Başbakan Yorgancıoğlu’nun Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin açılış törenine katılmasına tepki yağıyor. Neymiş CTP-BG’nin başındaki ismin, Başbakan sıfatıyla İlahiyat Koleji’nin açılmasını destekler duruma düşmesi kabul edilemezmiş. Seçimde partiye oy verenlerin morali çok bozukmuş çok…

Her siyasal partinin varlığını mevcut sisteme borçlu olduğunu ve hiçbirinin Türkiye göndersin biz paylaşalım mantığından bağımsızlaşmayı hedeflemediğini sürekli vurgulayanlar için, yaşananlar hiç ama hiç şaşırtıcı değil oysa.

Ülkemiz muhalefet partileriyle iktidar partilerinin siyasal gerçeklikleri birbirinden keskin çizgilerle ayrılır. Muhalefetin diliyle iktidarın dili aynı Türkçeyi konuşamazlar. İlki şişkin bir kendine güvenle sözünü söyler, iktidarsa boynunu giyotinden kurtarmak zorundadır.

Patronajdan beslenenlerin, yardımsız maaş ödeyemeyenlerin ortak yazgısı, iktidar partilerinin adlarının değişmesi ile maalesef değişmez. İktisaden bağımsızlaşamayanlar ideolojik olarak varlıklarını koruyamazlar. Sorun olarak görülmesi gereken de, tam anlamıyla budur. Sorun, İlahiyat Koleji’nin açılması falan değildir. İlahiyat Koleji açılmasına karşı olduğu bilinen bir siyasal partinin başkanının ve ülkenin Başbakanı’nın Kolej’in açılışına gitmesi ve açılışta yaptığı konuşmanın içeriği hiç değildir. Sorun, İlahiyat Koleji’nin açılmasını hangi iktidar gelirse gelsin engelleyemeyeceği gerçeğidir.

Tartışmaları doğru bağlama yerleştiremeyenlerin duygusal çıkışlarla, CTP-BG nezdinde Başbakan Yorgancıoğlu’nu suçlaması kelimenin tam manasıyla trajikomiktir.

Güçlü bir ekonomi yaratmadan, Türkiye yardımlarını azaltmadan, yıllardır sarsılmaz iktidarını koruyabilen devlet kapitalizmini tahtından indirmeden hangi parti iktidara gelirse gelsin ideolojisinden ödün vermek zorunda kalacaktır.

O nedenle şaşırmayın, üzülmeyin. Bunlar eli mahkum olacak! İdeolojik duruş mu istiyorsunuz, enerjinizi ve mücadelenizi nasıl kalkınacağımız üzerine harcayın. Ancak o zaman daha faydalı ve kuşkusuz mantıklı hareket etmiş olacaksınız.