Kıbrıs’ta ve barış ve huzur içinde yaşamak isteyen Kıbrıslı Türkler Annan Planı ‘BM Çözüm Planı’ referandumu döneminde bu kararlık ve isteklerini sadece sözde değil referandum sonucunda da çözüme ‘Evet’ diyerek Dünyaya ispatlamıştır.
Annan Planı referandumundan bugüne on yıl Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs’a gelişinden itibaren elli yılı geride bıraktık.
Geride kalan süre; bilinmeyen ve konuşulmayan hiçbir tarafı kalmayan Kıbrıs konusunda gerçekten çözüm niyetiyle müzakereye oturulmadığının en somutgöstergesidir.
Adada kalıcı çözüme odaklanmak ve yakın gelecekte kapsamlı çözüme ulaşmak üzere ciddi bir çalışma içerisine girildiğini söylemek mümkün değildir.

Gelinen noktadan bakıldığında liderlerin birer ‘Müzakereci’ ataması, gerekse iki liderin şubat ayında mutabakata vararak açıklamış olduğu ‘Ortak Metin’ Kıbrıs konusunun çözüm sürecine ivme kazandıran, çabuklaştıran etkenler konumunda olamamıştır.

Kıbrıs konusu Maraş veya doğal gaz konusu da değildir.

Aydınlık Yarınlar Hareketi olarak bizler kapsamlı çözümün yakın bir gelecekte bulunması yolunda harcanan her günü bir kayıp olarak değerlendirmekteyiz.
Bu çerçevede kazan kazan ilkesine dayalı kapsamlı çözümün konuşulması gereken noktada ortaya atılan diğer alternatif düşüncelerin de tarafların bakış açılarına dayalı olarak genel müzakere sürecine zarar verebilecek nitelikte olduğunu hepimiz görmekteyiz.

Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri yeni Kıbrıs Özel Danışmanının atandığı süreçte Rumların ciddiyete davet edilmesi ve müzakerelerin bir yol haritası ve hedef zaman takvimi çerçevesinde çözüm odaklı bir şekilde sürdürülmesinin önemine inanmaktayız.

Sivil toplum örgütlerinin ve toplumsal dinamiklerin sürece aktif katılımının bugüne kadar olduğundan daha fazla bir şekilde sağlanması son derece önemlidir.
Resmin bütününe odaklanmalı ve Orta Doğuda yaşanan gelişmelerden ders almalıyız.
Çözümsüzlük, heba edilen zaman barışa değil Kıbrıs konusunun kalıcılaşmasına neden olmaktadır.

Anıl Kaya
Aydınlık Yarınlar Hareketi Başkanı