Serdar Denktaş, istifaların nedenini birkaç kelime ile özetledi…
Bu işin lafı cimi yok!
Ahmet Kaşif, Hamit Bakırcı bakanlık koltuğu gitti için istifayı bastılar, Ergün Serdaroğlu zaten hiçbir zaman DP’li olmamıştı, Menteş Gündüz de istifa edince ortada kalacağını hissedip çark etti ve bir istifa komedisi de böylelikle son bulmuş oldu…
Burada Serdar Denktaş’ı özellikle takdir etmek isteriz çünkü hiç ezilmeden, büzülmeden ve kıvırmadan istifaların özünü anlatmıştır…
Çünkü özellikle Ahmet Kaşif, son PM toplantısında yaptığı konuşmada bakanlık görevinden alındıktan sonra parti içinde saygınlığının kalmadığını söyleyerek, söylediğin aksine makam meraklısı olduğunun da ip uçlarını zaten vermişti…
Şimdi Ahmet Kaşif’e sormak şart olmuştur;
Bakanlık sayın bir görev iken sade vekillik saygın olmayan bir görev midir?
Ya da soruyu şöyle geliştirebiliriz;
Oturduğunuz bakanlık makamı babadan oğla geçen bir miras mıdır ki hep illa ki siyasette bakanlık görevi yapmak istersiniz?
Bir başka soru ise şu olabilir;
Bakanlıktan alındıktan sonra bir yeriniz mi eksildi de kendinizi tuhaf hissedip çok saçma bir istifa gerekçesi ortaya koyarsınız?
O koltukların gerçekte sizin değil vatandaşın makamı olduğunu nasıl unutabilirsiniz ki?
Serdar Denktaş istifa konusunda dik durdu ama tek bir hatası oldu;
İstifa edenlere Perşembe gününe kadar fırsat vermek de ne demektir?
Bu ilk bakışta siyasi bir olgunluk hatta kurnazlık olarak yorumlanabilir…
Ama yanlıştır, siyasette bu kadar hoşgörü ve ılımlı olmak, sudan sebeplerle istifa edip önce bağımsız kalıp sonra da başka bir partiye transfer olmak ve bunun için bu kadar mütevazi olmak sadece Serdar Denktaş’a değil, Kıbrıs Türk demokrasisine de zarar verir…
Serdar bey aksine bu istifaların olacağın çoktan bildiği için hiç gözünü kırpmadan olayı parti yetkili kurullarına götürüp bu isimlerin ihracını gündeme getirmeliydi…
Eğer böyle yapsaydı kamuoyunun gözündeki yeri yukarılarda bir yerlerde olurdu…
Aslında bizim bildiğimiz, Serdar beyin yaşadığı ama kamuoyunun bilmediği önemli bir husus var;
Önceki yazılarımızda özellikle de mesaj kutusunda bunu gündeme getirdik…
Bir kez daha yinelemekte yarar görüyoruz;
Serdar Denktaş geçen ay içinde DAÜ’de rektörlük krizi yaşanırken hangi bakanından istifa tehdidi almıştı?
Hangi bakan kendisine DAÜ rektörünün görevinden alınmaması için baskı kurmaya çalışmıştı?
DAÜ ile arasındaki ilişki neydi?
DAÜ’den ne gibi bir beklentisi vardı?
Bu soruyu cevaplamak çok zor değil;
Çünkü cevabı belli ve çok açık!
İşte bu aşamada yaşanan istifaların hemen ardından Serdar Denktaş bu konuyu açıklığa kavuşturursa ne ala…
Açıklayacağını çok zannetmiyoruz ama açıklamak da durumunda…
Çünkü DP’deki istifaların öyle saygınlıkla filan yakından uzaktan ilgisi yoktur!
Serdar Denktaş’ın da dediği gibi konu tamamen bakanlıkla ilgilidir ve sadece bakanlıklar değil o makamın verdiği getiriler de beraberinde uçup gitmiştir!
 
 
Kim bu 4 vekil!
 
CTP içinde son günlerde en çok konuşulan konuların başında Cumhurbaşkanı adayı Sibel Siber’e oy vermeyecek ve verdirmeyecek olan CTP’li vekillerin isimleri geliyor…
CTP içindeki 4 önemli isim şu sıralar sessizliğini korusalar da dost sohbetlerinde bağımsız aday olan Mustafa Akıncı’ya destek verip yakın çevrelerini de bu şekilde yönlendireceklerini ifade ediyorlar…
CTP yönetimi bu sorunu seçimler kadar çözemezse Siber’in seçilmesi tehlikeye girecek…
 
 
 
Bir fincan kahve 5 TL olur mu?
 
Bir fincan kahve mekanına göre elbette 5 TL olabilir…
Ercan’ın içindeki kafeteryalarda da bir fincan kahvenin bedeli 5 TL’dir…
Ercan terminalinin hemen karşısına yeni bir kafeterya açıldı, iyi de oldu.
Bu mekanda da bir fincan kahve 5 TL’den satılıyor, buna da itirazımız yok!
Ama Ercan’daki taksici arkadaşların itirazı var ve çok da haklılar…
Çünkü onlar Ercan’ın ziyaretçileri değil aksine bir anlamda mekan sahipleri…
Geçenlerde arayıp sitem ettiler…
Günde en az be kahve içtiklerini hesap edersek günün sonunda 25 TL’lik bir rakam ortaya çıkar ve bu da taksicileri bozar…
Yerden göğe kadar hakları var…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Yücem ÖZGENER, Kıb-Tek amiri olarak hem vatandaşın elektriklerini bir yanlışlık sonrasında kestiniz hem de özür dileyeceğine sırf size sitem ettiler diye tehditler savurdunuz. Öğrencilerin sınav haftası olduğunu biliyor muydunuz? Sizin gibi beyefendi birine hiç yakıştıramadık doğrusu!
Sayın Serdar TURGANER, federasyon olarak sanırız bazen tüm üniversitelere aynı mesafede olmayı unutuyorsunuz. Bazı üniversitelerin sözleşmesini iptal ettiğiniz yetmezmiş gibi şimdi de onların uçuşlarını engellemeye kalkışmışsınız. Bu arada faturaları ödemediğiniz için muhasebeci ile kapıştığınız söyleniyor…Pardon yani!
Sayın Salih SAKALLI, BRTK önündeki çalışanların haklarını ifade eden pankartların HD stüdyolarının açılışında toplayıp törenden sonra tekrar yerine asmanız ir çok üyenin tepkisine neden oldu. Bu nedenle bile istifa edecek olanlar var bilesiniz!
Sayın Katip DEMİR, sizin bölgedeki kulüp binasından aradılar veznedar arkadaşın paraları sokak ortasında zabıta teslim etmesi günün konusu olmuş. Bu işin ciddiyeti biraz kaçtı gibi geldi bize. Bu arada Sayıştay denetçileri belediyede neyin peşinden koşturuyor acaba?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, öncelikle KTHY eski çalışanlarının istihdamı için alınan karardan dolayı teşekkür ederiz. Ha keşke onları 3 ay sokaklarda süründürmeseydiniz, madem ki haklarıydı niçin bu kadar geciktiniz ki?
Sayın Nazmiye ÇELEBİ, Çevre Bakanlığı’na danışman olarak atandığınızı duyduk, hayırlara vesile olsun. Ancak bakanlığın müsteşar ve müdürünün bile makam aracı yokken sizin bir şoförle birlikte makam aracı almanız çok hoş karşılanmadı. Çıngar kopmadan aracı teslim edin deriz!
Sayın İrsen KÜÇÜK, KTHY eski çalışanlarının çadır eylemi açlık grevine dönüşünce eylemciler artık sizin hükümet dönemini aradıklarını dillendirmeye başladılar. Siyaset nelere gebe değil mi?
Sayın Cemal ÖZYİĞİT, önümüzdeki süreçte muhalefetin dozunu arttırma kararı aldığınız söyleniyor. Hem siz hem de genel sekreteriniz gereğinden fazla hoşgörülü ve mülayim insanlarsınız, bunu nasıl başaracaksınız bilemeyiz ama bizce şimdi tam zamanıdır.
Sayın Sermet NERELİ, İskele Muhtarlar Birliği Başkanlığı için düğmeye bastığınızı ve kulis yapmaya başladığınızı öğrendik. İyi de yapıyorsunuz çünkü özelikle sizin bölgede muhtarları bir dinleyip bin ah işitiyoruz.
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, son milletvekili istifalarından sonra siyasetteki kaliteniz bir kez daha gözler önüne serildi. Siz bakanlıktan kaçarken bakanlık koltuğunu kaybetti diye yas tutanları gördükçe içimiz sızlıyor doğrusu!
Sayın Menteş GÜNDÜZ, bölgede yaptığınız ziyaretlerde ‘Derviş bey otur yerine’ dediği için istifadan vazgeçtiğinizi söylüyormuşsunuz. Tamam bunu anlarız da sizin kendi iradeniz yok mu? İllaki birileri mi sizi yönlendirecek?
Sayın Turgut AKÇIN, narenciye sektörü ayaklar altında sürünürken sizin birlik olarak eyleme destek vermemeniz artık tartışılmaya başlandı. Hükümetin bir partisine  yakın olmak sorunları hasır altı etmek mi demek?
Sayın Mehmet ÇANGAR, önceki akşam Le Chateau Lambuso otelde yediğiniz yemekten sonra perde gerisi kahramanı Erhan Başay’ı defalarca tebrik etmişsiniz. 7 course menü mest etti diyorlar. Afiyet bal şeker olsun…
Sayın Arif ZEREN, mücadelenizde sonuna kadar yanındayız ama bu açlık grevi de size göre değildi yani. İşinizi kaybettiğiniz yetmezmiş gibi bir de sağlığınızı kaybederseniz evdeki canlarınıza bunun hesabını nasıl verirsiniz?
Sayın Mehmet AKAR, muhterem kayınvalidenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye başsağlığı ve sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 
 
Günün Fıkrası
 
 
Akıllı kadın

John işten çıkmadan önce karısını evden arar;
-Tatlım, patron bir kaç arkadaşıyla beraber komşu eyaletteki büyük gölde balık avlamaya gidecek, benimde gelmemi istiyor. 
Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi almam için iyi bir fırsat. Benim için yeteri kadar giysi ve olta takım çantamı hazırlar mısın? Direk ofisten çıkacağız ve geçerken evden çantaları alırım. Ha, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma...
Karısı biraz işkillenir. Fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir.
Karısı onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar. 
John: Ha, evet epey balık tuttuk. . 
Fakat sana söylediğim pijamayı çantaya koymamışsın.
Karısı: Olta takım çantasına koymuştum...