Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkında aldığı kararın kabul edilemez olduğunu belirterek, Türkiye'ye iletildiğinde aynen iade edileceğini söyledi.

Bakan Davutoğlu, Avrupa Parlamentosu'nun Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin kararı konusunda Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere değerlendirmede bulundu.

Davutoğlu, kararın usül açısından kabul edilemez olduğunu çünkü AP'nin Avrupa'nın bazı başkentlerinde son dönemde benzer olaylara da aynı şekilde tepki vermediğini hatırlattı.

Davutoğlu, Türkiye'nin birinci sınıf bir demokrasi olduğunu, fikir ve gösteri özgürlüğü gibi evrensel değerleri hep savunduğunu ifade ederek, "Geçtiğimiz yıllarda baktığımızda usül açısından Avrupa Parlamentosu'nun özellikle ekonomik kriz bağlamında tepki olarak ortaya konan birçok gösterilerde benzer bir karar almadığını müşahede ediyoruz" dedi.

"Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye söz konusu olduğunda böyle bir tutum sergilemesini kabul edilemez buluyoruz" diyen Davutoğlu, kararın üslup açısından da kabul edilemez olduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Üst bir dille Türkiye'ye yönelik uyarılar içeren ama bu arada hiçbir şekilde, fikir ve gösteri hakkını kullanan samimi kitlelerle şiddet kullanan marjinal gruplar arasında ayrım yapmayan bir üslup benimsenmiştir. Türkiye hiçbir şekilde hiçbir ülkeden ya da ülke grubundan bu konularda ders alma ihtiyacı olan bir ülke değildir" dedi.

Uluslararası medyanın Türkiye'ye son günlerde bakışının oryantalist bir açı olduğunu dile getiren Davutoğlu, bu tutumun AP tarafından da tekrar edildiğini kaydetti. Davutoğlu, demokrasilerin özgürlükler ve düzen arasında kurduğu dengenin herkes tarafından gözetilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti devleti bu temel ilkeleri hep benimsemiştir, benimsemeye de devam edecektir. Eğer herhangi bir şekilde yanlış bir uygulama varsa hukuk devleti içinde bunun da gereği yapılır. Zaten Sayın Başbakanımızın açıklamalarında da bu konuda herhangi bir yanlış uygulama varsa gerekli denetimin gerekli teftişin yapılacağı vurgulanmıştır. Bu işlem de yapılmıştır. Hukuk devleti ilkeleri içinde Türkiye gösteri özgürlüğünü de koruyan, kaygılarını açık bir şekilde ifade etmek isteyen herkese bu imkanı tanıyan tutumu sergilemeye devam edecek. Ama kimsenin de ülkeyi bir kaos ortamına çevirmesi veya böyle bir görüntü ve imaj oluşturma çabasına da izin vermeyeceğiz."

Davutoğlu, 1 Haziran'da Almanya'nın Frankfurt kentinde de benzer gösterilerin yapıldığını ve burada polisin hem biber gazı hem de tazyikli su kullandığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Aynı gün emniyet güçlerimizin Taksim'den çekildiği anlarda Frankfurt'ta da benzer bir protesto gösterisinde benzer yöntemler kullanılmıştır. Bu açıklamnın içeriğine bakıldığında son derece dengesiz bir biçimde sanki hiçbir şiddet kullanmayan protestoculara dönük aşırı şiddet kullanılmış gibi bir hava verilmeye çalışılmaktadır. Türkiye ve hükümetimiz her zaman özgürlükleri savunacaktır. Gösteri özgürlüğünü hukuk devleti kuralları içinde yaşatmaya devam edeceğiz. Bu anlamda Taksim Gezi Parkı'nda olan gençlerimiz, sivil toplum kuruluşu temsilcilerimiz ile bu gösteri hakkını şiddete dönük olarak istismar etmek isteyen marjinal gruplar arasına kesin bir çizgi koyuyoruz."

"AYNEN İADE EDİLECEK"

Çevre ve şehir bilinciyle yapılan her türlü ifade ve gösteri hakkını yine savunmaya devam edeceklerini kaydeden Davutoğlu, "Türkiye'nin imajını uluslararası alanda olumsuz yönde etkilemeye dönük çabalara da kesinlikle izin vermeyeceğiz. Son günlerde uluslararası medyada ve bazı açıklamalarla Türkiye'nin yükselen profilini düşürme ve bir imaj operasyonu yapma çabalarına da izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

Davutoğlu, AP'nin kararını kabul edilemez bulduklarını tekrarlayarak, "Avrupa Birliği Daimi Temsilciliğimize de gerekli talimatı verdim. Bu karar bize iletildiğinde aynen iade edilecektir" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gezi Parkı eylemlerine son verme vaktinin geldiğini belirterek, "Taksim Gezi Parkı'nda olan gençlerimiz, kardeşlerimiz, akademisyenler, entelektüeller, samimi niyetle o meydana gelenler, bu kanaatlerini iletecek kanallara sahiptirler. Artık bu anlamda bir istişare ve görüşme süreci başladığı için hedefe ulaşılmıştır.
Bir an önce oraların da boşaltılarak istismara izin verilmemesi önem taşımaktadır" dedi.

Davutoğlu, karara ilişkin olarak, "Türkiye, kendi halkıyla, hiçbir kurum üzerinden konuşmaz. Her meseleyi kendi içimizde çözeriz. Demokratik standartlar konusunda bir eleştiri varsa bunu dinleriz. AB normlarına sadakatimiz ve bu normlar içindeki tutumumuz değişmez. Ama hiçbir ülkenin veya ülke grubunun Türkiye'ye üst dilden konuşmasına da izin vermeyiz, bunu kabul etmeyiz . AP'nin kararı aynen bize iletildiğinde kendilerine iade edilecektir" ifadesini kullandı.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Davutoğlu, gösteriler sırasında hükümetin uzlaşmacı bir dil kullanmadığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, güvenlik güçlerinin olayların ikinci gününde alandan çekildiğini, günlerce her türlü grubun istediği şekilde gösteri yapmasına ve kanaat beyan etmesine izin verildiğini söyledi.

Bu ayrıma devlet yetkililerinin açıklamalarında da vurgu yapıldığını ve yetkililer arasında görüş ayrılığı bulunmadığını kaydeden Davutoğlu, şunları belirtti:

"Herhangi bir şekilde fikir hürriyetini barışçıl şekilde kullanmak isteyen bütün gruplara saygımız tamdır ve onların güvenliğinin teminat altına alınması da hükümetin görevleri arasındadır. Ama, bunu istismar ederek bu samimi, genç grupların ve STK'ların çabalarını istismar ederek, Türkiye'ye kaosa doğru giden bir ülke görünümü veren yönde provokasyonlara yönelen provokatörlere karşı da her türlü tedbiri almak ve kamu düzenini sağlamak da hükümetimizin görevleri arasındadır."

Şiddet içeren eylemlere hiçbir atıf yapılmadığına dikkati çeken Davutoğlu, "Sanki bütün gösteriler tamamıyla masum ve hiçbir şiddet kullanılmadan yapılıyormuş gibi ve sadece tek taraflı olarak güvenlik güçlerinin aldığı tedbirler uygulanmak suretiyle, aslında bütün bir kitleyle güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeye çalışan bir yaklaşım var" diye konuştu.
Davutoğlu, herkesin demokratik hakları kullanma konusunda eşit haklara sahip olduğunun ancak kimsenin bu hakları kullanırken şiddete başvurmasına ve kamu düzenini ihlal etmesine izin verilmeyeceğinin de altını çizdi.

"GELİŞMİŞ DEMOKRASİLERDE YAŞANAN BİR OLGU"

Gezi Parkı'ndaki gençlerin dile getirdikleri hassasiyetlere ilişkin görüşünün sorulması üzerine Davutoğlu, gençleri her zaman dinlemeye hazır olduklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da gençler ve akademisyenlerden oluşan bir toplulukla bir araya geldiğini kaydetti.
"Acaba Avrupa'da iş bulamama ve ekonomik kriz dolayısıyla gösteri yapan gruplar, gençler kendi başbakanlarıyla oturup konuşma imkanı bulabildiler mi?" sorusunu yönelten Davutoğlu, Türkiye'deki gösterilerin Avrupa’daki ya da Ortadoğu'daki gösterilerle karıştırılmaması gerektiğini belirtti.

Ortadoğu'daki gösterilerde talep edilen hususların hepsinin Türkiye’de gerçekleşen hususlar olduğunu, Avrupa’da da gösteri hakkının ekonomik kriz dolayısıyla gündeme geldiğini hatırlatan Bakan Davutoğlu, Türkiye'de ise çevre ve şehir etrafında bir gösteri söz konusu olduğuna işaret ederek, "Bu aslında gelişmiş demokrasilerde yaşanan bir olgudur" ifadesini kullandı.

Eylemcilere çağrıda bulunan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Gençlerimiz, Taksim Gezi Parkı'ndakileri söylüyorum, kaygılarını, duyarlılıklarını dillendirmişlerdir. Bu konuda da başta Başbakanımız olmak üzere devlet yetkilileriyle görüşme imkanı bulmuşlardır. Şimdi herkesin artık bu süreci, bu karşılıklı iletişim anlamında da mesajların iletildiği süreci, doğru yönetip ve bir yerde kamu düzenini de bütün Taksim'de ve civarında etkin kılabilmek için buna bir son vermek vakti gelmiştir."
Birçok konuda halkla istişare edilerek adımlar atılacağının da açıklandığını kaydeden Davutoğlu, "Taksim Gezi Parkı'nda olan gençlerimiz, kardeşlerimiz, akademisyenler, entelektüeller, samimi niyetle o meydana gelenler, bu kanaatlerini iletecek kanallara sahiptirler. Artık bu anlamda bir istişare ve görüşme süreci başladığı için hedefe ulaşılmıştır. Bir an önce oraların da boşaltılarak istismara izin verilmemesi önem taşımaktadır" diye konuştu.

"GELİŞMELERDEN KAYGILIYIZ İFADESİ RAHATSIZ EDİCİ"

Yaşanan sürecin ABD ile ilişkilerde gerginliğe neden olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, hiçbir gerilim yaşanmadığını, gerek ABD'li gerekse Avrupalı muhataplarıyla konuyu ele aldığını ve hepsine aynı soruyu yönelttiğini söyledi. Davutoğlu, "Bizi rahatsız eden şudur. 'Türkiye'deki gelişmelerden kaygılıyız' ifadesi rahatsız edicidir" şeklinde konuştu.

Başka ülkelerde yaşanan benzer gelişmelerle ilgili olarak "kaygılıyız" ifadesinin kullanılmamasını eleştiren Davutoğlu, Paris'in varoş bölgelerinde 2005 yılında yaşanan olayları anımsatarak, "Eğer o dönemde Fransa demokrasisi için 'kaygılıyız' ifadesi kullanılmamışsa, Türk demokrasisi için de kullanılamaz. Kim kullanırsa buna karşı mesajımız net ve açık olur. Türk demokrasisi Fransız, İngiliz, Alman demokrasisi kadar olgundur ve kendi içinde problemleri çözecek araçlara sahiptir" dedi.

Muhataplarıyla temaslarının süreceğini dile getiren Davutoğlu, "Herhangi bir gerilim söz konusu değil ama bilinsin ki Türkiye hiçbir ülkeden ders de almaz, yönlendirme de kabul etmez" ifadesini kullandı.

Her ülkeyle demokratik standartlar konusunda konuşulabileceğini ancak bu durumda Türkiye'nin de söyleyecekleri olacağını vurgulayan Davutoğlu, "Avrupa'daki bazı antidemokratik uygulamalardan vatandaşlarımızın ne kadar rahatsız oldukları konusunda da bundan sonra biz de çok daha fazla kaygı duyduğumuzu ifade etmeye başlayabiliriz" dedi.

"AB HEP ÇİFTE STANDART UYGULADI"

AB sürecinin seyrine ilişkin soru üzerine de Davutoğlu, "Zaten AB şu ana kadar maalesef Türkiye'ye müzakereler konusunda hep çifte standart uyguladı. Son AP kararı da çifte standart örneğidir" değerlendirmesinde bulundu.

Birçok ülkede yapılan gösteriler hakkında benzer açıklamalar yapılmamış ve kaygı belirtilmemişken, Türkiye ile ilgili böyle bir tavrın kabul edilemeyeceğini yineleyen Davutoğlu, "AB stratejik bir karar vermek durumunda. Türkiye için AB tam üyeliği her zaman stratejik bir karar olmuştur ama AB de artık bu konuda daha net ve kendi taahhütlerine sadık kalan bir tutumu ortaya koymak durumunda" diye konuştu. 
Editör: TE Bilisim