UBP içinde henüz milletvekili olmamış bazı genç yöneticilerin “yeni, genç UBP”yi kurmak için motive edildiği öne sürülüyor.

Plana göre, UBP Kurultayı 2’inci turunda İrsen Küçük’e destek olunacak, İrsen Küçük tekrar seçilirse milletvekili genel seçimleri öncesinde İrsen Küçük yerine “yeni, genç UBP”den başka bir aday genel başkanlığa getirilecek.

Bu mealde yürütülen bazı görüşmelerde, UBP içinden bazılarına milletvekiliği teklifi yapılmasına karşın elleri boş dönenlerin İrsen Küçük’ü sadece bir süreliğine desteklediği anlaşılıyor. İrsen Küçük’ün aldığı desteğin bir vadesi var. Ve bu vade dolduğunda bazılarınca Küçük’ün siyasetteki misyonu tamamlanmış olacak.

Bu projenin hayata geçmesinin ne kadar olası olduğu tamamen bir başka tartışma konusu. Birileri bazı UBP yetkililerine bu tür telkinlerde bulunabiliyorsa, gidişat UBP için hiç de iyi görünmüyor. İkiye bölünmüş UBP’yi, orta vadede üçe bölmeyi düşünenler her parçası ellerinde kalacak bir UBP yaratmış olacaklar. Bu da UBP’nin sonu olacak.

Bir siyasal partinin önce ikiye, ardından üçe bölünebilmesi o partinin temellerinden sarsılmakta olduğuna, hiziplerin şahsi çıkarları uğruna partilerinin parçalanmasına göz yumduğuna işarettir. Türkiye’de uzunca yıllar CHP’nin içine düştüğü hizipler savaşı, birçok siyasinin partilerden istifa ederek yeni partiler kurmasına neden olmuş, sonuçta CHP yıllar boyunca kendini toparlayamamıştır.

UBP içindeki hizipler savaşı ülkedeki siyasal partilerin bölünüp parçalanabildiği toplumsal mühendislik projelerinin realize edilmesine olanak yaratırken, Kıbrıs Türk toplumunun umarsızlığını bir yana bırakarak, geleceğine sahip çıkması gerekir.

Sürdürülemez düzeni sürdürmekte ısrar edenler “Türkiye gönderecek, biz paylaşacağız” söylemindeki çelişkiyi görmezden geldikçe, dönüşümün sağlanmasına karşı ortaya koydukları dirençle, karşı çıktıkları Türkiye iktidarını haklı çıkarmaya devam etmektedir.

Gelişmelerin yaratacağı sonuçları öngörebilen akil insanların, kanaat üreticilerinin siyasal parti farkı gözetmeksizin güç birliğine gitmesi ve topluma birleştirici ve kökten dönüşüm önerileri sunması artık kaçınılmazdır. Çünkü hırsla yola çıkanların yarattığı tahribat tüm toplumsal katmanları yerinden edecek gelişmelerin vuku bulmasına zemin hazırlamaktadır. Bunun vebalini ödeyecek olanlar da iki, üç siyasi ile sınırlı kalmayacaktır. Kıbrıs’ta çözüm olmadığı takdirde toplum olarak çok daha ağır bedeller ödemekle karşı karşıya kalacağız.