Bakan Çavuşoğlu aslında haklı…
Kıbrıs Türk basını bizim içinde olduğumuz 30 yıllık diliminde en rezil günlerini yaşıyor.
Geçmişin dava basını gitti, yerini para basını aldı…
Önce siyasiler, sonra iş dünyasının eline geçti.
Doğal olarak, siyasilerin ve iş dünyasının gazetecileri türedi.
Şimdi basını büyük bir bölümü bunların elinde.
Siyasilere koltuk, iş adamlarına ihale ve kredi kazandırmak için kalem sallarken, Çavuşoğlu’nun da dediği gibi basın etik kuralları ayaklar altına alınıyor.
Aynı Babıali basının gidip, yerini medya plaza basının geçtiği gibi.
Sadece halk için kalem sallayanların sayısı hızla azalıyor.

Nazım beyin dediği gibi, basına etik değerleri hatırlamakta fayda var.
Bunun adı sansür mü olur bilemeyiz ama birileri el atmazsa, yakında basının tüm sağlam kaleleri de siyasilerin ve iş dünyasının eline geçecek.
Siz asıl o zaman görün curcunayı.
Halkın sorunları hasır altı edilecek, siyasilerin ve iş dünyasının kavgalarına tanık olacağız hep birlikte.
Siyasiler koltuk uğruna basının içine ederken, iş dünyası da devlet kaynaklarını hortumlamak için birbiriyle kıyasıya kapışacak.
Yalakalığın en alasını yaşayacağız hep birlikte…

Basın etik kurallarına sadık kalınması konusunda yapılacak her türlü çalışmaya onay veririz.
Tabi ki bunun adı sansür olmazsa!
Ama Nazım bey çok daha önemli bir şeyi unuttu galiba…
Basını onarmak için, önce siyasileri bir elden geçirmek gerek.
Siyasi etik kurallarını belirleyip, bu kurallara uymasını sağlamak, ahlaksızlığın önünü tıkamak gerek…
Örneğin, devlet kaynaklarının nasıl kurultay uğruna delegeye peşkeş çekmenin önüne geçmek gerek.
Eğer bir ülkede yaşayan gençlerin hepsi istihdamlar konusunda eşit olamıyorsa, o ülkede siyasi etikten bahsedilebilir mi hiç?

Onun için Nazım bey önce çıkıp siyasi etik kurallarını belirleyecek.
Kurultay öncesi yapılan yasal olmayan istihdamların gerekçelerini açıklayacak.
İşe alınanları evine gönderecek ki, siyasi etik kuralları yerine getirilsin, ülke gençleri devletin nezdinde eşit hissetsin kendini.
Sonra kurultay öncesi fikir değiştiren vekil ve bakanların durumu da masaya yatırmak gerek.
Bir vekil kurultaydan bir hafta önce karar değiştiriyorsa bu ülkede siyasi etikten söz etmek mümkün mü?

Peki ya parti değiştiren vekillere ne demeli Nazım bey?
Şahsi menfaatler karşılığı ülke insanının iradesinin içine eden vekillerimize ne demeli?
Sizin partide bunlardan çok var değil mi?
Bu ülkede vekil transferlerinin paralarını kendilerinin ödediğini söyleyen kumarhane patronları ne olacak?
Siyasi etik bunun neresinde acaba?
Partiliye dağıtılan kırsal kesim arsalarını da hesaba katmak lazım.
İki günde vatandaş yapılıp, sonra istihdam edilenleri de konuşmak gerek!

Sevgili okurlar;
Ülke basını ile, siyaseti ile ve iş dünyası ile en rezil günlerden geçmektedir.
Ve bu ülkenin bakanı, basının defterini düreceğini ima ederken, rezil ötesi olan siyasi etik kurallarını görmemezlikten gelmektedir.
Basını yüzsüzleştirenlerin, kendileri olduğunu unutarak!
Hiç merak etmesinler, onlar önce kendilerine bir çeki düzen versinler, işte o zaman ülke basının da etik dışı davranma gibi bir görevi zaten olamayacaktır.
Önce aynaya bakmakta yarar var!



Okur Görüşü

Sayıştay Başkanı'na Sorular…

“1. İrsen Küçük’ün sadece UBP’li delege ve delege yakınlarına yönelik partizanca istihdamların Anayasamızın eşitlik ilkesini dümdüz ettiğinin farkında mı ?
2. Hiçbir münhal ilan edilmeden ve sınav yapılmadan devlete istihdam edilen şanslı delege yakınlarının Kamu Görevlileri Yasasına aykırı olduğunun farkında mı ?
3. Devletin bağımsız en üst mali denetçisi olarak,hiçbir vasıfa, sınava, diplomaya, yeterlilik belgelerine bakılmadan hak edenin hakkını çalarak istihdam edilen bu kişilerin hukuk dışı kamu kaynaklarını sömürdüğünün farkında mı ?
4. Sayıştay yasasında sıralanan sayıştayın görevlerini yerine getirmeyerek, kendi sayıştay yasasına da aykırı hareket ettiğinin farkında mı ?
5. Son olarak da, işgal ettiği makamın ne olduğunun farkında mı ?
-----
Bonus Soru: Sayıştay başkanı'nın suskunluğu acaba Yenidüzen Gazetesi'nin yayınlamış olduğu 335 kişilik listede yer alan akrabasının da sınavsız ve münhalsiz devlete istihdam edilmesinden midir ?..”
(Ahmet OZAN)

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU
, basın etik yasası hazırlayacağına derecesiz memnun olduk. Ama sanırız önce basın değil siyasi etik yasası çıkarmanız gerekiyordu. Zira basının bugünkü geldiği noktada etik değerleri olmayan siyasiler sorumlu değil mi?

Sayın Hasan Basri BEYCANLI,
Şeker Sigorta’nın Mehmet isminde bir sorumlusu zaiyat belirleme için gittiği bazı evlerde müşterilere hakaret dolu laflar söylüyormuş. Eğer önlem almazsanız polislik olabilirsiniz, bizden uyarması.

Sayın Ramazan GÜNDOĞDU, ÇED raporu olmadan denizi kazıp kanal yapmanız kamuoyunun baskısıyla durdurulmuş. Hükümetin en yüksek yerlerine ulaşmaya çalışıp işi kotarmaya çalışıyormuşsunuz. Bu işin takipçileri var işiniz hiç de kolay görülmüyor.

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU
, Gazimağusa Devlet hastanesinde yaklaşık 2 yıldır arızalı olan ve erken tanıda büyük işlev yapan Mamografi cihazını 65 bin Euro harcayarak tamir ettirmeniz sağlık çevrelerinde memnuniyet yarattı. Bu konuda teşekkür mesajlarınız var.

Sayın Alper KÖROĞLU, Geçtiğimiz akşam Salamis Bay Hotel'de Mormenekşe spor kulübünün balosunda protokol masasında görülmeniz gözlerden kaçmamış, birde kadim dostunuz Turgay Avcı ile uzun süre sohbete dalmanız konuşuluyor. Vatandaş ne meraklı değil mi?

Sayın Ceyhun ÜMİTER, Gazimağusa'da lağım sularının güzelim Mağusa'ya ulaşması sonrasında, Belediye Başkanı Oktay Kayalp'dan sonra sizin çevreye gösterdiğiniz ilgi bölgede büyük memnunluk yarattı,Gazimağusa’dan çok sayıda tebrik mesajınız var haberiniz olsun.Biz de tebrik ederiz…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU,
siyaset o kadar seviye altı oldu ki yakında alkolik olarak lanse edilirseniz bile şaşırmayın. Sizinle aynı masada oturan birisi olarak hiç böyle bir durumunuzu görmedik ama işte bu siyasetin gözü kör olsun. Allah sabırlar versin.

Sayın Ahmet KAŞİF
, genel başkan olduğunuz taktirde yasa dışı istihdamlara göz yumacağınız yönündeki açıklamalar sizin de İrsen beyden çok farklı olmadığınızı gözler önüne seriyor. Siyaset nelere kadir değil mi, insan renkten renge girebiliyor.

Sayın Ahmet ÇALUDA, kurultay kavgası nedeniyle Güzelyurt şu anda tam üçe bölünmüş. Hadi Kaşif ve İrsencileri anlarız da şu yeni türeyen Çaludacılar’a ne demeli? Bu sıralar sıkı durmakta yarar var, zira takiptesiniz.

Sayın Şerife ÜNVERDİ, istihdamlar konusunda ve gazete okumama konusunda bir kez daha gaf yaptınız. Gazete okumayan bir bakan bu ülkenin sorunlarını nasıl çözer bize lütfen anlatır mısınız?

Sayın Ünal ÇAĞINER, akaryakıt istasyonu izniniz hayırlı uğurlu olsun. Ancak bölgeden bir vatandaş aradı, yapacağınız tesisin virajın üstünde olması sıkıntı yaratabilirmiş. Dikkate almakta yarar var. Hayırlı işler dileriz.

Sayın Kemal ÖZTÜRK, madem ki masa tenisi turnuvasına katıldınız bari bir eşofman giyseydiniz bari. Oyunda üstünüzde bir paltonuz eksikti. Bu ara başkana farklı yenildiğiniz söyleniyor doğru mu?

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, Karpazlı sera üreticisi ürününü satamamaktan şikayetçi. Rum kesiminden sebze geldiği buradaki fiyatların çok altında bazı büyük marketler tarafından satıldığını iddia ediyorlar. Aldıkları kredi borçlarını da ödeyemeyecek duruma düşmüşler.

Sayın Kemal DÜRÜST
, kurultayda Güzelyurt sonuçlarını sizin belirleyeceğiniz söyleniyor. Bu nedenle günün büyük bir bölümünü delegeleri ziyaretle geçiriyormuşsunuz. Yani tekrar bakanlık olmanız da buna bağlı değil mi?

Sayın Ejder ASLANBABA,
biz de niçin mecliste bir türlü nisap sıkıntısı yaşıyor diye hayıflanıyorduk. Yine Londra’ya uçmuşsunuz. Partiniz uzun bir süre 29 vekil olacak diyorlar. Hakkınızda hayırlı artık.

Sayın Ramazan ÖZÇELİK, partinin kapısına kilit vurduktan sonra üstünüzden tonlarca yük gitmiş. Şimdi uzun bir tatile çıkmayı planlıyormuşsunuz. Uludağ yolculuğunda güzel bir tatil geçirmenizi dileriz. Umarız kar üstünde sıcak şarabı tek başınıza içmezsiniz.

Sayın Enver DİNÇOĞLU
, derneğinizdeki ‘göçmen’ kelimesini artık kaldırıp yerine başka bir şey koymanız şart oldu. Vatandaşın tepkisini siz de gördünüz. Saksıyı çalıştırın biraz…

Sayın Mehmet BARIŞSEVER, TDP’nin LTB başkan adayları arasında sizin de adınız anılmaya başladı. Özellikle bilimsel çalışmalarınızın bunda büyük rol var. Artık çok konuşan değil çok iş yapanların sırası geldi değil mi? Hayırlı olsun.


Günün Fıkrası

Çikolata


Adam kumsalda yürürken ayağı bir şeye takılmış, bir de bakmış bir lamba. “Ha ha haa” demiş; “Bu da içinden cin çıkan sihirli lambalardan olmasın?” Lambayı biraz ovalamış vee... birden etrafı dumanlar kaplamış, derken kocaman bir cin ortaya cıkmış:
- Benden üç şey dileyebilirsin, dile bakalım!
Adam “Harika!” demiş. “İlk olarak 1 milyar dolarım olsun istiyorum.” Cin parmaklarını şıklatmış ve kumsal baştan aşağı silme banknotlarla dolmuş... Adam gözlerine inanamamış ve ikinci dileğini söylemiş:
- Hawaii’de okyanusu gören lüks bir villa istiyorum. Cin yine parmaklarını şıklatmış ve adam birden elinde lambayla kendini Hawaii’de muhteşem bir evin önünde bulmuş.
Cin sormuş:
- Evet, son dileğin nedir? Adam düşünmüş düşünmüş ve:
- Kadınlar için dayanılmaz, karşı konulmaz olmak istiyorum. Cin yine parmaklarını şıklatmış ve...
Adam bir kutu çikolataya dönüşmüş.