Bir ülke vatandaşlığı değerli olduğu kadar o ülkede yaşayan yurttaşların huzurlu bir ortamda demokratik temayüllere uygun olarak uyum içerisinde yaşaması da bir o kadar önemlidir. Basit bir olay değildir yabancı bir ülke vatandaşı olan kişiye kendi varlığınızı sürdürdüğünüz bir ülkenin vatandaşlığını öyle peynir ekmek gibi dağıtıp eşit haklara sahip olmasını sağlamak ve bir halkın kaderini tayininde eşit söz hakkı vermek.
Tam da bu noktada Kuzey Kıbrıs’ta pervasızca ve kriterlere uygun olmadan hayasızca dağıtılan “vatandaşlıklar” var ki emsali mümkün değil; hiçbir ülkede bu uygulamalara rastlayamazsınız. Tabiri caizse “keyfi” bir uygulama var ortada. En kötüsü de çarpık da olsa vatandaşlık kriterlerinin tam olarak uygulanmaması ve 1974’ten itibaren verilen vatandaşlık sayısının o ülke vatandaşlarının sayısından fazla olmasıdır.
Bir ülkede demografik yapının sistematik olarak değiştirilmesi demek, o ülkenin kültürünü, sosyal yaşamını ve buna bağlı olarak gelenek ve göreneklerini ve en önemlisi toplumsal yapısını değiştirmek anlamına gelir ki bu da var olan bir halkın erimesine yol açar. Kerkük’te demografik yapının değiştirilmesine şiddetle karşı çıkanlar ne yazık Kuzey Kıbrıs’ta yapının değişmesini teşvik ediyorlar. Ayrıca Karabağ konusundaki tutumları da pek de söylem ve eylemleri ile tutarlılık içermiyor nedense.
Her neyse özellikle önem arz eden bu konuda popülist yaranma ve siyasi rant tüten uygulamalardan çok ciddiyet ve hukuki yasal boyutun mevcut olacağı kriterler çerçevesinde vatandaşlık verme uygulamalarının akılcı bir şekilde temel bir zemine oturtulması gerekliliğine inanıyorum .
Diğer bir önemli sorun da “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin uluslar arası hukukun dışında olması nedeniyle yaşanan absürd sıkıntılardır. Ayrıca Kuzey Kıbrıs’a çalışma amaçlı gelen bir çok yabancının çalışmaya geldi diye vatandaş olmasını gerektiren bir durumun da illa ki söz konusu olmaması gerekliliğidir.
Çalışma izinli ikamet konusu tabi ki kesin vatandaşlık yolunu tam olarak açacak bir durum yaratmaması gerekir; bunun için daha ayrıntılı bir şekilde ele alınıp ayrıntılandırılmalı ve ülke gerçeklerine uyumlaştırılmalı.
2011 yılı sonlarına doğru UBP Hükümeti’nin Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan yabancıların yaşadığı birçok soruna çare olacağını iddia ettiği Beyaz ve Yeşil kimlik kartı ile ilgili yapmış olduğu çalışma tüm hatlarıyla ele alındığı belirtilmiş ancak demografik yapıdan sorumlu zat-ı muhteşemlerin müdahalesi ile apar topar yasallaşmadan rafa kaldırılmıştı. Bakınız bu uygulama genel olarak neleri içeriyordu:
Kıbrıs’ta, kesintisiz 8 yıl, kesintili 10 çalışma iznine sahip olanlar Beyaz Kimlik almaya hak kazanacak; Beyaz Kimlik alanlar seçme ve seçilme hakkı ile kamuda memur olarak çalışma hakkı dışında tüm vatandaşlık haklarından yararlanabilecekti !!! Ancak, bu haklar Sosyal Sigortalara yatırımlar yapıldığı sürece geçerli olacaktı. Daimi ikamet belgesi anlamına gelen Yeşil Kimlik Kartı ise, ülkede çalışma hayatı dışında kalan ve gelirini yurtdışından sağlayan kesimlere verilecekti.
Daha birçok ayrıntı içeren bu yasa tasarısı aslında birçok olumsuzlukları içermesi yanında çok az olsa da olumlu unsurları barındırması ek olarak kötü niyetli olarak ele alınması durumunda birçok tehlikeyi de barındırmaya müsait bir içerikteydi.
Öte yandan eş durumundan vatandaşlık hakkı elde etme durumu var ki bu konu da olabildiğince süistimale açık durumlar ortaya çıkartabilir. Özellikle sahte evlilikler çoğu kez problem yaratabileceği gibi sahtekarlığa da açık. Evlilik süresi şuan 1 yıl ile sınırlandırılmış ne yazık; ve kontrolü de yapılmıyor. Süre en az 3 yıla çıkartılmalı ve İçişleri Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince evliliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülüp sürdürülmediği belirli aralıklarla kontrol edilmeli ve koşullar uygunsa vatandaşlık hakkı tanınmalı.
Tabi daha adada yıllardır kaçak durumunda kalanlar ve onların burada doğmuş olan çocuklarının da mevcut sıkıntılı durumu var ki bu realiteye de bir formül bulunup insancıl ve hukuki çerçevede statüleri belirlenebilsin. Ayrıca resmi nikahlı olmadan imam nikahlı olanlar ve onların çocuklar da ayrı bir sorun başlı başına.
Bir de Bakanlar Kurulu kararı ile verilen vatandaşlıklar var; burada da kriterler net olmasına rağmen geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı Türklerin varlığına zerre kadar manevi veya maddi katkısı olmayan kişilere bonkörce bu vatandaşlıklar dağıtılmaya devam ediliyor. Hem de Bakanların özel araçlarında ayaklarına kadar hizmet götürülerek.
Kısacası çok hassas olan bu vatandaşlık konusunu golifa dağıtma mentalitesinden çıkartıp mikro milliyetçilik kıskacından da arınarak uluslar arası hukuk çerçevesinde belirlenmiş koşullarla ele almalı ve ülkenin yapısına uygun olarak kriterler açık ve net olarak belirlenmelidir. Subjektif ve gerçeklerden uzak bir bakış açısı ile vatandaşlık kriterlerinin belirlenmesi de söz konusu olamaz.
Bakınız bazı ülkelerde uygulanan ve hassas olan bazı kriterler nelermiş;
İNGİLTERE:
- Yaşamınızın geri kalanını İngiltere'de geçirmeyi planlamanız gerekmektedir. Örneğin başka bir Avrupa Birliği ülkesinde yaşayabilmek için önce İngiliz Vatandaşı olup sonra diğer Avrupa ülkesine yerleşme fikrini aklınızdan çıkarın.
- Ayrıca İngilizce, İskoçça, Galce dillerinden en az birini iyi derecede biliyor olmanız, sabıka kaydınızın bulunmaması ve başvuru için ücret ödemeniz gerekmektedir.
18 yaşını doldurmuş ve bir İngiliz vatandaşı ile evlenmiş herkes İngiliz vatandaşı olabilmek için başvurabilir. Bunun için de başvuru sahibinin:
- İngiltere'de en az 3 yıl yaşamış olması, bu 3 yıl süresince ülkeyi 270 günden uzun süre terk etmemiş olması,
- Başvurusunu takip eden bir yıl içerisinde İngiltere'de sürekli oturma izninin olması ve bu bir yıl çerisinde ülkeyi 90 günden uzun bir süre terk etmemesi,
- Yaşamının geri kalanını İngiltere'de geçirmeyi planlaması,
- Ayrıca sabıka kaydının olmaması ve başvuru ücreti ödemesi gerekmektedir.
İngiliz vatandaşı olabilmek, eğer başvurunuz kabul edilirse , başvuru tarihinden yaklaşık 2 sene sonra gerçekleşmektedir.

AVUSTURYA:
- Avusturya'nın demokratik ve sosyal yapısı ile tarihi hakkında genel bilgilere sahip olmak
- Avusturya'ya kişisel ve mesleki uyum sağlamış olmak
- Geçimini sosyal yardıma ihtiyaç duymaksızın yeterli derecede güvence altına almış olmak
- Bir başka ülke veya bir Avusturya Mahkemesince hakkında verilmiş hapis cezası bulunmaması
- Avusturya Mahkemesince hakkında mali suçlardan dolayı verilmiş bir ceza bulunmaması veya kovuşturma, soruşturma açılmamış olması
- Başvuru tarihine kadar olan hayat biçimi ve davranışlarıyla Avusturya'ya hizmet edeceği ve kamu güvenliğini tehdit oluşturmayacağından emin olunması
- Vatandaşlık verilmesi halinde bundan dolayı Avusturya'nın bir başka ülke ile olan ilişikilerinin zedelenmemesi
- Ağır trafik suçları işlenmemiş bulunması
- Avusturya Avrupa Ekonomik sahası ülkelerden birinde ikamet yasağının olmaması
- Aşırı gurup ve terör örgütleriyle bağlantının bulunmaması veya bağlantı olabileceği şüphesinin olmaması.
HOLLANDA
- Vatandaşlık için tek kişilik harç 789 euro, iki kişilik (karı,koca) harçlar ise 1008 euro
- Uyum kursu (550 euro)
- dil (Okuma, yazma ve anlayarak okuma) ve uyum sınavın (sosyal-kültürel)
- geldiği ülkenin vatandaşlığıyla ilişkisini kesilmesi


NOT 1: TIP-İŞ’in vatandaşlıklar konusunda “engelliler vatandaş olmasın” yaklaşımını ayrımcı, ötekileştiren ve cahilce bir yaklaşım olarak gördüğümü de belirtmek isterim.
NOT 2 : Sayın Ata Atun; evet vatandaşlıkla verilen kimlik ALTINDIR.