Hırsızlık, soygun, cinayet, adam öldürmeye teşebbüs gibi mahkum ya da zanlıların yeri kuşkusuz ki cezaevidir…

Ama bunların arasına çok ayrı suçtan, örneğin uyuşturucu bağımlısı birini koyarsanız orada bir yanlışlık var demektir!

Tabi ki burada başka konular da var…

Bizde ki uyuşturucu suçluları arasında bile adalet yok!

Torpilli ya da çok tanınmış insanların evlatları bir iki gün yatıp anında teminata bağlanır ve evine gönderilirken, kimsesizler mahkeme sonuçlanıncaya kadar kodeste tutulurlar…

Hangi ailelerin çocukları uyuşturucudan girip, ya hastanede tedavi altına alındı ya da evine gönderildi buradan deşifre etmeyi isterdim ama bu evlatların geleceğini düşününce insan kendini mecburen frenliyor…

Ama kimsesizler için de insanın yüreği sızlıyor!

Dün sabah Merkezi Cezaevi’nde uyuşturucu bağımlısı genç bir mahkum intihar girişiminde bulundu…

Sabahın bir saatinde tuvalete girip jiletle boğazını kesti!

Şanslıydı çünkü şah damarına isabet ettiremedi…

Oradan Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı şu anda tedavisi sürüyor!

Ama bu vatandaş geçtiğimiz Cuma günü de bileklerini keserek intihar etmişti…

Yine hastaneye kaldırıldı ve tedavisi yapıldı!

Hastane doktorları mahkumun bir süre hastanede kalmasını istediler…

Ama cezaevi yönetimi bunu kabul etmedi ve mahkumun geri getirilmesini istedi!

Getirdiler de, ama işte yine intihar girişiminde bulundu…

Hoş ölüp gitseydi de çok da kimsenin umurunda olmayacaktı!

Şu anda dört gözle beklenen yeni Merkezi Cezaevi’nin ihalesinin sonuçlanarak yeni ve çağdaş binaya kavuşmaktır…

Zira çok detaylı bir proje ve uyuşturucu bağımlıları için özel servisler oluşturulacak!

Ama en yakın ihtimalle bina yapımına şimdi başlansa iki yol sonra hizmete girer…

İyi de o tarihe kadar bağımlılar kendi kaderlerine mi terk edilecekler!

Gidişat öyle…

Sözde sosyal devlet bir yapıya sahibiz!

Ama aksine a sosyal bir devletiz…

Aynı suçtan yargılananlar aynı şartlarda değiller!

Zaten devletin de tek derdi memur ve emekli maaşlarını ödemez…

Haliyle kader mahkumları dediğimiz kişiler de Allah’a emanet!

Cezaevi konusunda bir detay daha…

Mahkum ailelerinden buradaki psikolog arkadaştan sürekli olarak sitem mesajları alıyoruz…

Zira mahkumların cezaevindeki ruhsal durumları çok önemli ve alınacak olan kararlarda  da hassasiyet bekleniyor!

En ufak bir karar mahkumların geleceğini etkileyecek nitelikte olduğu için bu makamın ve görevlinin de artık mercek altına alınması gerekiyor…

Zira iş ola orada görev yapmamalı ve hesap verebilir ve denetime açık olan bir görevi üstleniyor!

Onun için bakanlık yetkililerinden burasını daha sıkı bir gözlem altına almasını bekliyoruz…

Sonra bir takım olumsuz olaylardan dolayı pişman olmamak için…

“Beni bir daha 23 Nisan törenlerine götürme…”

Bir okur şikayetidir bu…

Her ne hikmetse bu yılki 23 Nisan törenleri Çağlayan Parkı’nda yapıldı!

Ama kimse mutlu olmadı…

Bir okurumuz aradı ve torunu ile birlikte törenleri izlemeye gittiğini söyledi.

Ve günün sonunda torununun sözleri:

“Anneanne beni bir daha 23 Nisan törenlerine götürme…”

Ansızın polis köpekleri belirmiş ve vatandaşlar arasında arama yapılmış!

Bir hengame yani…

Arama sırasında çocuklar tedirgin olmuş, ortalık allem galem!

Tamam bir ihbar olabilir emniyet için olabilir ama…

Bakan Berova alana gelince ansızın durdurulmuş arama!

Okurumuz işte buna isyan etti dün telefonda…

Ayrıca organizasyonun da tam bir rezalet olduğu görüşünü paylaştı!

Sahi bu organizasyonun sorumlusu kimdi, bu yıl niçin bir stadyum değil de Lefkoşa’da bir park tercih edildi, bunun mutlak bir açıklaması vardır değil mi…

“Bunlar ne biçim erkek!”

İçime uhde oldu yazmadan edemeyeceğim…

Geçtiğimiz hafta içinde G.Mağusa’da herkesin önünde işlenen bir cinayet!

Yine bir kadın okurumuz aradı sitemlerini dile getirdi…

Cinayet gözünün önünde işlenmiş!

Kaçan bir kadın ve elinde bıçakla kovalayan bir erkek…

Etrafta da onlarca insan bir film gibi seyretmişler!

Özellikle de orada bulunan erkekleri anlayamadığını söyledi…

İçlerinden bir tanesi bile müdahale etme girişiminde bulunmamış!

“Alıp bir sandalyeyi kafasına geçiremez miydi” diye serzenişte bulundu…

Hatta birisi ‘aile içi kavga ediyorlar’ deyince daha da isyan etmiş!

“Eğer birisi bu olaya müdahale etseydi kadın mutlaka kurtulurdu” diye görüşünü de belirtti…

Bu konuşmadan sonra çok düşündüm, hayıflandım!

Erkeklik ölüyor mu diye…

Cami ile derdiniz ne ki!

Art arda gelen kadın cinayetlerinden sonra bazı kadın aktivistler eylem yaptı…

İyi de yaptılar, tebrik ederiz!

Ama burada bir pankart dikkatimi çekti…

“Cami değil kadın sığınma evi istiyoruz” yazılıydı!

İşte bu çok yanlış…

Kadın sığınma evlerine evet, hem de her bölgede olmasını isteriz ama!

Bu işe camileri niye karıştırırlar, bundan ne amaç edinirler işte onu anlayamayız…

Kaş yapayım derken göz çıkardılar doğrusu!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ali BOLATCAN, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Dairesi Müdürü olarak dün sizi 23 Nisan törenlerinde gözler aramış ama nedense bulamamış. Bu arada yakın mesai arkadaşlarınız uzun bir süredir bakanlığa uğramadığınızdan sitem ediyorlar. Hayırdır bu küskünlük niye!

Sayın Özdemir BEROVA, dünkü Lefkoşa’daki 23 Nisan törenleri üzülerek yazıyoruz ama tam bir hayal kırıklığı yarattı. Törenlerin konseptini siz mi değiştirdiniz yoksa bazı talimatlara göre mi bu değişime gerek duydunuz, merak konusu oldu!

Sayın Kutlu EVREN, devlet arazilerini kiralarken biraz fazla seçici olup anında onay vermemeniz nedeniyle bazı partili arkadaşlarınızla aranızın açıldığını duyduk. Demek ki doğru yoldasınız sorun bakalım onlara bazı özel işletmelerle bu kadar içli dışlı olmalarının bir nedeni var mı!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, dünkü 23 Nisan törenlerinde gözler sizi aramış ama nedense görememiş. Böyle önemli bir günde etkinliklere katılmanız daha doğru olmaz mıydı! Geçerli bir nedeniz varsa işte o zaman bir şey diyemeyiz!

Sayın Nazmiye ÇELEBİ, İzinli Kurulu Başkanlığınızın süresi doldu ve şimdi tüm gözler yeni atama kararına çevrildi. Sizin yeniden bu makama getirilmenizi isteyenler de var ama istemeyenler de var. Bu hafta sizin için epey heyecanlı geçecek, bakalım sonuçta karar ne olacak!

Sayın Rauf ATAÖV, bir süredir Dipkarpaz’daki Recep Tayyip Erdoğan Ortaokulu’nda müdür odaklı bir takım olaylar yaşanıyor ama sendika bu okula ilgisini esirgemezken sanki de bakanlık biraz ilgisiz kaldı gibi diyorlar. Bir ekip göndermeye ne dersiniz!

Sayın Gürkan KARA, Merkezi Cezaevi’ndeki erkek mahkumların geneli kadın psikologla iyi iletişim içinde olamadıkları için bir tane de erkek psikolog talebinde bulunuyorlar. Çok da haksız değiller, konuyu gündeminize almanız bekleniyor…

Sayın Meral EROĞLU, Başbakan Özgürgün’ün annesi Yeşilırmak’taki bir etkinliğe yanına sizi de alınca aradaki kırgınlıkların da artık sona erdiği mesajları verildiği konuşuluyor. Doğrusu da buydu zaten değil mi, hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Kemal DÜRÜST, Akıncılar yolunun tamamlanması için buradaki çalışmaları yoğunlaştırdığınız ve çalışan sayınını da artmasını sağladığınız söyleniyor. Bu arada açılışta Sibel hanıma da bir teşekkür edersiniz değil mi!

Sayın Doğan ŞAHALİ, parti genel başkanınız bölgeye yaptığı ziyarette öyle bir konuşma yaptı ki belediye başkanlığı için üzerinize büyük bir sorumluluk attı. Şimdiden kolları sıvamakta yarar görüyoruz, zira seçim sürecinde en fazla da siz terleyeceksiniz…

Sayın Sunat ATUN, AKSA’nın artık zamanının dolmaya başladığı yönündeki açıklamanız en fazla da ilgili sendikayı memnun etti. Bu ara sendikadaki yönetici arkadaşlara güvenin gerisini hiç kafaya takmayın deriz…

Sayın Mehmet ÖZİŞLEK, Dipkarpaz’da neredeyse herkes sizi konuşup tartışıyor. Sendika yaptığı açıklamalarda yanınızda olduğunuzu ifade etti ama sizin de artık kamuoyuna detaylı bir açıklama yapmanızın zamanı geldi de geçti bile…

Sayın Meryem ÖZKURT, BRT’de Mücahitler Marşının okunması birkaç yıl önce kaldırıldı ama sizin bu yanlışı düzeltmek için çözüm üretme isteğinizi memnuniyetle öğrendik. Devletin yayın organı olarak manevi konularda çok daha hassa olmak gerek değil mi!

Sayın Ersan SANER, devletin çok fazla elinin değmediği Dipkarpaz’da özellikle de çocukların sosyal durumlarının iyileştirilmesi bakanlık olarak çok daha fazla alakanız bekleniyor. Zira oradaki çocuklarımız merkezdeki çocuklar kadar şanslı değiller!

Sayın Erdinç KÜÇÜKUNCULAR, genelde iş insanları Lefkoşa’daki Surlariçi bölgesinden kazarken sizin aksine orada yatırımlarınızı artırmanız dikkatlerden kaçmıyor. Umarız tarihi bölgeye devlet de yeteri kadar sahip çıkıyordur…