Kulaklarıma inanamadım.

İhtiyaç duyan iş insanlarının, 45 gün içerisinde kredi kullanarak, çekler ve maaşlarını ödeyebilmesi için kredi imkânı sağlanmasına yardımcı olmaya çalışan bir hükümetten bahsediyoruz.

İşleri dönemeyecek, üretim yapamayacak, kirasını karşılayamayacak, aylar boyu sürecek sıkıntıyı göğüsleyemeyecek, aylarca kar yapamayacağı işyeri, masraflarının altında ezilecek ve dönüp maaş ödeyebilmek için de kredi alacak.

Ve bunu “6 ay geri ödemesine gerek kalmaksızın” masalı içinde faiziyle ödeyecek!

N’apmış oluyorlar dersiniz?

Sorunu ötelemekten, içine düşülecek kara deliği büyütmekten başka ne işe yarayacak tüm bu olanlar?

Keşke hükümet hiç böyle bir karar almasaydı.

Keşke bu talihsiz açıklama hiç yapılmamış olsaydı.

Popülizm yaparak siyaset yapmak geleneğimizin terkedilmesi için 40 fırın ekmek yememiz lazım hala… Çünkü ders çıkarma alışkanlığımız hala oluşmadı…

Acaba, işyerinin kapalı kaldığı süre boyunca ödenemeyecek kirası için ne düşünülmüş? Onun için de ayrı bir kredi paketi mi hazırlanacak? 3 ay ger ödemesiz, %10 faizli mesela…

Ya maaşını alamayacak özel sektör çalışanı, ya da maaşının en az dörtte birini alamayan çalışan ile emeklinin ev kirası için? Ona da kredi düşünülsün?

Önceki kredilerin de ödemesi ötelenmek ve faizi ile yeniden alıkonulsun diye bir paket yapılmıştı?

Hadi işyeri sahibi maaşı ödemek için krediyi aldı, niye işçisini ödesin? İşçi çalışmadı ki! Sigortasını da yatırmayabileceğini biliyoruz. Peki kullanılacak bu kredinin nereye gideceğini kim ve nasıl takip edecek?

Yok yok başka uğraşmayacağım çünkü aklımdaki soruların cevapları olmadığını, hatta olmayacağını çok iyi biliyorum…

Daha vergi takibi yapılamayan bir ülkede, hangi kredinin nasıl takip edilebileceğini kestirmek mümkün değil ki…

***

Çocuğunu yurt dışında okutan bir daha gönderebilecek mi dersiniz?

Ya özel okulda çocuğu olan okul ücretini karşılayabilecek mi? Buyurun bu sektöre de çözüm üretin!

Bunca hijyen kaygısı yaşandıktan sonra, restoranların, kafelerin eskisi kadar çalışabileceğini düşünüyor musunuz? Hadi o sektörü de kurtarın!

Geliri ile giderini dengelemeye çalışanların, konfeksiyon, araba, ev gibi lüks ihtiyaçlara nasıl bakmasını bekliyorsunuz? Hadi o sektörü de destekleyin…

Tek tek sormayacağım. Endişelenmeyin. Ama bugünü kurtarınca, yarına merhem olmak lazım diyorum. Bu yapılamıyor.

***

1 Milyarlık destek kredisi ile yaralar sarılmayacak diyorum. O yüzden bu bir 1 Nisan şakası gibi diyorum!

***

Yahu yangın var, yangın…

Bir sürü teminat, kefil, gayrimenkul karşılığı gibi koşullarda kredi vermek yangına körükle gitmek değil de nedir?

Günü birlik kurtuluşların yanılgısı ile kurtuluş mu sağlanırmış? Şaşarım!

***

Oysa ne kadar basitti…

Ama devleti yönetsinler diye seçtiklerimiz oy gailesi ile hareket etmeyi asla terk edemediler.

Süreç hep bir seçim kaygısı taşır bu memlekette.

Kapıları ilk günden kapatsaydık. Tek bir kişi giremez deseydik.

Korona 15 -20 gün içinde tespit edilecek, yenisinin kontrol dışı bir şekilde yurda girememesi garantiye bağlandıktan sonra hayatı normal koşullarına geri çekecek ve serbest bir şekilde dolaşımımızı sürdürüyor olacaktık.

Bakanlar Kurulu boşu boşuna yoruluyor.

Anormal seviyede mesai harcayıp esasında dişe dokunur hiçbir şey yapamıyorlar.

En önemlisi, memlekette kim aç, kim tok bilmiyorlar.

Kimin imkanları ne kadar, kavrayamıyorlar.

Türkiye yurttaşları haricindekileri bile bilmezken, 3. Dünya ülkelerinden gelenlerin nerede hangi koşullarda bulunduğunu tespit edemiyorlar.

Ülkedeki kronik hastalarımız, engellimiz ilacına, doktoruna nasıl ulaşıyor bilmiyorlar.

Bilmedikleri gibi, doğrusunu isterseniz dikkatlerini de çekmiyor…

Ama çok mesai yapıyorlar.

Lakin boşa…

Çok çok endişeliyim. Hem de çok…

Dr. Çiğdem DÜRÜST