Bakanlar Kurulu, yine büyük bir duyarsızlıkla doğanın çığlıklarına kulak<br /> tıkayarak “AV”ın 30 Ekim’de açılacağını duyurdu. Tüm raporlar ve uyarılar önemsiz, doğada gerçekleşenler hükümsüzmüş gibi, tüm değerlendirmeler göz ardı edildi.<br /> Gerçeklere hakkını vermeyen bu kararla, dünyamızı saran “Küresel Isınma”nın<br /> yakıcı etkileri sonucu ortaya çıkan kuraklık nedeni ile yorgun düşen doğamıza ve<br /> doğal yaşama,bir kez daha ölümcül bir darbe vurulmasına çanak tutulmuş oldu.<br /> Bakanlar Kurulu’nun, bilimsel verilerden uzak, kendini doğaüstü kararlar<br /> alabilecek yetkide görmesi ibret vericidir. Bu avı açmak “Cinayettir”. Size, hiç<br /> vermediğimiz ve hiçbir zaman vermeyeceğimiz, doğayı ve doğal yaşamı yok<br /> etme hakkını nereden buluyorsunuz?<br /> Milli Park ve/veya AB projeleri kapsamında “Natura 2000” çalışmalarının yapıldığı<br /> koruma alanlarının dahi, avlanmaya açılması da başka bir tutarsızlıktır!<br /> Ekosistemimizi temelden sarsacak nitelikğe ve boyutlara varan avcılık doğal<br /> yaşam yıkımı biçiminde gerçekleşmektedir.<br /> Ülkemizde kuraklığın etkilerinin, bizim yaptığımız hatalar yüzünden, dünyadaki<br /> diğer ülkelerden en önce ve en etkili bir biçimde yansıdığını hep birlikte yaşayarak<br /> görmekteyiz. Bütün veriler olumsuzdur, ancak buna rağmen av açılmıştır. Doğayı<br /> sevdiğini iddia eden avcıları, bu koşullarda ava gitmemeye çağırıyoruz. Siyasiler başlarını kaldırıp biraz geleceğe doğru bakmadıklarından, her gün daha<br /> çok hatalar yapmaktadırlar. “Doğadaki bu değişimin, doğal yaşamla birlikte insan<br /> geleceğini ve faaliyetlerini de yaşamsal derecede etkilediğini görmezden gelmek için<br /> duvar olmak gerekir. Daha hiç yağmur yağmadan, ovalarda ot bile bitmeden, zaten<br /> az olan ormanlarımızda ve yeni oluşan koruluklarda ağaçlarımız çatır çatır kururken,<br /> Bakanlar başka dünyada yaşıyorlarmış gibi, açlıkla yaşam kavgası veren son kalan<br /> canlıların katledilebileceği fetvasını gönül ve vicdan rahatlığı içinde en sınırsız<br /> biçimde verebilmeleri kabul edilemezdir... <br /> Kuraklık yüzünden açlıktan, gücünü toplama fırsatı bulamamış, susuzluktan<br /> kırılarak yaşam kavgasına yenik düşmek üzere olan, doğada SON KALAN<br /> kuşların ve hayvanların “KEYIF IÇIN” öldürülmesi çağ dışı bir davranıştır!..<br /> Yetkililer, ciğeri “kedinin boynuna asmak” yerine, “Doğal Hayat” hakkında karar<br /> verirken avcının ağzının içine bakan usulleri bir an önce değiştirmeye çağırıyoruz. “Doğal Hayat” ve buradaki insan faaliyetleri hakkında karar verirken, Anayasa’mızın<br /> 40. Maddesinin gerekleri hayata geçirilmeli ve sürdürülebilir olmayan bu faaliyet<br /> masaya yatırılmalıdır.<br /> Devlet, avcı ve avcılıkla olan sağlıksız ilişkiden bir an önce kurtulmalı, akılcı<br /> kararlar üreterek, ivedilikle ülkemiz gerçeklerine uygun, doğaya saygılı, “uzun vadeli,<br /> sürdürülebilir bir politika” geliştirmelidir. Bakanlar Kurulu’nu bir kez daha<br /> düşünmeye, tüm ülkenin geleceği konusunda dikkatli olmaya, daha fazla yıkıma<br /> neden olmadan, yapılan hatadan dönerek av kararını durdurmaya, dünyadaki<br /> uygar ükelerce uygulanan çağdaş yöntemleri kullanmaya çağırıyoruz.<br /> “Başka dünya yok! O tekdir ve Hepimizindir, yok etmeyelim!...”<br /> <br /> Saygılarımızla,<br /> Yeşil Barış Hareketi Yönetim Kurulu