Dün sohbet ediyoruz.

Konumuz cezaevlerindeki yaşam koşulları. Aslında yaşam koşullarından önce cezaevlerinin amaçları gündeme geldi.

Çok iyi bir dostum ‘cezaevlerindeki çocuklardan’ bahsetti.

Çok iyi bir noktaya parmak bastı aslında. Bizler gazeteciyiz. Elimizde kalem alıp yazmanın ne denli sorumluk istediğini çok iyi biliyoruz. Eleştirmeye gelince hiç acımadan eleştirenlerdenim ama işin bir de diğer boyutunu düşündüm yani yapıcı olmak adına bugün eleştirmeden sadece cezaevlerindeki çocukların yaşamının daha farklı olması adına birkaç cümle yazmak istedim bugün.

Evet, bugün 16-18 yaş arasında olan genç çocuklar cezaevinde kendinden büyük insanlarla ayni ortamda yaşamak zorunda kalıyor. 16 yaşındaki genç ergenin içeriye girme nedeni çok önemlidir. Bugün henüz ergenliğinde olan çocukların yaşadıkları hayat koşulları onları hata yapmaya sürükler. Aldıkları eğitimden tutun da aile yaşantılarına kadar irdelenmesi gereken bir konudur bu.

16-18 yaş aracı gençlerimiz kötü alışkanlıklardan dolayı eğitilmeden ve onlara yol gösterilmeden cezalandırılıyor. Örneğin esrar ya da uyuşturucu madde kullanmaktan yakalanan bu gençler hapishane şartlarında sadece cezalandırılıyorlar. Hâlbuki onları esrar veya uyuşturucu madde kullanımından uzaklaştırması için öncelikle terapiden geçmesi şarttır. Bu çocuklar öncelikle bu bağımlılıktan kurtarılmalıdır. Bağımlı olan gençlerin krize girerek etrafa yaydığı negatif enerji doğal olarak oradaki diğer mahkumları da etkilemektedir. Özellikle genç dediğimiz bu çocukların uyuşturucu bağımlılığından kurtarılması için devletin ‘terapi merkezi’ kurması şarttır.

Her kurtarılan genç topluma kazandırılmalı ve kendisine yaşamak için fırsat tanınmalıdır. Ama bugün baktığımızda bu gençler hiçbir tedavi görmeden, uyuşturucudan uzak bir yaşama adapte olması mümkün değildir. Tedavi için uzam kişilerden destek alınmalı ve gençler uyuşturucudan kurtarılmalıdır. Bu çok üzücü bir durumdur.

Gençlere caydırıcı ceza verilse bile bu konuda devletin daha hassas olması şarttır. Uyuşturucu madde kullanan gençler öncelikle bu ‘meretten’ uzaklaştırılmalı ve cezaevinde yattığı sürece bunun tedavisini sürdürmelidir. Bu çok hassas ve zaruridir.

Kesinlikle gardiyanların da bu konuda dikkatli olması ve mahkumları eğiterek, ceza yönetimini kullanması esastır. Cezaevleri de bir yerde okul olmalıdır. Yanlışı yapan kişiler nasıl ki hukukun öngördüğü şekilde cezaevine gönderiliyor, cezaevleri de içeride yatan mahkumlara doğruyu öğretmek adına gereçli eğitimi ve dersi vermelidir. Bu şiddetle, eziyetle olacak iş değildir.

Yeni yapılacak olan cezaevinde umarım hem uyuşturucu konusu esas alınarak tedavi merkezi kurulur hem de çocukların barınacağı yaşanacak alanlar yaratılır. Cezaevleri ceza veren ama eğitim odaklı olduğu sürece suç oranlarında azalma yaşanır. Yaşadıkları şartlara göre suç işleyerek cezaevine düşen genç çocuklarımıza yazık olmamalı. Tam aksine onları topluma kazandırmak adına daha fazla çaba harcanmalıdır. Buradaki en büyük görev de İçişleri Bakanlığı’na düşmektedir. Ceza verirken o cezanın neden verildiği bu çocuklara anlatmalı, öğretmeli ve bilinçlendirmelidir.