Devletin tepesinde bir uyuşmazlık var…

Artık bunu net bir şekilde söyleyebiliriz.

Geçtiğimiz hafta, cuma günü, iki toplumlu sağlık komitesi toplantısı yapıldı. Hedef güneyle aramızdaki kapıların yeniden normalleştirilerek açılması için yapılabileceklerdi...

Bu esnada güney basını, kapıların, içinde bulunduğumuz hafta açılacağı haberini veriyordu. Hükümetin başı olan başbakan, kapıların açılması için güneydeki korona haritasının kırmızıdan turuncuya dönmesini beklediklerini açıklarken Cumhurbaşkanlığı yetkilileriyse kapıların açılması için gerekli girişimleri yaparak siyasi iradeye bu hususta olumlu görüşler verdiklerini ima eden açıklamalarda bulunuyorlardı.

Buradan hareketle cuma akşamı, Fuat Oktay’ın henüz yurdumuza ayak bastığı dakikalarda, Cumhurbaşkanı, kuzeykibris.tv’deki Söylemezsem Çatlarım isimli programda bizzat açıklamalar yapıyor kapıların açılacağını söylüyordu.

Bunu hükümetin birkaç saat içinde gerçekleştireceği açıklamada öğreneceğimizi duyduğumuz açıklamaları sonrasında, saatler 21.00’i yeni gösterirken yeni haftanın korona davranışlarımızı/yaşantımızı(!) özetleyen raporunda, ki bunlar genellikle kararnameler olup, resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girerler, tam tersi açıklandı!

Ardından iki toplumlu sağlık komitesi ve Güney Kıbrıs’ın açıklamaları da gecikmedi.

Kapıların açılmasının Kıbrıslıtürk siyasi iradeye takıldığını ve bizim bunu uygun görmediğimiz ilan edildi!

***

Şimdi elimizde ne var bir bakalım:

Güney’deki korona haritası turuncuya döndü! Yani Başbakan’ın kapıların açılması için beklediği şart gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı açılacağını açıkladı.Güney’de açıklanan hava da tam olarak bu idi!

Sonuç: Açılmadı.

Sebep: Biz

***

Buradan ne çıkaracağız?

Cumhurbaşkanıyla hükümet arasında bir anlaşmazlık olabilir.

Hükümet kapıların açılması için beklediğini söylediği koşullar gerçekleştiği halde kapıları açamıyorsa onu tutan bir şeyler olabilir.

Bir yerlerden talimat, görüş, beklenti içinde olabiliriz!

Ekonomik, siyasal, sosyal ve daha pek çok açıdan açılırsa hiçbir olumsuzluk yaratmayacağı, dahası olumlu bir ivme için itici güç olma ihtimali aşikâr bir şekilde ortadayken, hükümetin bu cesaretsizliği neden?

Böyle bir kararı bir çırpıda alabilecek yetkiye sahip olan hükümet bu kararı alamamışsa bunun altındaki gerekçeleri neler olabilir?

Bunun müzakere süreçlerinde ortaya koyduğumuz yeni hedefimizle(!)bir bağlantısı var mı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin bu husustaki yaklaşımı hükümeti etkiliyor olabilir mi?

Ne acıdır ki bu soruları soruyorken dahi Kıbrıslı Türk toplumu olarak çok aciz bir görüntü sergileniyor olma ihtimalini ortaya seriyor olduğumuz hissine kapılıyoruz!

Ve ne acıdır ki tutarsızlığın dik alası olan bu durum hükümete de devlete de güvenimizin sarsılması gerekçelerimize bir yenisini daha ekliyor!

Çalışanlar, yaşamını karşılıklı orada/burada sürdürenler, hastalar, öğrenciler ve daha pek çoğu geçip giderken; bu nüfus azımsanmayacak kadar çokken gerekli önlemler alındıktan sonra nasıl bir engel kalıyor?

Üstelik dedikleri gibi Güney’deki vaka sayıları da çoktan 100’lerin altına düşmüşken!

Ekonominin bir hareketliliğe ihtiyacı olduğu, bu hareketlerinse piyasaya akış sağlanmasıyla biraz nefes alabileceğini bilirken, hazır bir turist potansiyeli gibi görülmesi gereken Güney Kıbrıs’la aramızdaki kapıların kapalı kalması neden?

Aklımızın almadığı tüm bu olan bitenlerin kafamızı karıştırmasına ek olarak Cumhurbaşkanı ile Başbakanın ya da hükümetin, Bulaşıcı hastalıklar komitesinin açıklamalarına müdahale edildiği zamanlar nedeniyle sağlık bakanının görevden alınmasına kadar süreçlerin ardından şimdi bu duruş neden?

***

Sağlık Bakanı nerede?Neden hiçbir şekilde konuya müdahale etmiyor? Kapalı devre turizmi için övgüleri yere göğe sığdırmayan ve yepyeni projelerile hayallerini toplumla neredeyse her gün paylaşan turizm bakanı nerede?

Elektrik Kurumuyla parti içi mücadelesine kafasını gömen Ekonomi Bakanı kafasını oradan ne zaman çıkaracak?

***

İşte son durum bu!

Buyurun bir de buradan değerlendirin konularımızı da görün hayatın nasıl garip olduğunu Kıbrıs’ın kuzeyinde…

Dr. Çiğdem DÜRÜST