Normalde danışmanlığını yaptığım kişileri köşeme hiç taşımadım. Başka gazeteciler gibi “kendi çalar kendi oynar” pozisyonuna düşmemek adına. Ama dün AS TV’de Levent Özadam’ın konuğu Sağlık Bakanı Dr.Ertuğrul Hasipoğlu idi. Bakan Hasipoğlu siyasetin duayen isimlerinden. Şuanda da birlikte çalışıyoruz. Ve dün LTB’deki grev ve yaşananlarla ilgili ekranlarda söyledikleri öyle yabana atılacak şeyler değildi!

Bakan Hasipoğlu,Lefkoşa'da olası bir salgın hastalık baş gösterirse bunun sorumlusunun BES olacağını söyledi. Sendika'nın eylem ve grevlerde haklı olduğunu belirten Bakan Hasipoğlu, ancak temizlik birimlerinin çalışmamasının bir takım salgın hastalıkları beraberinde getirebileceğini, bundan da sendikanın sorumlu olacağını iddia etti.
Çalışanların eylemine saygı gösterdiğini de sözlerine ekleyen Hasipoğlu, 'eğer temizlik birimlerini çalıştırıp diğer bölümlerde grev yapsalardı, daha doğru olurdu' dedi.

Dün öğlen saatlerinde bir dostumla Lefkoşa Dereboyunda bir restaurantta buluşup hem yemek yeme hemde biraz laflamak adına randevulaştık. Siparişlerimizi verdik ve yemeğimizi beklemeye başladık. Biraz sonra garsonlar yemeğimizi servis etti. Tabakları masaya bıraktığı andan itibaren yemek tabaklarımızın üsttü karasinekle doldu. Bir iki lokma ancak alabildik. Çünkü o kadar çok karasinek kondu ki tabağa değil yemek yemek, sinekleri bile kovmadık tabağın üzerinden. Hesabı ödeyip kalktık mecburen.

Lefkoşa’da salgın hastalık an meselesi. Hiç şakası yok bu işin. BES eylem ve grevlerinde HAKLI veya HAKSIZ. Ancak gelinen son nokta artık insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor ve bu sorun sadece Lefkoşalıları değil hepimizi ilgilendiriyor. Bu yüzden Sağlık Bakanı Dr. Ertuğrul Hasipoğlu çok doğru söylüyor “ bugün Lefkoşa’da salgın hastalık baş gösterse bunun hesabını kim verecek?”


Sendikalar karşı... Peki neden?

Hükümetin BES’e sunduğu 190 kişinin devlete aktarılması önerisine sadece BES değil diğer sendikalarda tepkili. BEL-SEN Başkanı Fikret Keleş ile dün telefonda uzun uzadıya konuştuk. Keleş “Eğer hükümet bu kararı uygularsa bizde tüm diğer belediye çalışanlarını başbakanlığın kapısına yığarız” dedi. BEL-SEN bugün belediyelerde örgütlü olan en büyük sendika. Dolansıyla Keleş’in bu iddiası çok ama çok önemli. Bir diğer sendika da belediyelerde örgütlü BÜRO-İŞ. Başkanı Hüseyin Akyön. Dün konuyu onula da konuştuk. O da böyle bir fikre sıcak bakmadığını açıkça söyledi. Ve başka bir noktanın daha altını çizdi. “belediyelerde örgütlü olan sendikaların bu karara karşı çıkmasının bir diğer nedeni de üye kaybetmemek. Üye giderse hem maddi hem de güç olarak zarara uğrayacaklar” diyor. Farklı bir bakış açısı sunuyor bize Akyön. Konu ile ilgili en önemli değerlendirmeyi ise HÜR-İŞ Federasyonu Başkanı Yakup Latifoğlu yapıyor. “hükümet nasıl adım atacağını bu konuda bilmiyor. İçişleri Bakanı çıkıp Hükümet bu defa grevin parasını ödemeyecek. Sendika kendisi ödesin diyor. Oysa sendikalar grevde olduklarında üyelerine ücret ödemek zorunda değil! Bunu bilen yok!” Maalesef hükümete LTB’deki grevde ne yapması gerektiğini söyleyecek işin “uzmanları” yok. Bilgiler ve yönlendirmeler hep yanlış. Sonra Latifoğlu önemli bir ayrıntının daha altını çiziyor “Çalışanlar grevde ise müdürler nerede LTB’de? “ Hadi buyur buradan yak. Konuşacak çok şey var aslında ama işin ehli olmayan bilgi sahibi olmayan o kadar çok kişi konuşuyor ki arada doğruyu bulmakta zorlaşıyor.

Niyazi SANAL: Deniz kenarındaki ilk rezidans bitmek üzereymiş. Ee artık en üst katta bir mangal partisi verirsiniz.
Hüseyin TURAN: Gece yayınları ile fark atmaya başladınız ama gündüzün yorgunluğu gece çok belli olmaya başladı. Bence bir ara uyumayı da deneyin.
Fatma SOLMAZ: Bir yandan yazar oldunuz diğer yandan da esnafın sorunları ile boğuşuyorsunuz. Bu süreçte işiniz hiçte kolay değil.
Kenan AKIN: Adana’ya gitmiyorsunuz çoktandır. Mengü’nün pili bitmiş diyorlar ve çözümünün sizde olduğunu söylüyorlar.
Volkan GÜNGÖR: Sonunda sizde bekârlığa veda etmişsiniz ve sihirli halkayı elinize takmışsınız. Hayırlı ve uğrulu olsun.
Güven ARIKLI: Kış geldi ama senin biberler hala veriyormuş. Oysa ben çoktan kışlıkları ektim. Yakında bakla getireceğim sana. Hem de organik bakla.
Mutlu ATASAYAN: Bakanlıktaki boş müdürlük için 100 kişi bastırıyormuş. Ya birini atayın kurtulun ya da atama yapmayacağınızı açıklayıp kurtulun.
H.Sunat ATUN: Lefkoşa sanayide ICJ su fabrikası önündeki yolda su çukuru yarım metreyi çoktan geçmiş durumda. Yakında bir araba kaybolup giderse hiç şaşmayın.
Yakup LATİFOĞLU: Keşke sizin gibi deneyimli sendikacılardan bilgi alıp hareket etseler. Belki iş bu noktalara gelmezdi o zaman.
Sami DİLEK: Bir meslektaşımızı mahkemeye vereceğinizi üzüntü ile öğrendik. Keşke konuşarak aranızdaki sorunu çözseydiniz.
Hüseyin AKYÖN: Büro-İş başkanı olarak hiç aklımıza gelmeyen bir olayı fısıldadınız dün.
Oktay KAYALP: Nedense bu günlerde sizi çok özledim. Ajandanıza bir bakın da uygun bir zamanda görüşelim. Hem anlatacaklarım var size…
Ali YELTEKİN: Önümüzdeki günlerde genel kurula gidiyormuşsunuz. BASS diye bu memlekette sendika olduğunu sorsak acaba kaç kişi bilir.
Bülent BERKAY: Geçen gece Merit Otelde yoktunuz ama kulaklarınızı uzun uzun çınlattık. Peki, şimdi neler yapıyorsunuz? Yoksa emekli mi olmaya karar verdiniz.
Salih KAYIM: LTB’deki grev devam ederse bu en çok sizi etkileyecek galiba. Baksanıza müşteriler bile artık dışarıda yemek yemek istemiyor.
Özdal KEREM: Çok yakında Lefkoşa’ya bir şarap evi kazandıracakmışsınız. Şimdiden hayırlı ve uğrulu olsun.
Ümit ÖZKIRAN: Karpaz’dan bir vatandaş aradı, “Allah ne muradınız varsa versin” dedi. Sizin için garibanın babası diyorlar…
Mehmet ÇELEBİOĞLU: Hastanelerde son günler de arka arkaya çıkan olaylardan sonra gözler güvenlik şirketlerine döndü. Galiba hastanelerde yokluğunuz hissediliyor. Bu arada özel güvenlik yasası da meclis gündemine gelmiş.
Levent ÖZDAM: Ertuğrul Hasipoğlu dün canlı yayında size siyasete girme çağrısında bulunmuş. Ee bir karar verdiniz mi?
Av. Şahap TOKATLI: Dün Haydar Çakko ile bir yerlere yetişmeye çalışıyordunuz. Hayırdır bu günlerde bu ikiliyi çok sık bir arada görmeye başladık.
GÜNÜN TWİTTİ
@fssoyer:
“Başkanlığını telafisi önlenemez zarar oluşturur diye mahkemeye veren 12UBP li vekil Bu BB nın hazırladığı Bütçenin telafisine ne derler”

GÜNÜN SÖZÜ
“2012-2013 akademik yılında KKTC üniversiteleri 55 bin 494 öğrenci sayısına ulaştı, bu sevindirici bir olay, üniversiteler ile bakanlığın iş birliğinde çalışması halinde bu sayının hedeflenen 60 bin rakamına ulaşacağına inanıyorum”
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Mutlu Atasayan
BİZİM TEMEL
Ekonomik kriz, durgunluk, Irak Savaşı derken bir türlü para yüzü göremeyen Temel çıldırma noktasına gelir. Çocuk kaçırıp fidye istemeğe karar verip büyük parklardan birine gider. Çocuğun tekini gözüne kestirir.
Önce bir not yazmaya başlar: "Çocuğunu kaçırdım, çok üzgünüm ama gerçekten paraya ihtiyacım var. Kusura bakma. Yarın sabah saat 7'de falanca parktaki filanca ağacın altına siyah bir çantayla 5 milyar getir. İmza: Temel

Çocuğun yanına gider, notu çocuğun ceketinin iç cebine koyup, doğruca evine gitmesini ve notu babasına göstermesini söyler. Ertesi sabah parka geldiğinde söylediği ağacın altında istediğini bulur.
Çantaya başka bir not eklenmiştir: "Paran burada ama bir uşağın hemşerisine böyle bir şey yapmasına inanamıyorum. İmza 'İdris.'"