YÖDAK konusunda derin sessizlik hakim…

Kimsenin ağzını bıçak açmıyor!

Ortada bir bilerek ya da bilmeyerek bir suistimal var…

Bunun adını görevi kötü kullanma da diyebilirsiniz!

Atama yapan Cumhurbaşkanlığı sessiz, konuşmamaya yemin etmiş…

Başbakanlığa bağlı Personel Dairesi de öyle!

Başbakanlık Denetleme Kurulu ona keza…

Milli Eğitim ve Kültür ve Eğitim Bakanlığı konuya zaten hiç girmiyor!

YÖDAK Yönetim Kurulu Üyeleri ise ay başı maaş gelsin de ne olursa olsun modunda…

Çünkü bizde adettir salla başı al maaşı!

Akile hanım ise konuşamaya yemin etmiş…

İşte bunun için bir formül ürettik kendisine!

Hem 2017 yılında hem de 2018 yılında tesadüf bu ya 365 günün 188 gününde işe gitmemiş…

Medya sadece bunu soruyor aslında yanıtlasın diye!

Hadi bizden kendisine kıyak olsun…

Şu formülü açıklasın bu işten sıyrılır zaten!

Yılın 52 haftasında ikişer gün hafta sonu tatili var toplamda 104 gün eder…

Milli ve Dini günlerin izin sayısı 30’u buluyor genelde!

Kendinin yıllık 44 gün izni var zaten…

Buna bir de 1 gün hastalık iznini eklesin!

Toplayın bakalım sonuç ne çıkacak…

188 rakamı çok şaşırtıcı değil mi?

Sadece Büke değil bütün kamu görevlileri aslında bu formülü kullansa tabi ki hastalık izinleri için filan da doktor raporu çıkartsa yılın 188 günü işe gitmese ona ne kamu hizmetinin kuralları işler ne de yasalar…

Var mı böyle bir başka memleket daha!

Bilen varsa bize de söylesin…

Geçenlerde bir sohbetteyiz…

Orta yaşlı bir beyefendi anlatıyor memleketin niçin böyle durumlara düştüğünü!

26 yıldan emekli olduğunu söyledi önce, sonra da asıl bombayı patlattı;

Emekli olduğu zaman 26 yaşındaymış sadece!

29 yaşında 26 yıldan emekli anlayacağınız…

Çünkü o zamanlar askerlik yılları 3 ile çarpılıyormuş!

Haliyle emeklilik hakkı da erken tanınıyormuş…

Adam parayı elbette cebe indiriyor ve halinden memnun ama!

Ülkenin gidişatından memnun değil…

Dibe geldik artık diye şikayet ediyor…

Sonra ekliyor;

Vere vere artık devlete kalmadı, daha kötü günler bizi bekliyor…

Doğruya ne denir ki!

Kısır ve yararsız bir tartışmanın içinde boşa kürek çekiyoruz aslında…

Turizm ile birlikte ülkenin bütçe açıklarını kapatan, katma değer kazanan üniversite sektörünün sıkıntılarını gündeme getiren kimse yok!

Çoğu üniversitenin kaliteden, plan ve projeden uzak sözde eğitim stratejilerini şimdiye kadar hangi kurum masaya yatırdı…

Ar-Ge çalışmalarının olmayışını, bilim adına tek bir proje sunamadıklarını!

Öğrencilerin hala yolunacak kaç olarak görüldüklerini…

Burada yaşadıkları sorunları, kumar ve bet salonları batağındaki çırpınışlarını!

Telefonlarını satıp kumara yatırdıklarını…

Ve tabi ki parasızlıktan mecburen illegal işlere bulaşıp üç-beş kuruş kazanmak için geleceklerini kararttıklarını!

Bu şartlarda YÖDAK ve başkanını tartışsak kime ne tartışmasak yine kime ne…

“Hırsıza değer veren bir toplum…”

“Alın teri için gece gündüz demeden, 
kirli elleriyle, temiz kalbiyle metrelerce yüksekten düşüp ölen emekçi kardeşlerim,
sizin ölümünüz için kim üzülüyor bu topraklarda, kimler rahmet diliyor? Hiç kimse bir başsağlığı mesajı bile yayınlamıyor...
Ancak varsa birinin emeğini çalan bir hırsız, insanları kandıran bir dolandırıcı, bin kere suç işleyip bu ülkenin insanlarını yine bin kere kandıran ve ıslah olmayan bir suçlu, onun için methiyeler düzülüyor, açıklamalar yapılıyor.

Emeğe değer veren bir toplumdan, hırsıza, dolandırıcıya değer bir toplum haline dönüşmeyelim. Herkese rahmet dileyelim, merhamet edelim ancak suçu ve suçluyu olumlayan her açıklama geri kalmış bir toplum göstergesidir, bunu da unutmayalım.

Alın teri için yolda, işyerinde, kamuda, okulda, şantiyede çalışan onurlu insanlara günaydın…”

(Tacan REYNAR)

"Renk olacaksın…”

“Bu ülkenin bir rengi olmayı dahi başaramayan,
Vergi şampiyonlarına değil,
Bilim, sanat, kültür, edebiyat insanlarına değil,
Namusu ile şerefi ile bir yaşam süren sıradan yurttaşlara değil,
Tavuriye... (Samimiyetle Allah Rahmet eylesin)
İnsan olduğu için hiç değil, insani gerekçelerle hiç değil,
(Çünkü bu ülkede onlarca insan ölüyor her gün
ama onların %90'ına taziye yok...çünkü renk değiller )
içinden Allah Rahmet eylesin demek yerine,
Sosyal medyadan
Taziyeler sunuyorsa devletin başı, ortası, sonu.
Ben mesajı alırım arkadaş!
Renk olacaksın. Yok öyle yağma...
Gerekirse çalarak...
Gerekirse çırparak...
Gerekirse dolandırarak...
Bunu tek seferlik ya da bir hataya düşerek de değil,
Sürekli bir huy haline getirerek yapacaksın.
Fenomen olacaksın...
Popüler olacaksın.
Renk olacaksın.
TEMİZ TOPLUM, TEMİZ SİYASET VE TOPLUMSAL HAYSİYET...

3 bacaklı canavarcık.

(Özdemir TOKEL)

MERAKLI KÖŞE

İngiltere’den niye gelsinler?

Başbakan Erhüman ve beraberinde Londra’ya giden iş insanları orada verimli bir ziyaretler geçirdiklerini açıkladılar…

Başbakan da Kıbrıslı Türkleri KKTC’de yatırım yapmaya çağırdı!

Umarız da faydalı olur ama…

Son zamanlarda değil Londra’dan buraya, buradan Londra’ya kaçış öyle hızlandı ki!

Buraya yatırım için gelecek olanlara özel imkanlar sunulmazsa sonuç her zamanki gibi hüsran olacaktır!

Giyim-kuşam tüzüğü var mı?

Kamu reformu deniler yeni çalışmada tartışmalar büyüyor…

Hükümet bunun kesinlikle şart olduğunu açıklarken sendikalar da artık saflarını belirlemeye başladılar!

Onlar tartışadursun da…

Bu yeni yasada kamu çalışanlarının giyimi kuşamı ve görünümleri konusunda da bir takım yenilikler yapıldı mı?

Zira bazıları kamu görevlisine hiç yakışmayacak görüntü içindeler…

Hangisi doğru…

Turizm ve Kültür Bakanımız son açıklamasında turist sayında rekor kırıldığını açıkladı…

Ama turizm örgütleri de bunun tam tersini söyleyerek turist sayısında ciddi bir azalma olduğunu ve bunun gelecek sezon daha da artacağını iddia ettiler!

Çünkü turizme sağlanan teşvikler hala ödenmedi ve iletmeler de haliyle darboğaza girdi…

Biri bakan diğerleri sektör temsilcileri!

Bakanın siyasi olduğunu düşünürsek turizmcilerin uyarılarını dikkate almakta yara var…

PKK sloganı ne zaman serbest oldu!

Lefkoşa’nın göbeğinde terörist başı Apo’ya methiyeler düzüldü…

Buna tepki gösteren tek siyasi parti ise MDP oldu ve konuyla ilgili polise şikayette bulundu!

Diğer milliyetçi geçinenler ise dev kuşu gibi kafalarını kuma gömdü…

Sahi, KKTC’de PKK terör örgütü ilan edilirken PKK’yı öven sloganlar ne zamandan beri serbest oldu?

MESAJ KUTUSU

Sayın Ali PİLLİ, bazı kamu çalışanlarına verdiğiniz hastalık raporları artık tartışılmaya başlandı ve bazı daire müdürleri de bundan rahatsızlık duyduklarını şikayet eden mesajlar göndermeye başladılar. Bir vekile yakışmayan hareketler bunlar!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, Girne’de itfaiye sorunu olduğunu artık bazı itfaiye memurları da dile getirmeye başladılar. Uyarıları ciddiye alıp buradaki ekiplerin ve cihazların geliştirilmesi için girişimde bulunmanız isteniyor!

Sayın Mustafa AKINCI, ünlü dolandırıcı Tavuri’nin ölümü nedeniyle yayınladığınız mesaj özellikle sosyal medyada büyük tepki ile karşılandı. Eleştiriler belki biraz ağır kaçabilir ama yine de Saray’ın ağırlığına sanki de yakışmadı gibi geldi bize!

Sayın Osman KORAHAN, Sayıştay’ın hesaplarını denetlemek için birkaç gündür yoğun mesai yaptığınız ve kurumu sıkı bir kontrolden geçirdiğinizi duyduk. Orada bazı sorunlar yaşandığını biliyorduk ama parasal sıkıntılar yaşandığını da sizden öğrenmiş olduk…

Sayın Derviş EROĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için önce biraz maksadı aşan açıklama yapmanız ve ardından bunu düzeltmeniz gözlerden kaçmadı. Bu sıralar partiyi ve yetkililerini rahat bırakmaya ne dersiniz zira parti içi muhalefete koz verdiğiniz iddia ediliyor!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, Personel Dairesi’nin YÖDAK Başkanı ile ilgili soruşturma başlatması için talimat vermeniz bekleniyor. Zira burası da devletin bir kurumudur ve diğerlerine de örnek olmak zorundadır değil mi?

Sayın Ayşegül TAŞPINAR, canınızın canı biricik kızınızın zamansız vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet, size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Tolga ATAKAN, Telekomünikasyon Dairesi’nin bankalara olan borcunun her seferinde uzatılması ve rakamın her geçen gün büyümesi nedeniyle acil bir çözüm üretmeniz bekleniyor. Zira burada özelleştirme isteyenler biraz daha haklı çıkacak gibi gözüküyor!

Sayın İsmail BOZKURT, Kıbrıs Türk Edebiyat Tarihinin yazılıp kayıtlara alınması gayet yerinde ve olumlu bir girişim ama bir tane edebiyatçıyı atlarsanız başınıza da büyük i almış olacaksınız. İnce eleyip sık dokuyun deriz…

Sayın Halil TALAYKURT, eşinizin büyük baskıları ve zorlamasıyla birlikte sıkı bir diyete girdiğiniz ve ilk etapta 10 kiloyu üzerinizden attığınız söyleniyor. Bu sıralar Petek pastanesi önünden geçmemeniz öneriliyor, ne demek istiyorlar acaba!

Sayın Ersin TATAR, parti içinde gücünüz ve kudretiniz hala yerinde ve bazı iç ve dış mihrakların tahrikine gelmeyin deriz. Ancak biraz daha bu konuda sessiz kalırsanız ipleri de onların eline vermiş olacaksınız.

Sayın Metin ATAN, bu sıralar talihinizin epey fazla olduğu ve sonuçta bundan yakın dostlarınızın yararlandığı ve son olarak da lahmacun partisi ile kutlama yaptığınız konuşuluyor. Acaba Kadir gecesi mi doğdunuz diye düşünmeye başladılar…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partinizde aday kıtlığı ve sıkıntısı yaşanırken Mağusalı sempatizanlarınız bir kez daha aday yapılmanız için Başkent’e çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Konuların hakimi olarak niye aday olmak istemiyorsunuz ki!

Sayın Akile BÜKE, hakkınızda yapılan olumsuz haberler ve yorumlar özerine bugün nihayet açıklama yapma kararı aldığınızı öğrendik. En iyisini yaparsanız zira artık bu işin tadı tuzu çoktan kaçmıştı!

Sayın Adnan IŞIMAN, Güneş Gazetesi’nin yönetiminden ayrıldıktan sonra UBP’yi eleştiren yazıları kaleme almanız dikkatlerden kaçmıyormuş! Köye yazarlarının bağımsız ve bağlantısız olması kadar daha güzel bir şey olmasa gerek değil mi? Hadi bakalım dökün eteğinizdeki taşları!