El-Sen bildiğiniz üzere Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nda faaliyet gösteren tek sendikadır.

Bu sendika şu an Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu’nun görevini üstlenmiş gibi görünüyor. Bu da işin acı ama gerçek tarafı…

Borçluların peşine düşmüş. Tahsil edilemeyen borçlarla ilgili kararlı adımlarla ilerliyor.

Çok da doğru yapıyor.

Günün sonunda Elektrik Kurumuzararda olan ve sürdürülebilirliği tartışılan bir kurumumuz. Bu hususta eleştirilerden payını en çok çalışanlar alıyor. Maaşları ve özlük hakları çok diye eleştiriliyorlar ama öte yandan trilyonlarca alacak için torpil kullanmayan siyasetçiler hiç göz önünde değil!

Bu mesele yönetim kurulunun sorunu olmalı iken sendika bunu görev edinmiş durumda. Çok da iyi etmiş…

Bu sendika misyon ve vizyonunu sadece çalışanların hak ve menfaatlerini koruyarak ileriye taşımakamacını üstlenmemiş. Misyon ve vizyonunu açıkladığı web sayfasına bakıldığında, halkın esenliği için mücadele vererek Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerlerken halkın da refah içinde, fakirlikten uzak kalması için çalışmak olarak açıklandığını görebilirsiniz.

O halde hiç durmadan ilerlemekte serbestler.

Bakın iki gün içinde 10 milyonu aşkın tahsilat yapılabilmişse, kollanan otel ve diğer torpilli işletmeler için başlatılan hukuki mücadele ile hayalini kurduğumuz ve dün de yazdığımız gibi su projesindeki gibi yarı yolda kalmayacağımız garantisi belki de olamayacak enterkonnekteye doğru geçerli sebep üretmeye çalışanların önüne bent kuruyorlar.

Gerçeklerin görülmesi için bu tür mücadeleleri birilerinin yapması şart.

Madem ki yönetim kurulları her hükümet değişikliği ile hükümetlere yakın kişilerin atanarak kurumun siyasetin arka bahçesine dönüşmesine neden oldular ve şimdi de gelinen noktayı çalışanlara yıkmaya çalışıyorlar.O halde gerçeklerin bir de bu açıdan görülmesi toplumun işine gelecek bir harekettir.

El-Sen’in bu çabaları sonucunda tahsilatlar olmayacaksa bile, toplumun farklı açıları görebilmesini, siyasetçilerin burada neler yaptıklarını anlaşılmasını sağlayacak bu sayede yeni bir Kıbrıs Türk Havayolları vakasının yaşanmasına engel olmakta birlik olabileceğiz belki de…

Ki zaten yargı da toplum yararı gözettiğine göre tahsilat yapılmaması da mümkün değildir.

***

Şu su problemleri yaşandıkça hakikaten enterkonnekteye lütfen daha dikkatle yaklaşalım.

Elektrik Kurumunun tahsilatlarının gecikmesi veya tahsilat yapamamasının nedenlerini kurumdan önce siyasetçilerde aramayı da öğrenelim ki artık yıllardır tartışılan bu sorunun başka bir yönü olduğunu unutmayalım.

Sorgulayan bir toplum olalım.

Kurumda yaşanan sorunların Elektrik Kurumu çalışanlarına yıkılması ile ilgili eleştirileri yapmak gerektiğinde elbette yapalım ama siyasetçileri sütten çıkmış ak kaşığa çevirebilecek kadar çalışanları ayaklar altına seren üsluptan vaz geçelim.

Elektrik Kurumuna sahip çıkabilmek varlığımızı ortaya koyacak ender cephelerimizden biri olduğuna göre, o zaman bu sendikayı, kurumu ve neler olup bittiğini daha yakından takip edelim. Kurumda uzmanlara ne kadar değer verildiğini, torpil ve partizanlığa geçit vermeyen bir zihniyeti inşa etmeyi başarmak demek, dilimizin hep söylediği dünyanın en pahalı elektriğini kullanıyor oluşumuzun dahi terse çevrilmesine yarayabilir.

Hatalı olduğu kabul edilen yeni antlaşmalar yapılmaması için Kurumun çalışmasına bir tek sendika sahip çıkmaya çalışıyorsa bunun da nedeni iyice araştırılmalı…

Sokak lambalarının yanmamasının ne kadarı Bayındırlık Bakanlığı’nın ne kadarı Elektrik Kurumu’nun hatası, bir otelin neden şehirden daha parlak iken bu elektriği ödemeyişine şahit olduğumuzun da elbette cevabı vardır:Torpil ve partizanlıkla statüko ile ilişkilendirilebilecek.

Öyle değil mi?

Buyurun Bay Cumhurbaşkanı adayları…

Bu hususta ne düşünüyorsunuz acaba?

Dr. Çiğdem DÜRÜST