Haftada bir ya da en fazla iki kez veriliyor…
Normalde renksiz, kokusuz ve tatsız olması gerek!
Bazen bize verilen su değil mi diye kuşkuya düşüyorum…
Çünkü hafif sarımtırak rengi var!
Pas kokusu ve iğrenç bir tat!
Suyun ansiklopedilerdeki tarifine bile uymuyor…
Çiçek sulasanız anında boynunu büküyor!
Saçınızı yıkasanız sürekli kaşınıyorsunuz…
Çamaşırlar ona keza kaskatı kesiliyor!
Diş fırçalasanız mideniz kalkıyor bu suyla…
Yine de muhtacız işte, kötüyü bile arar hale getirildik!
Bakan Çavuşoğlu 15 Mayıs’ta su verilebilir deyince saflık yaptık yine heyecanlandık…
Meğerse o da birkaç gün mutlu olmamızı istemiş ki böyle bir açıklama yaptı!
Sonra ikinci açıklama geldi tarih 1 Haziran oldu…
İnanmak istiyoruz ama ben dahil vatandaş o kadar çok uyutuldu ki bu konuda su musluklardan akmadan belli ki kimse inanmayacak!
Şunun şurasında kaldı 13 gün gibi kısa bir süre…
Türkiye’den gelen ve içilebilecek nitelikteki şerbet gibi su musluklardan akar mı akmaz mı!
Yoksa bakan yine ortaya çıkıp yeni bir tarih mi atar ortaya…
Mesela 1 Temmuz gibi!
Kim bilir belki de tarihi gün olan 20 Temmuz’u seçerler…
Milli duygular şahlansın diye!
5 ay kadar önceydi…
DSİ KKTC proje müdürü Birol Çınar’ı makamında ziyaret etmiştim, bu su ne zaman Lefkoşa’ya ulaşır diye sordum!
“Bana talimat versinler hafta sonra suyu Lefkoşa’ya veririz” demişti…
Ne bir haftası, 5 ay geride kaldı biz hala musluklardan akan metalik tadı olan, asla diş bile fırçalanmayan, bahçede değil çiçek ot bile yeşertmeyen suyu kullanıyoruz!
Çünkü mahkumuz…
Mahkum edildik insan sağlığını tehdit eden bu merete bile!
Saçma sapan tartışmalar yaşadık aylardır…
Kalite ve sağlık değil de siyaset hep ön planda tutuldu bizde!
Türkiye’den gelen suyun KKTC’nin ekolojik dengesini alt üst edeceğini, kertenkele yuvalarının yok olacağını bile söylediler yüzümüze baka baka…
Bakan Çavuşoğlu’nun son açıklaması da kafaları karıştırıyor…
Özellikle suyun fiyatı konusunda!
Sanki de devlet sırrı yaptılar bunu bile…
4 TL ya da 5 TL olacakmış!
Buna da Türkiye ile birlikte karar verilecekmiş…
Ben buna inanmam doğrusu!
Bu suyun fiyatı kesinlikle çoktan belli olmuştur ve niçin açıklanmaz akıl sır ermiyor bu işe!
Şu anda biz suyu LTB’den 2.5 TL’ye almıyor muyuz?
Dışarıdan aldığımız suya verdiğimiz paralar cabası!
5 TL olsa ne yazar 6 TL olsa ne yazar…
Bırakın artık suyun fiyatını bilmem nesini!
Madem ki suyun verilmesi talimata kaldı verin önceden suyu halkın kullanımına, vatandaş bir kalite ile tanışsın…
Sonra ne haliniz varsa görün!
Tabi ki bilmediğimiz başka meseleler yoksa…
 
 
 
“Uygunsa alalım!”
 
 
“TC'den gelen suyun hala sisteme verilmemesinin tek sebebi imzalanan protokol sürecinde Kıbrıs Türk toplumu aleyhine olabilecek ve bağımlılığı artırarak "göbeğimizden bizi Anadolu'ya bağlayacak" bazı dayatma unsurların ortadan kalkmış olmasıdır.
Fiyat hala belirlenememiş! Peh! Belediye depolarına kadar yapılan yatırım belli, gelen su miktarı belli, açıklasanıza ton başına olan maliyeti ve fiyatı! Uygunsa alalım değilse teşekkür edelim. Yoksa daha da susuzluk çekip suyunuza muhtaç olmamızı ve toplum baskısı ile bizi hem kazıklamayı hem de size teslim olmamızı mı bekliyorsunuz? AB finansmanı ile yapılmak üzere olan ve baskılarınızla durdurduğunuz denizden arıtma projelerinin bir nedeni olmalıydı değil mi?
Çocuk kandırdığını sanan zavallılar!
Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz, yaşanan süreçlerden sonra şahsen benim ne UBP-DP hükümetine ne de TC yetkililerine bu konuda zerre kadar güvenim kalmıştır.
Uyanık olmak zorundayız!..”
 
(Hasan Ulaş ALTIOK)
 
 
Sağlıkta güzel uygulama!
 
Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu epey heyecanlı ve gayretli başladı bakanlığının ilk günlerinde…
Neredeyse makamında hiç oturmuyor, bütün sağlık kuruluşlarını hiç ayırt etmeden ekibi ile birlikte gezip sorunlar konusunda tespitler yapıyor…
Ve son aldığı bir kararla bundan böyle artık tüm devlet hastanelerinin baş hekimler ile 15 günde bir toplantı yapma kararı almış…
Belki de ilk kez oluyor böyle bir icraat!
Birbirinden habersiz ve sorunlarla boğuşan onca başhekim…
Birliktelik ve işbirliği için doğru bir adım!
 
 
Gökçekuş faciası sürüyor!
 
YÖDAK yönetim kurulu üyesi 3 hoca nihayet çileden çıktı ve sert bir açıklama ile Hüseyin Gökçekuş’u istifaya davet etti…
Çok önceden yapmaları gereken bir eylemdi bu!
Gökçekuş daha önce mensubu olduğu bir üniversiteye çeşitli haklar kazandırmak için elinden ne geldiyse yaptı!
Eşitlik ilkesini bozdu…
Cumhurbaşkanı Akıncı da bu konuda hukuk kurallarını öne sürüp zamana oynayınca Gökçekuş iyice zıvanadan çıktı…
Bu arada Gökçekuş istifa eder mi, asla!
O zaman bu üç hoca istifa etmeli derim…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, yeni eğitim yılında YDÜ’ye rektör olarak atanacağınız konuşulmaya başlandı. Acaba diyoruz YÖDAK’taki görevinizden kendi rızanız ile mi ayrılacaksınız! Baskılardan siz de epey bunaldınız değil mi!
Sayın Mustafa AKINCI, Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere yine bir saldırı oldu ve bizim Cumhurbaşkanlığı’ndan yine tepki gelmedi! Barış ve çözüm adına sessiz kalmayacaksınız değil mi! Bunlara elinizi verirseniz kolunuzu kaptırırsınız!
Sayın Fikri ATAOĞLU, gelmiş geçmiş hiçbir bakan AKSA’nın zehir saçan bacası ile baş edemedi! Şimdi sizler sizin üzerinize çevrildi…Önce AKSA sonra da Teknecik santralına filtre taktırabilirseniz omuzlarda taşınırsınız!
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Türkiye’den gelen ama ne hikmetse bir türlü musluklardan akamayan su konusu tam bir komedi haline dönüştü! Bu yüzden tarih verirken daha hassas olmaya bakın aksi halde alay konusu olabilirsiniz!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, elalemin akıllıları burada hem Türkiye’nin rakısının reklamını yapıyor hem de özendirici etkinliklere imza atıyor! Gençlerin alkole bu kadar ulaşımını kolaylaştırmak acaba hükümetinizi ilgilendirmiyor mu!
Sayın Serdar DENKTAŞ, Mağusa Devlet Hastanesi’nde makbuz kesmeden vatandaştan topladığı paraları cebe indiren çalışan siyasi nüfusunu kullanıp soruşturma açılmasın diye elinden geleni yapıyor. Şu Teftiş ve Denetleme Kurulu’nu mercek altına alın deriz!
Sayın Ersan SANER, kayıt dışı işçi çalıştıran ve para cezasına çarptırılan işletmelerin para cezalarını ödemekten kaçındıklarını biliyor muydunuz! Bir soruşturun bakalım bunlar kimden bu cesareti alıyorlarmış!
Sayın Gencay EROĞLU, Gençlik Dairesi Müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun!  İki gündür telefonlarınıza gelen tebrik mesajları duygusal bir ortam yaratıyor değil mi! Kimisi gidenin ardından kurban keser kimileri de gelene böyle ye kürküm ye muamelesi yapar bizim ülkede…
Sayın Kemal Deniz DANA, KKTC’nin en büyük ve teşekküllü hastanesinde eğer 6 aydır sıcak su akmıyorsa o ülkenin ciddiyetinden kuşku duyulur. Tam size göre bir görev bu, sihirli değneğinizi çıkarın bakalım!
Sayın Rasıh REŞAT, DP kanadından TAK yönetim kurulu üyeliğine getirileceğiniz konuşulmaya başlandı. Sizden daha iyisini bulacaklar değil ya, şimdiden hayırlı uğurlu olsun deriz!
Sayın Suphi COŞKUN, mide rahatsızlığı nedeniyle hastane ziyaretlerinizin epey yoğunlaştığını üzülerek öğrendik. Öyle sorunlu bur bölgenin belediye başkanısınız ki buna bile şükretmek durumundasınız değil mi! Büyük geçmiş olsun, acil şifalar dileriz!
Sayın Mehmet ÇAKICI, Meclis uyuşturucu konusunda son yılların en önemli bir kararını aldı ve bunun baş mimarı da sizsiniz! Vekiller isteyince bu ülkede güzel şeyler de oluyor değil mi! Tebrik ederiz…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, eski belediye başkanına epey dokundunuz ama sizden de şimdiye kadar parmak ısırtacak bir icraat gelmedi! Bölge halkı geçmişe bir sünger çekip radikal icraatlar bekliyor!
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, TC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ile Ankara’da yaptığınız görüşmede KKTC’nin sağlık sorunlarını da araya sıkıştırıp bir nefeste aktardığınız söyleniyor. Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsunuz değil mi!
Sayın Salih KONTİ, MHP’nin olası kurultayı için Meral Akşener’e destek vermek için işinizi gücünüzü bırakıp Ankara’ya kamp kurduğunuz söyleniyor. Değişim herkese gerek değil mi! Gazanız mübarek olsun…