Hakikaten artık aklımız iyice karıştı.

Özellikle eğitim hususunda ne yapıldığını ve kayıp iki eğitim öğretim yılı ardından bir yılı daha kaybedip etmeyeceğimizi merak içindeyiz!

Çünkü aşılamaya bağlanan bir eğitim mantığı kuruluyor ve bunu anlamakta güçlük çekiyoruz!

Buyurun siz de düşünün!

Hiçbir anlamı da yok, alakası da…

Aşı olan kişiler de virüsü alabiliyor, bulaştırabiliyor. Tıpkı aşısızlar gibi.

Aşı sadece kişinin kendisini koruyor ise,dileyen, isteyen öğretmenler mutlaka önlemlerini almış, diğerleri de virüse maruz kalmamak için kendi önlemlerini alıp, Bulaşıcı Hastalıklar Komite kararları ile Bakanlar Kurulu dirktiflerine uyuyordur…

Keza çocuklar için ebeveynler de gerekli ve doğru bulduğu kararı uygulamıştır. Uygulamamışsa da zaten uygulayacaktır.

Hal böyle olunca neden eğitimin gene aşılanmaya bağlı olduğunu ve aşısız kişilere öğretmen odalarında ya da sınıflarda zombi muamelesi yapılmasına devlet eli ile önderlik edildiğini anlamak mümkün değil!

Aşı zorunlu hale getirilemez.

Kişiler beden sağlıklarını korumaktan sorumludurlar. Nasıl ki toplumda hipertansiyon hastaları var diye tuz yasaklanamıyor ise, HİV pozitif kişiler var diye cinsellik veya kan tahlilleri yasaklanmıyor ise, Covid-19 hususunda alınan önlemlerin de artık bir zemine oturtulması ve bu zeminin güvenilir olması gerekmez mi şimdi?

***

Peki birisi bize şunu da açıklayabilir mi acaba?

Her aşılananın antikor durumu biliniyor. Bunu öğrenmek için özel bir çaba da zaten harcanmadı. Öte taraftan şu anda aşılamayı psikolojik bir zorunluluk haline getirmek suretiyle yapılmaya çalışılan şey önümüzdeki yıllar için de tasarlanıyor mu acaba?

Çünkü aşıların sonsuz koruyuculuğu yok!

Yani bunlar kızamık gibi, suçiçeği ve ömür boyu koruyuculuğu olan aşılar gibi değil. Grip aşısı gibi…

Eeee…? Gribi de zorunlu tutacak mısınız acaba?

Ya da zatürre için olanı?

***

Arkadaş Covid-19 bağışıklık sistemi problemli olan, yaşı ileri olanveya kronik bazı hastalıkları bulunanları etkiliyorsa neden tüm toplum aynı kefeye konuluyor ve insan haklarından kaynaklanan haklarımız ihlal ediliyor?

Aşısız kişi bedenini sorumluluğunu alıp, toplum sağlığı için de testleri aracılığı ile kendisini kontrol altına alıyor.

Maske, mesafe hijyen adı takılmış kurallara uyuyor…

***

Bu arada diskolar, barlar, meyhaneler açık…

Özel etüd merkezleri, dershane veya özel ders mekanları açık.

Okullar kapalı.

Dışarıda aşısız yiyip içip geziyor, tatile gidiyor, toplu alanlarda her türlü etkinliği yapıyor ama sınıfa girmek veya çocuğumuzun sınafa girmesi hususunda tereddüt ediyoruz!

Bunun Türkçesi nedir biliyor musunuz?

Devlet eğitimden çekildi!

Bu nedir?

Öğretmen ve öğrenciler yoksa… Hele bir de bunların velileri yoksa okulları yönetmek çok daha zevkli!

Gülmeyin de kızmayın da… Başka bir sonuca varamıyoruz biz…

Tıpkı dış işi olmayan bizim bir dış işleri bakanlığımız olduğu gibi...

Ekonomisi olmaya bir ülkenin ekonomi bakanlığı olduğu gibi mi?

***

Bir gün de mantıklı bir adım atılın, birbiri ile çelişip de aklımızı karıştırmayacak kararlar alınsın biz de sevinelim yahu!

Lakin yok!

Aksi takdirde KKTC, KKTC olmazdı!

Öyle değil mi?

Dr. Çiğdem DÜRÜST