Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri.

       Bilindiği üzere, 1 Haziran 2024 tarihi itibarı ile elektrik fiyatlarına %13 zam yapılmıştır. Buna göre 6,8305 TL/kWh olan ortalama birim elektrik enerjisi satış fiyatı 7,7185 TL/kWh yükselmiştir. Bu veriler ile ortalama elektrik satış fiyatı 24 Cent$/kWh’a yükselmiştir.

               Yani son bir yıl içerisinde elektrik satış fiyatı döviz bazında 50% artmıştır.

               1 Haziran 2023’de 16 cent$/kWh (3,3237 TL/kWh) olan satış fiyatı 24 dolar cent’ine yükselmiştir.

               Açıklanan zamlı elektrik fiyatları döviz bazında ülke tarihinde tüm zamanların en yüksek rakamlarıdır.

               Yani son yıllarda enerji satış fiyatları sadece Türk Lirası bazında değil döviz bazında da  sürekli olarak artırılmaktadır.

               Satış fiyatlarında oluşan bu artışın esas sebebi enerjinin kötü yönetilmesi ve buna bağlı olarak aşağıdaki yanlış uygulamalardır. Nedenlerini bir sorgulamak gerekir…

Söz verilen ve  protokol imzalanan ancak zamanında yapılmayan yatırımlar neticesinde ülkeye getirilen 2 adet Mobil Gaz Türbini santralının yakıtı motorin olmasından ve motorinin fiyatının fuel oil’e göre daha yüksek olmasından dolayı bu santrallerin çalıştırılması, toplam enerji üretim maliyetini artırmakta mıdır?

Aksa ile imzalanmış olan Kalecik III sözleşmesinde artırılan alım garantisi ve fatura ödemelerinde firmaya sunulan avantajlar enerji üretim maliyetlerini artırmakta mıdır?

Şebekede en ucuz üretimi yapan Kıbtek Dizel Santralı’na ait 2 makinenin arızalı durumda olması bu arızalarının uzun zamandır tamir edilmemiş olması bu santrallerin üretimdeki payını düşürmekte ve dolayısı ile üretim maliyetlerini artırmakta mıdır?

Bilindiği üzere, yaz döneminde mevcut santraller ile ihtiyaç duyulan arz miktarı sıcak ve soğuk yedek kapasiteler karşılanamayacaktır. Aldığımız bilgilere göre, fizibilite raporu hazırlamadan 2 adet mobil Gaz Türbini Santralini daha Türkiye’den getirip kurmayı amaçlamaktasınız. Ayrıca çok iyi bilindiği üzere oluşacak enerji açığının karşılanması için Güney Kıbrıs’tan enerji satın alınması halinde enerji maliyetleri daha da artacaktır.  Son iki yıldır yaz dönemlerinde Güney Kıbrıs’tan enerji satın alındığı da bilinmektedir. Bu iki durum mevcut maliyetleri daha da artırmayacak mıdır ?

               Kurumun doğru yönetilmemesi, yanlış yatırım uygulamaları, gününde doğru kararların alınmaması yani özetle enerji politikasının olmaması ve KıbTek’in kötü yönetilmesinden dolayı maliyetler ve satış fiyatları artmaktadır.

               Değerli arkadaşlar,

               Dünya Bankası Raporuna göre, KT toplumda göreli yoksulluk oranı ciddi anlamda yüksektir. (Yani eşdeğer hane halkı medyan gelirinin yüzde 50’sinin altında yaşayan nüfustan bahsediyoruz.) KKTC’deki yoksulluk oranı, Avrupa Birliği üye devletleri ortalamasından ve Güney Kıbrıs’tan önemli ölçüde yüksektir. 

               İstatistik Kurumunun yaptığı Hane Halkı Bütçe araştırmasına göre ise…

               Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirine göre oluşturulan yüzde 20’lik hanehalkı gruplarından en yüksek gelire sahip beşinci gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 43,6 iken, en düşük gelire sahip birinci gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 6,5’dır.

               Yani bu küçük toplumda oldukça büyük bir gelir adaletsizliği de vardır.

               Buna göre, beşinci yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı payın birinci yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı paya oranını (veren P80/P20) eşitsizlik ölçüsü 6,7 kattır.

               2021-2022 anketinde Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden Gini katsayısı 2014-2015 anketine göre yükseliş göstermiştir.

               Araştırmaya göre, toplam gelirin % 37,4’ünü oluşturan transferlerin % 52,4’ünü devlet transferleri oluşturmaktadır. Toplam gelir içinde transferlerin (devletten, yurtdışından ve özel transferler) payı ise % 37,4’dür.

               Tekrar edeyim, toplam gelirin, % 52,4’ünü devlet transferleri oluşturmaktadır. (Devlet transferlerinin toplam gelir içindeki payı % 19,6, yurt dışından transferlerin payı % 15,2 ve özel transferlerin payı ise % 2,6’dır.) )

               Devlet transferlerinin, eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirlerine göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplardaki dağılımına bakıldığında;

birinci yüzde 20’lik grup devlet transferlerinden payı % 11,6 iken, beşinci yüzde 20’lik grubun aldığı pay % 17,9’dur.

               Bu ne demektir biliyor musunuz ? Bu ülkede devlet desteği, yoksuldan mağdurdan yana değildir. Devlet toplumun en zengin kesimini desteklemektedir. Özellikle özel sektör çalışanları, inşaat ve turizm sektörlerinde çalışan pek çok insan hükümet desteğinden çok uzaktır. En alt kesimdeki insanlarımızın devlet desteğinden aldığı pay tekrar edelim, %11,6 iken, en zengin yüzde yirmilik kesim %17.9 alıyor.

               Bu noktada sosyal devletin ciddi anlamda aşındığından söz edebiliriz, gelir adaletinden ise bahsetmek mümkün değildir. Açık söyleyim, düzenin adı olsa olsa vahşi kapitalizmdir, ülkede sosyal devlet kuralları uygulanmamakta, ezilen daha fazla ezilmekte, hükümet ise yoksuldan yana bir tavır almamaktadır.

               Gerçekleri konuşalım, siz kamu yararı amaçlı bir enerji politikası savunmuyorsunuz. Açıkçası bir politikanızın olmadığını düşünmüyorum. Vardır. Ancak bu politika halkın yararı üzerinden şekillenmemektedir. Denetimden uzak, piyasayı tamamen serbest bırakarak, zayıf olanın boynu kırılsın tavrı içerisindesiniz.

              

              

Basın Kartı Komisyonu: “Sarı Basın Kartı'na saygı” Basın Kartı Komisyonu: “Sarı Basın Kartı'na saygı”

               Şimdi tam da bu noktada elektrik tarifelerine bakmamız gerekir.

Bu ülkede toplumun %60’lik kesiminin sosyal politikalarla desteğe ihtiyacı olduğunu HBA ifade ediyor. İşte size bilimsel veriler…kanıtlar…

Bu bağlamda elektrik tarifelerinin, toplumdaki bu ekonomik kırılmayı gözetecek şekilde düzenlemek zorundasınız. Öyle bir tarife sisteminiz var ki, çok kazanan için de az kazanan için de aynı oran üzerinden elektrik fiyatlandırılması yapılıyor.

Bunun ortadan kalkması gerekir. Çoklu tarife düzeni uzmanlara göre amacının çok ötesindedir ve yeniden düzenlenmelidir. Çoklu tarife, bugün için ekonomik getirisi olan bir düzenleme değildir görüşü yanıtlanmalıdır.

4. Yukarıdaki veriler ışığında şunu belirtmek isterim. Enerji politikanız,   KIBTEK eksenli olmanın dışındadır. Bu artık çok açık. Bu durum kamu yararı güden bir siyaseti, bir ekonomi politikayı enerji üretimi bağlamında gözetmediği için sizden beklentim sıfır.

5. Ancak sizin gelir adaletini sağlamak ve devlet kaynaklarını yoksul kesimleri-mağdur gözeterek düzenleme, onlara destek olma zorunluluğunuz var.

6. Tarifelerinizi bu yönde düzenleyip, bir an önce, zor durumda olan insanlarımızın hayatını rahatlatın. Bu adaletsiz durum toplumun tüm kesimlerini ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir.

Bu son zam ile asgari ücret artışı anlamını yitirmiş, maliyet girdileri artmış, dar ve orta gelirlinin alım gücü daha da azalmış, yatırımcı ve sanayicilerin rekabet gücü ciddi anlamda zayıflamış olacaktır.  Maliyet girdilerinin artması, hayatın her alanında pahalılığı beraberinde getirecektir.

7. Ülkeler bunun için, elektrik desteği, doğrudan hane halkı gelir desteğine çoktan geçmiş bulunmaktır. Siz ise, belli zümreleri daha da zengin etme peşindesiniz.

               Enerji politikası olmayan, plan ve programdan uzak bir hükümetin insanlarımızı getirdiği yer daha da fakirleşme, gelir adaletinin daha da bozulması ve üretememe olacaktır.

Editör: Haber Merkezi