Az önce Lefkoşa'dan geldim duygularımı ve düşüncelerimi sıcagı, sıcagına yazmak istedim.Uzun zamandır programlara çıkma gibi bir niyetim yoktu..Gelen teklifleri kibarca reddediyordum,malum onca konuşan varken ben sussamda olurdu.

Yaklaşık neredeyse bir ay öncesinden söz vermeme ragmen bu programada çıkmamak için süreyi uzatıp durdum.Gene bildik konuları papagan gibi tekrarlayıp duracagız düşüncesiyle..Türkiyenin geçmekte olduğu bu süreçte ve Ak parti ile yüzlerce soru gelecek diye düşünürken, kendimi programda buldum.

Kadriye hanım kapıda karşıladı ilk tanışma yayına beş dakika kala ulaşabilmiştim.Beklenmedik yakalayan yagmur ve görüş mesafemin azalmasıyla soluk,soluğa yetişmiştim.Sadece bir merhabalaşabildik ve yayındayız..

Programda tanışma fırsatımız oldu çok şaşırmıştım,iyi bir gözlemci beni çok iyi tanıdığını ve analiz etmiş olduğu daha ilk dakikalardan gözümden kaçmamıştı..

Peki nasıl olurduda beni ilk kez gören birisi kişiliğimi bu denli çözmüş olabilirdi..Sanırım oda kafamdaki düşünceleri anlamış olacakki Fatma Hanım ben bir sosyologum siyasi kimliğiniz,duruşunuz söylemleriniz ve söylediklerinizin arkasında durmanız,kendinizi bu kadar net ifade eden ve gerçekleri hiç çekinmeden korkusuzca dile getiren tarafınız dikkatimi çekti uzun zamandır sizi hem sosyal medyadan,gerekse basından takip ettim tanımak ve konuk etmek istedim demesiyle sorularımın cevabını almış oldum..

Kişinin kendini bilmesiyle bir başka gözden görmesi farklı oluyor, tabiki sizin fikirlerinizi onaylamak gibi bir sorumluluğu yoktur kimsenin, herkesin kendi dogru ve yanlışları vardır öz benliğine göre...Bunu etkileyen faktörler siyasi görüşü, aldığı eğitim, çevresi, dini inancı yada kendi penceresinde olaylara nasıl baktığıyla alakalıdır..

Önyargısız, tarafsız bakabilmek,empati kavramını çözmüş olmak hepimiz için büyük bir erdem olsa gerek..Tüm bunları başarabilirsek tabiki, yol boyunca programdan hafızamda kalan, gündemi konuşurken kral çıplak, maskelerimizi çıkaralım ve artık gerçekleri görelim sistem tıkandı ve gitmiyor dediğimde dondu kaldı ve bir kaç kez sesli, sessiz defalarca tekrarladı kral çıplak diye...

İkinci noktaysa benim donup kaldığım anlar soru şuydu KKTC de ilahiyat okulunun açılması noktasında ve Ak partinin adını kıbrısta zikredebilmek savunmak, müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benziyor demesi ve seçim sürecinde Allahın izniyle sözümden dolayı aldığım eleştirilere açıklık getirirken hem duruşumu, hem tavrımı bozmaman noktasında sergilediğim olaylar çevresinde geçtiğim ve yaşadığım süreci anlatırken bogazıma tıkanan sözcüklerdi..İlahiyat meselesinde haklıydım buğün olsa gene savunurum,nasılkii Alevi kardeşlerimin Cem evi hakkını savunuyorsam yada KKTC'de yaşayan Rum yada bir İngilizin vatandaşının Kilise ibadet hakkını savunduğum gibi..Bu bir nevi arz talep meselesidir inanç özgürlüğü sonuçta kimse çocugunuzu illede İlahiyata vereceksiniz diye dayatmıyor, şayet gitmek isteyenede engel olmamak adına gerekli diye düşünüyorum.Hatta bilselerki İlahiyat ögrencilerinin yaşadığı zorlukları, sanırım bilgi eksikliğimiz var bu konuda normal liselere ve okullara göre ekstra ne kadar fazladan ders gördüklerini ve buna ragmen özgür iradesiyle o okulu seçiyorsa seçme,gitme, ve okuma hakkı vardır diye düşünüyorum...

Ve program göz açıp kapatasıya kadar bitiyor,biraz siyaset,biraz güncel gündem memleketin hali derken...Kapıda başmüzakerecemiz Sayın Kudret Özersay ve BRT müdürü Mete Tümerkanla bir merhabalaşma ve kısa süren ayak üstü barış muhabbetimizden sonra onlarada iyi çalışmalar dileyerek kapıdan Kadriye hanımla çıkıyoruz..O evine ben Magusaya dönmek üzere arabama binerken Kadriye hanım seslendi Fatma hanım Kral çıplak demekten ve özünüzdeki o masum,açık sözlü çocuğu hiç yitirmeyin olurmu dedi? Gülümsedim ve kendi kendime bunu herkes yapmalı,yapabilmeli umuduyla Magusaya döndüm...Teşekkürler Kadriye Hanım benimde size o an söylemem gereken şey şuydu sizde hep böyle kalın önyargısız,tarafsız,içten ve samimi olurmu?