Uzun zamandır köşe yazısı kaleme almıyordum. Ancak okurlarımın sitemi üzerine yeniden kaleme sarıldım. Eleştirilmeyince meydanı boş bulan ucuz kahramanlar ortalığı doldurmuş.
Gerek hükümet kanadında, gerekse muhalefet kanadında bulunan siyasiler öyle açıklamalarda bulunuyorlar ki, sözleri buram buram blöf kokuyor. Nitekim de görüyoruz ki, memlekette her şey goftan ibaret. 31 Mart’ta işten durdurulan insanların sofralarından bir ekmek eksilirken, ucuz kahramanlar sendikaları, basın yayın organlarını ve televizyonları kullanarak güya CTP’ye kırmızı çizgilerini sunarak 88 kişinin sırtından rant elde etme peşinde olduklarını gösterdiler.
Bu insanlar işe girdiklerinden beri, umutlarını bir alevlendirip, bir yerle bir ederek psikolojilerini alt üst ettiler ve etmeye de devam edecekler çünkü 366 kişiden 272 kişi hala psikolojik işkence çekmeye devam ediyorlar. 88 kişinin psikolojik ızdırabına ise 31 Mart’ta son verildi. Şimdi başka bir ızdırap başlayacak onlar için.
Gazetelere ve televizyonlara “kırmızı çizgimizdir…” şeklinde beyanat veren ucuz kahramanlar bu insanlar için ne yaptı veya ne yapacak? Siyasette bu insanları malzeme olarak kullanırken, ağızdan çıkan sözlerin hiç mi bir önemi yoktur? Güven bu kadar ucuz mudur?
İskele ve Dipkarpaz’da geçmiş iktidar döneminde 12 kişiyi işten çıkartan UBP hükümetini ilk önce ben eleştirmiştim. O insanları ekranlara çıkartıp, eylemlerine de katılmıştım. O dönem muhalefet olan CTP’nin ağır toplarından Kalyoncu, benim o dönem sunduğum programda, canlı yayında, bizzat iktidara geldikleri taktirde bu insanların işlerine geri döneceklerini vaat etmişti. Ancak bu insanlar halen daha iş beklemektedir ve işsizdiler. İşte gelin görün ki siyasiler ancak da koltuğun keyfini sürüyorlar. Kendi verdikleri sözleri yine kendileri unutuyor, çünkü samimiyet yoktu. Öylesine laf olsun diye söylenen her sözü unutur çünkü insan. Demek ki politika böyle bir şeymiş. Partilerin iktidara gelmek için vermiş oldukları vaatlerin hepsi havada asılı kalıyor.
Büyük bir mücadele örneği gösteren Memur SEN ve KTAMS gibi sendikalar bu işten durdurmalarla ilgili üyeleri için gerçekten tatmin edici bir mücadele örneği gösteriyorlar. Birtakım sendikalar ise sadece üyesinden aidat alıp, günlerini gün ediyorlar. Böylelikle gelinen aşamada mutsuzlukla yüz yüze kalmış bir insanlar topluluğu yaratmaya devam ediyor bu düzen. Ucuz kahramanlar ise koltuklarında oturup dolgun maaş almaya devam edecekler; peki kimin sırtından? Halkın!
Ucuz kahramanların sağcısı da, solcusu da her geçen gün çoğalırken, kendi çıkar ve menfaatleri için hiç kimsenin psikolojisini düşünmeden boş laflarla peynir gemisini yürütmeye çalışıyorlar.