Madem Bilim Kurulu kurduruldu da önerilerine uyulmadı, şimdi Kriz Masası’na ne gerek var?

Yoksa Bilim Kurulu uysal, söz dinleyen ve istenilenleri söyleyen olmadığı için, söz dinleyen birilerini bulup kriz masasına oturtup onların ağzından mı konuşulacak?

Halkın güvendiği insanların, parmaklarınızda oynatılacağını zannediyorsanız aldanıyorsunuz beyler!

İş çığırından çıktı artık!

Siz farkında değilsiniz. Videolar hazırlatıp, sosyal medyadan yaygınlaştırıp böyle bir zamanda halen daha Cumhurbaşkanlığı yarışını öncelikli tuttuğunuz mesajlarını yüksünmeden vermeye devam ederken, halk kaygı içinde.

Bir yandan hastalığın biz ne getirebileceğini kestirmeye çalışıyor ve korkuyoruz.Öte yandan küçük esnafın yeniden kapanma kaygısı aldı başını gidiyor. Gerçi kapanmadan da kapalı gibiler ya…

Anlayacağınız, zaten piyasa altüst!

***

Bizler korkusuz bir şekilde, yurdumuzda rutin hayatımızı hiçbir endişe taşımadan yaşayabilecektik. Okullar da açılacaktı barlar, diskolar da… Sporumuzu da yapacaktık, sosyal aktivitemizi de. Kamu hizmetimizi de alacaktık, evimize, yaşlılarımıza çocuklarımıza yakın olacaktık korkmadan.

Oysa şu an korku içinde bekliyoruz!

***

Kriz Masası kurulacakmış da olağanüstü hâl buradan yönetilecekmiş…

Kriz masasına ne gerek var beyler?

Zaten sizler yürütmeyi uygulayın diye seçilip görevlendirilmediniz mi?

Bu işin bilir kişilerini atamadınız mı üçlü kararnamelerle?

Her birinizin bakanlığında uzmanlar yok mu yüksek baremlerden ödenen? Onlar yetemiyorlar mı? Yoksa krizlerde onların uzmanlıkları geçmez mi?

Yeni ödenekler, yeni hakkı huzurlar, yeni angarya çalıştırılmayacak kişilere tahsis edilecek hak ve menfaatler mi lazım?

***

Yapmayın çünkü çok ürkütücü bir hal alıyor her şey!

Bilinen pozitif hemşire sayısı da 4 olmuş! Bu hemşireler hem pandemi merkezinde hem de sınır kapılarındaymış öyle mi?

Hastanede de alışverişleri vardır diğer birimlerle illa ki… Öyle mi?

Buyurun… Mesela doğum servisine giden pozitif bir hemşirenin arkadaşı olsun… Mesela diyorum… benimkisi farazi yani…

Neler olur acaba böyle olsa?

***

Yoksa dostlar alışverişte görsün mantığı ile sorumluluk üstlenen siyasiler gibi bir hava mı yaratmaya çalışıyorsunuz.

Kriz masası kuralım. Bunun başına ve kurulun üyeleri arasına kanaatliderleri koyalım. Halkın güvendiği isimleri kullanalım!

Onların da isimlerini ve güvenilirliklerini yerle bir edelim. Sendikalara, sivil topluma, polise, siyasete ve her türlü kuruma duyulan güveni nasıl yıktıysak bunları da yok edelim…

Kıbrıslı Türklerin yaşadığı yıkımlar az geldi, biraz daha ezelim, yıkalım, silelim!

***

Bu ülkede hangi kurulu kurdunuz da hangi sonuca ulaştırdınız?

Meclisteki KTHY komitesi fiyaskosunu mu anımsatalım size yoksa daha birçok diğerlerini mi?

Bilim Kurulu’nun uyarılarını dinlediniz de sıra Kriz Masası’na mı geldi beyler?

Biliyorsunuz! Şaşırmakta da kızmakta da haksız değiliz!

Ayrıca, oluşturulacak kurul sizleri de ekiplerinizi de “Biz yetemedik! Bunca zaman devletten kullandığımız tüm kaynaklar, ilgili birimlerdeki üçlü kararnameler ile atadıklarımız da işe yaramadı!” mesajı verir bir hale sürüklüyor.

Buyurun hadi kriz masası da kurun!

Hakkı huzur ve çeşitli ödenekler ile bu kurullarda ve özel çalışmalardaki kişilerin Anayasa hükümlerince angarya çalıştırılmamalarına da katkı sağlayın.

***

Sahi iki günlük grev sonrası, ödenmeyecek olan kamu görevlilerinden bütçenizde kalan birkaç milyonun nasıl değerlendirileceğini düşünebildiniz mi?

Grevi siz de destekleyin.

NOT: Kriz masası mıdır, kriz yönetimi kurulu mudur, üst kurulu mudur, adı neyse, işe yaramayacak. İşe yarar öneriler olursa siz açık değilsiniz ki…

Halkı kaderine terk ettiniz.

Dr. Çiğdem DÜRÜST