Pandemiden korkmaya devam mı edeceğiz yoksa birlikte yaşamayı öğrenecek miyiz?

Besbelli korkmamızın daha makbul olduğunu öğretmeye çalışıyorlar bizlere…

Bu soru esasında hayatımızın son 2 yıla yakın döneminin tüm sorunlarını içinde barındırıyor.

Sıcak bir iklime sahip olan bir ada ülkesiyiz. Mekanların açıldığı ve açık alanların yoğun bir şekilde kullanıldığı bir sürece girdik. Bu yoğun kullanımın vaka sayısında bir değişimi beraberinde getirmediğini kavrayacak süreci de atlattığımız görülüyor. Fakat bunu bizlerin gördüğü gibi bizi yönetenler de görüyor mu emin olamıyoruz doğrusu!

Çünkü efektif olmayan önlemleri almaya ve bunun adına da önleme ve koruma diyebiliyorlar.

Aklın ve mantığın almadığı tüm bu uygulamalara denetimsizlik de eklenince otoritelere saygı ortadan aklıyor. Böylece her şey kâğıt üzerinde kalıyor. Önlem adı altında üretilen emirler de öneriler de…

Anlaşılan göstermelik bir korunma sürecini sadece psikolojik olarak yaşamaktayız. Gerisi toplumun kendi bilinci ve korunma becerisi ile devam ediyor.

***

Yazın nemli ve aşırı sıcak günlerindeyiz. Maske kullanımını hala zorunlu tutuyoruz ve maskenin zararlarını göz ardı ediyoruz.

Maske varmış gibi görünen pek çok kişinin maskeyi esasında olması gibi takmadığı da aşikâr!

Göstermelik olarak uygularmış gibi davrandığımız maske, tüm diğer uygulamaların bir proto tipi esasında. Dolayısı ile herhangi olumlu bir sonuca etki etmediğini de söyleyebiliriz.

Vaka sayıları yoklar seviyesinde. Hatta ölüm yok!

O halde biz ne yapıyoruz?

Kim, önlem denilen bu göstermelik kurallardan nasıl bir çıkar sağlıyor?

Maskeyi çenesinin altında tutan maskeliler, burunlarını dışarıda tutan maske kullanıcılar hem önlemlerin anlamsızlığının hem de denetimlerin yokluğunun aşikar göstergesi değil mi?

Buna karşın hastalıkla mücadelede başarının belli bir seviyedeyiz.

Aşılama ile ilgili verilen sözler de gerçekleştirilmedi!Buna karşın hastalanma oranları pek çok aşılıülkeye göre çok daha iyi seviyelerde!

O halde yapmaya çalıştıklarımız tam olarak ne?

***

Anlam verememekte biz mi yoksunluk sergiliyoruz yoksa bizim görebildiğimizi bizi yönetenler göremiyorlar mı?

Amaç halk arasında paniği söndürmek mi yoksa panik halinin devametmesi gerektiği duygusunu canlı tutmak mı?

Denizde veya havuz kenarında maske hatırlatmasının mantığını kim nasıl kavrasın şu ortamda?

Restoran ve kafelerde yemek yiyen içecek tüketen insanların yoğun bir şekilde toplanıyor olmalarında sorun yok ama kararnameler ile korunuyor hissini canlı tutmak da neyin nesi?

Bu durum kimin, nasıl bir işine yarıyor?

Hastanelerden alınması beklenen hizmetlerin pandemi nedeniyle istenilen seviyelere zaten hiç ulaşılamadığı bir zamanda daha da kötüye gitmesinin bahanesi midir bu yoksa hükümetin ve Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi kararları ile hiç örtüşmeyen kamu dairelerindeki hizmet alanlarının gözümüze sokulmaması için mi?

Tutarsızlıklar ülkesi KKTC iş başında ve pandemiyle mücadele ediyor!

Ağlanacak halimize ağlamak için bahane üretmek için çok iyi bir kılıf oldu pandemi değil mi?

Şimdi seçim var kurultay var ne de olsa,onlara odaklanmak için toplumun iyi bir yatıştırma biçimi de oluyor önlemler öyle mi?

Sorunların ayyuka çıktığı, eğitimin, yüksek öğrenim kurumlarının, turizmin yerlerde süründüğü, pek çok sektörün bitme noktasına geldiği zamanlarda bir de döviz ile mücadele etmeyi başarıyor gibi de davranıyoruz ya!

Bravo bizlere…

Acı patlıcanı kırağı çalmaz ne de olsa…

Öyle değil mi?

Dr. Çiğdem DÜRÜST