Bu ülkenin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için yerli üretiminin güçlendirilmesi şarttır.
Kendi ürettiğimiz ürünlerin kendi içimizde pazar bulabilmesi yerli üreticiye büyük destektir. Fakat ne yazık ki bizler kendi içimizde birlik olamadığımızdan dolayı birçok üreticinin kepenk indirmesine neden olduk.
Tükettiğimiz ürünlerin % kaçı yerli ürün diye düşündünüz mü hiç?
İthal ürünlere olan merakın bu denli yüksek olduğu bir ülkede yerli üretime darbe vurur. Her ne kadar ithal ürünlerde fon uygulansa da halkın büyük bir kısmı yine yüksek fonlarla ülkemize giren ithal ürünü satın almayı tercih eder. Bu da yerli üretime köstek olunmasına yeter de artar bile.
Hellimimizden, peynirimize, patatesimizden, portakaldan suyumuza, kahvemizden zeytinimize kadar her şeyin yetiştirilip, üretildiği ülkemizde maalesef üreticiler kan ağlıyor.
Marketlerde kendi berrak suyumuz yerine ithal sular satıldığı sürece yerli üreticiler bir yere varamaz.
Narenciyenin nerdeyse tükendiği ülkemizde en büyük tüketim sektörü olan turistik tesisler, maalesef ithal ürünleri tercih ederek yerli üretime destek vermekten kaçıyor. Bugün birçok kişinin evinde zeytin ağacı var. Buna rağmen yine marketteki ithal zeytini satın alarak sofrasına koyanlarımız var. Süt ana üretimimiz. Ama yine de askeri kantinlerden alınan ithal sütler tercih ediliyor. Özellikle yerli üretimimizin gözdesi olan kahve hiçe sayılarak, ithal kahveler tercih ediliyor. Bu üzücüdür.
Yerli üretim Sanayi Odası tarafından sürekli desteklense de halkın bu konuda duyarlılığı yeterli değildir. Bugün yerli üretim logosu ile piyasaya sürülen ürünlerimize halkımız destek vermelidir. Ülkemizde üretilen ürünler öncelikle kendi halkımıza iyi pazarlanmalı ve tanıtılmalıdır. Bu ürünlerin kalite standardı yükseltilerek her eve girmesi şarttır. Bugün yerli ürünlerin ithal ürünlere göre kalitesi sorgulanmaktadır.
Birinci öncelik kendi kültürümüze ait ürünlerin pazarlanması, daha sonra kalite standartlarının yükseltilerek her eve girmesi sağlanmalı, sonra da reklam yapılarak kulak aşinalığı sağlanmalıdır.
Zeytinden zeytinyağına, hellimden süte, plastik ürünlerden naylon poşete, tuvalet kâğıdından giysiye kadar birçok ürün kendi ülkemizde üretilirken sırf hava olsun diye Güney’den veya Türkiye’den satın alınan ürünler, üretimin önünü tıkamakla kalmaz birçok insanın ekmek parasıyla da oynar.
Ne kadar tüketim o kadar üretim demektir. Ne kadar üretim de o kadar istihdam demektir.