Meclis zaten kilitli.

Hükümet aritmetiği daha da kilitledi ki zaten seçmenin oluşturduğu meclis haritası da kilitlemeye çok müsaitti.

Seçmen siyasi partilerin hiçbirine güvenmediğini bununla ifade edip, yine de sandığa gitmeye devam ederek umutlu olduğu mesajını vermekten geri kalmıyor.

***

Şu anki görüntüde, istendiğinde muhalefet, istendiğinde iktidar nisabı sağlayacak!

Bu durumun gizli bir sözleşme olarak uyumla mı yoksa birbirlerine gıcık giderek birbirlerini kilitleyecekleri bir anlayışla mı kullanılacağını süreç bize gösterecek. Dileriz bunu faydaya çevirebilirler…

Nitekim popülizm yapmak için çok uygun görülen ortam zararımızla sonuçlanmaz.

Yurttaşın aklında hala pek çok belirsizlik sorusu var:

Bu hükümet bir seçim hükümeti mi değil mi?

Bu hükümetin hedef olarak programına koyduklarını gerçekleştirecek zamanı var mı?

Bu hükümet ile birlikte KKTC’de neler değişecek?

Bu hükümet sonrasında bizi bekleyen daha ne müdahaleler olacak ve nasıl bir özgürleşme sağlanacak?

Hangi konularda yere sağlam basıp, hangi konularda dengemizi kaybedeceğiz?

Bu sorular listesi o kadar karışık ki…

Son birkaç yılda yeteneksizlikte ayyuka çıkmış; karmaşada tavan yapmış hükümetler tarihi yazıyoruz. Olmayacak sözler verip, akıl almaz cesareti göstereceğini iddia eden siyasal parti vaatlerinin peşinden koşan bir grup seçmen de var…

Takdir edersiniz ki zaten tırmanmış olan güvensizliğin ayyuka çıkacağı düzeni beslemek üzerine adeta söz vermiş siyasetçiler bizi buralara taşıyor ve kendileri de epey bir yerlere taşınıyor işte(!)…

Günün sonunda çalışmak isteyip memleket faydasını düşünen de düşünmeyen de aynı kefeye konup, çıkarlar üzerinden halkın ağzına sakız olan politikacılar yaratılmasına sebep olunuyor.

Açık açık ifade etmeliyim ki TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit’in seçime müdahale hususundaki araştırma komitesi çıkışının saptırıldığı nokta beni çok düşündürdü.

Meclis’te görev yapmaya devamettiği müddetçe sisteme alet edildiği ve sistemden beslendiği yönündeki eleştirileri belki de en az hakeden kişi olan Cemal Özyiğit’in bu türden tartışmaların açılmasında kullanılan bir isim olması bizim için en absürt durumdur.

Toplum ve seçmen kime ne için güveneceğini ve nasıl bu çıkmazdan kurtulacağını bilemez hale geldi.

Türkiye müdahalesi tartışma götürmez bir şekilde gözle görünen ve şahitliğine gerek duyulmayan bir yaşam biçimidir Kıbrıs’ın kuzeyinde. Bunun Türkiye açısından kendi çıkarları için gerekliliklerini de, KKTC ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki yaşam için olan faydalarını da zararlarını da çok dile getirdik.

Asıl meselemiz sorgulamadan devam etmek mi, yoksa yasama organında belgeleyerek önlemini almak ve gerekirse yargıda sonuçlandırmak için harekete geçmek mi olmalı.

Harekete geçilmediği müddete dedikodudan öte bir görüntüsü olmadığı gibi huzursuzluğu da içinde bulunduğumuz bu hiç hoş olmayan yapılanmayı da tırmandırarak devam edecektir.

***

CTP’nin ana muhalefet olarak ortaya koyacağı net tavır, TDP’nin bu hususta sebatlı durması, TDP ve CTP’nin ortak hareket edebilmesi; mecliste bulunmayan sol partilerin dıştan bu konudaki tavırlarını esirgememesi ve hiç kimsenin tek başına kurtulamayacağı fikrinin pekişmesi bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz meseledir.

Aksi takdirde sustukça sıranın kendisine geldiğini görenler arasında ilk sıralarda yerimizi alacağımız kesin.

Dr. Çiğdem Dürüst