Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, dövizle borçlanan vatandaşı, işadamını rahatlatan çalışmalar içinde olduğun söylüyor. Kur riskini üç noktada sirayet ettiğini saptadıklarını belirttikten sonra bunlardan birinin döviz cinsinden borçlanma, ikincisinin enerji olduğunu belirtiyor.

Yani enerji derken; ham petrolü kastediyor; araçlarda kullanılan akaryakıt, benzin hatta elektrik üretiminde kullanılan aslına bakarsanız çağ dışı kalan fuel oili de içine alan yüksek maliyetli ürünleri sıralıyor. İşte tüm bu ürünler, döviz cinsinden alındığındandır ki; döviz fiyatı arttıkça haliyle elektrik maliyetlerinin arttığını ifade ediyor.

Peki bu süreçte Ekonomi Bakanlığı olarak ne yapmış? TL’nin döviz karşısında giderek erimesine karşı Bakan Atun aldıkları önlemleri şöyle anlatıyor:

“Bir takım tedbirler aldık. Arka arkaya akaryakıt fiyatlarıa gelen artışlar fiyat istikrar fonunu kullanarak ülkenin fiyat dengesini bozmaması yönünde gelen maliyet fiyat istikrar fonundaki parayla karşılanıyor. Bu da ilerde bu şekilde devam ettiremeyiz. Ettirirseniz makro ekonomik bozukluklar meydana getirir. Buradan yapmış olduğumuz fedakarlık kadar devlet başka yerde vergi artırmak zorunda kalır. O yüzden bu durum sürdürülebilir değil.”

Bakan Atun artan dövizin fırtınasız bir şekilde atlatılması için 3. önemli noktayı ise; üretimde kullanılan ara malzemelerin, ara mamullerin, KKTC’ye yabancı para cinsinden girmekte oluştuğunu anımsatıyor. Özellikle sanayi sektörünün ara mamülü ve hammaddesi yüzde 99 ağırlıklı olarak yurtdışından ithal olduğunu; ithal olduğundan dolayı bunun TC’den ithal edilen kısmı olduğunu söylüyor. Bir de 3. Ülkelerden ithal edilen kısmı var. O kısım tamamen ya Euro’dur ya da Dolar’dır. Bir de Japon Yen para cinsinden alınanlar var. Fakat bunlar arasında bir de TC’den alınıp da ülkede TL cinsinden satılanlar var. TC’den alınıp KKTC’ye yabancı para cinsinden satılanlar var.

İşte bu ikincisi, ülkede pahalılığın, enflasyonun özellikle kur artışlarının oluşmasına ana nedenlerinden biri.. İşte diyor Bakan Atun: “Bu üç ana bacak, ülkemizde kurlar arttıkça, maliyet artışına sebebiyet veriyor. Biz bu tespitleri yaptık.” Peki Ekonomi Bakanlığı olarak, döviz cinsinden borçlanmaları düzenleyen çalışmaları ne durumda? Bakan Atun vatandaşın geliri Türk lirasından ise yurt içi veya yurtdışından döviz kazandırıcı bir gelir niteliği yoksa, veya Döviz cinsi bir mevduatı yoksa, vatandaşın artık döviz cinsinden borçlanması mümkün olmayacağını söylüyor. Peki evler döviz cinsinden satılıyor. TL olarak alanlar ne yapsın? Bakan Atun onun da çalışmasının hazır olduğunu söylüyor. Şimdilik ilk aşamada ev ve işyeri kiraları bulunmakta. Bu noktada esas düzenlemeyi stopaj vergisi üzerinden yapabilecek. Yıllık yüzde 10 aylık yatan kira üzerinden olacak. Döviz cinsi veya TL para cinsi fark etmiyor. Gelir ve Vergi Dairesi’ne yüzde 11 stopaj yatırılıyor.

Aslında bu düzenleme Maliye Bakanlığı’na ait ancak Ekonomi Bakanlığı olarak bu konuda çalışmalarını Maliye’ye sunduğunu anlatıyor.

Bu konuları bir de yılların deneyimli ismi Ekonomi ve Vergi Uzmanlığı alanında ihtisas yapan Göksel Saydam’a yönelttiğimde ilginç ve düşündürücü bir cevapla karşılaştım. Saydam şunu söylüyor:

“Dövizle 15 alacak, TL’de de 5’le 7 arası vergi arası vergi alacak. Alınan tedbirler caydırıcı olamaz Bakın bir zamanlar 1974’den 80’li yılların ortasına kadar bu ülkede malların tümünün değilse bile bir kısmı kontrole tabi emtiaydı. Kar marjlarını devlet belirlerdi. Ancak piyasada eşit kalite ve verimlik düşük oluyordu. Onun için dediler ki: “Herkes piyasada kalitesine göre fiyat belirledi. Örnek: bu tavuk şu kadar, diğer tavuk şu kadar lira; yani bütçenize göre. Ama oturup da tüm tavukları kilosu bu kadardır diyen vardı eskiden. Bu bize komünist rejimden kalan şeylerdi. Bugün komünist rejimler de yıkıldı.”

Göksel Saydam, evini veya yurdunu kiralayacak olanların izlemesi gereken yolu şöyle tarif ediyor:

“Eğer bu ülkeye 100 bin öğrenci gelmişse, onların barınmaya ihtiyacı vardır. Barınmak için ev tutmak zorundadır. Esas olan üniversitelerden isteyeceksin. Yani şimdi mesela Sterlin 5,20 civarında. Sen diyeceksin ki 4,85 yaptım. Bu kur 6 ay sürecek. Öğrenciler kirayı öderken yurda veya okula bu kurdan faydalanacak. Hükümetin bu önerisine’ Hayır’ diyeceklerin zannetmiyorum. Benim bir evim varsa ve kiralayacaksam, o evi kiralarken derim ki: “Aylığı 300 pound’dur.” Deriz ki 300’ü o günkü kurdan çarparım, diyelim ki 1500 TL’dır aylığı. Sözleşmeye derim ki “her iki ayda yüzde 5 artış olacak Yani 1500 TL. birinci, ikinci ve üçüncü ay ödendiğinde artış yüzde 5 olacak. “ Peki döviz bugünlerde olduğu gibi uçmadı, alt bantlarda seyretti. Yine bu formül geçerli olacak mı?

Göksel Saydam siyasilerin ekonomi konularında hissi olup gerçekçi davranmadıklarını belirtiyor ve ekliyor:

“Vatandaşa gerçek neyse onu koyacaksınız önüne. Bu iş tersine döndüğünde kur düşer de TL daha yüksek olur ise dezavantaj getirecek..”