaya koyuyor.

Umarım bu sonuç ne Türkiye Cumhuriyeti’ne ne de biz Kıbrıslıtürklere acı bir dersle geri dönmez…

Çünkü BM kararlarına göre burada işlendiğine inanılan savaş suçunun bu seçimlerde alenen tekrarlandığını savunarak farklı yollarla onları cezalandırmasının ucu bizlere de dokunacaktır!

Korkarım her türlü zarardayız!

Öte yandan Kıbrıslı müzakerelerin durdurulması ve Akıncı’nın saraya 3 yıllık hapsedilmesinin altında yatan nedenlerin başında 2020 seçimleri için hedeflerin olduğu da açığa çıkıyor.

Şimdi uluslararası tek bağlantımızın şu andan itibaren “herşeyimiz” olmak zorunda olan Türkiye olduğunu bilerek yolumuza devam etmek şart oldu!

Bu seçim Kıbrıslıtürklerin karar verme becerilerini yitirdikleri ve bu haklarını yeterince kullanamadıkları gibi armağan ettikleri sonucun tahakkümünde yaşamak zorunda olduklarının net bir göstergesi oldu.

***

Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık gibi bir şey değildir bu yazıda ifade edilen. Tıpkı Kıbrıs Cumhuriyeti veya dünyanın başka yerlerindeki başka devletlere olmadığı gibi.

Uzun yıllardır Kıbrıs adasında yaşayan Kıbrıslıların, Kıbrıslılık bilinci yoktur diyenler aslında haklıydılar!Ve bu bilincin bir Türklük bilinci olduğunu kabul ettiler.

Dahası buradaki insanların değersizleştirilerek, adanın kuzey bölümünün adım adım farklı bir demografik yapıya ulaşmasına neden olunmuş, maddi manevi yatırımlar bu doğrultuda şekillendirilerek Kıbrıslı değerler tek tek azaltılarak harcanmıştır.

***

Kıbrıslı bir seçim, ya da Kıbrıslının seçimi mantığı ortadan kalkarken bu sadece saraya yansımayacak elbet!

Bu eğitime yansıyacak.

Bu sokağa yansıyacak.

Bu kültüre yansıyacak.

Bu kılık kıyafete, sağlığa, turizme ve her alana yansıyacak.

Bu toprakların artık kimin olacağına yansıyacak.

Hükümet edenler kim olursa olsun, belki de atılan adımlar artık bizim olmayacak.

***

Yine de,kimbilir…

Belki de hala bu ülkede farklı bir ideolojik duruş sergileyerek Kıbrıslılık bilincini halen daha ön planda tutanların kendilerini gösterebilmesi için son bir şans daha olabilir.

Direnerek ve kim olduğumuz hususundaki kararı netleştirerek yola devam etmek istenilebilir.

Ya da tümüyle, hep dediğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vilayeti olarak da yaşam sürdürülebilir.

Her ikisinin de hayat çalışarak, evimize ekmek götürerek ve belli başlı birtakım ihtiyaçların görüldüğü bir yapı içerisinde yaşamayı planlayarak devam edeceğimize göre, kimin ve nasıl yönettiğinin bir önemi de olmayabilir.

O nedenle çok da takılmadan belki düzene ayak uydurmayı dahi tercih ederek, ideoloji denilen o sahip olmadığımız duruşu bir yana bırakarak ulusalcılığı, enterneasyonalist bakış açısından öne koyarak varlığımızı bu kampta sürdürmeyi de tercih ettiğimiz bir düzene çevirebiliriz.

Ne dersiniz?

***

Gözün aydın olsun Kıbrıs!

Gözün aydın olsun KKTC!

İşte yolun göründü.

Haydi sağa sola sapmadan sana uygun bulunan ile dümdüz yürü.

***

Oysa kendi devletimizi kurmuştuk.

Oysa kendi devletimizi ileriye taşıyacak akla sahiptik.

Oysa bunu ileriye taşımanın kurallarını da biz belirleyebilirdik.

Dostumuz kim, düşmanımız kim görebilir; düşmanı dosta evriltmeyi başarabilirdik.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırtını dayamayı ve birilerinin bizi taşımasını tercimizi ortaya koydu.

Ersin Tatar’ı tebrik ediyor, Akıncı taraftarlarını ise ayakta alkışlıyorum.

Dr. Çiğdem DÜRÜST