Akaryakıta 45 kuruş zam ne demek biliyor musunuz?

Arabanıza 100 TL benzin koyarken aldığınız miktarı yaklaşık 150 TL’ye alacaksınız demek.

200 TL aldığınız benzini 300 TL vererek alacaksınız demek.

Akaryakıt pahalı oldu demek toplu taşıma da pahalı oldu demek.

Akaryakıt pahalı oldu demek, gıda dağıtımında döviz ve diğer tüm girdilere ek olarak ulaşıma da ücret eklenecek demek.

Akaryakıt pahalı oldu demek, işin içinde akaryakıtı girdi olarak ekleyen hangi sektör varsa tümü pahalı olacak demek.

Bu da şu demek oluyor ki, ciddi bir zam dalgası ile ceplerimizdeki kazançlarımız daha hızlı kanatlar takarak daha da hızlı uçacak demek.

Asgari ücretten kamudan gelir almakta olanların gelirlerine eklenecek olan hayat pahalılığı meselesine kadar her şey artık daha ciddi bir sorun haline geldi demek.

Kamudan gelir alanlardan kesilen 3 aylık ödeneklerin ivedi olarak iade edilmesi gerek demek!

Son 2 ayda akaryakıta gelen yaklaşık 2 TL’lik zam geldi demek yukarıda sayılanlar ve daha çok fazlası demek!

Hal böyle olunca ülkede işsizlik, açlık, eğitim sorunu yaşayan çocuklar, sağlık hizmeti alamayan insanlar, biten evlilikler, dağılan yuvalar gibi sosyal problemleri de beraberinde getirecek.

Sosyal problemlerin yol açtığı suç kapsamında değerlendirilecek, hırsızlık ve şiddet olaylarının artmasına da neden olacak.

Pandemi neden i ile yaşanmakta olan sosyal, kültürel, biyolojik ve psikolojik pek çok sorunun üzerine bir de bunları eklediğimizde maalesef çok büyük bir sosyal patlama yaşanacağı açıktır.

Bu sosyal patlama sonrasında artık Kıbrıs’ın kuzeyinde muhtaç ve problemli bireyler, devletin sosyal yükümlülüklerini zaten yerine getiremediği gibi dünyada var olan başka az gelişmiş ülkelerde görülen zavallılık pozisyonlarına ilerlememiz hiçten olacaktır!

Hayır! Karamsar bir tablo çizmiyorum.

Bu tabloyu ben görebiliyorsam uzmanlara başvurma yükümlülüklerini yerine getirme becerisi gösterebilselerdi siyasetçilerimiz de bunun için benim kadar kaygılanır ve en doğru adımlar için koltuklarını düşünmeden mücadele ederlerdi.

Lakin biz ne istiyoruz, neyin kavgasındayız meselelerinden çok ama çok uzakta bir tavır sergileyerek, öyle olmasa bile, sanki sadece kendi koltuklarını düşünüyor ve halkı odağa koymak yerine başka şeyleri ve başka insanları odaklarına alıyorlar düşüncesi toplumu daha da öfkelendiriyor, bezdiriyor, uzaklaştırıyor.

Bizleri yaşamdan, toplumdan, ülkeden ve devletten koparan her şey esasında bunlardan ibaret olmakla birlikte pandeminin iyi yönetilememiş olduğu hükümetler dizisine ek olarak çözüm yerine teslimiyet, çözüm yerine çaresizlik sergilenmesini kabul etmemek suç olmasa gerek.

***

Yurdumu ayağa kaldırmak, onurumuza kavuşmak ve pahalılığı har vurup harman savurmanın bedeli olarak yurttaşlara ödettirmek bizim algıladığımız bir yönetişim anlayışı değildir.

Böyle olduğu müddetçe eleştirmeye devam edeceğiz.

Dingili kopmuş görüntüsü içinde çarpacağımız noktayı göz göre göre fark edip, bunu durduramamak, aradan kendimizi nasıl kurtaracağımızın hesaplarını yapmak mı doğru yoksa hep birlikte kurtuluşun planı için sahip çıkmak mı?

Dr. Çiğdem DÜRÜST