Aynı Nazım Hikmet’in de dediği gibi buralarda da “hava kurşun gibi ağır” bu günlerde ve bana sorarsanız kimse pek de umut göremiyor gelecekte…
Ancak her şeye rağmen daha iyi bir gelecek, daha yaşanır hayatlar ve daha iyi kentler için çabalamaya devam etmek gerek bence.
Son günlerde ardı arkasına anketler açıklanıyor her kesim kendi adayının önde olduğunu savunuyor. Bu oğlan üstü şartlarda bile olağan tavırlar takınmak konusundaki başarımız tarihe geçecek nitelikte.
Oysa ne Lefkoşa normal bir başkent havasında ne de bu seçimler normal bir belediye seçimleri aslında. Ancak bunca karamsarlığın içinde hala daha iyi gelecek için çabalayanlarımız da var aramızda.
Geçtiğimiz günlerde on beş sivil toplum örgütünün katılımı ile ortaya çıkan “Kıbrıs Sivil Toplum Örgütleri Ağı” tarafından düzenlenen basın toplantısındaydım.
Toplantıda Lefkoşa Türk Belediyesi seçimleri irdelenirken siyasetçilere ve başkan adaylarına pek çok soru yöneltildi ve belediyeyi nasıl yeniden işlevsel duruma getirebilecekleri konusunda hesap soruldu.
Seçmenlere de yapacakları tercihlerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha hatırlatılarak siyasi parti ve kişisel hesap peşinde koşmadan gerçekçi ve akılcı seçimler yapılması, tatmin edici projelerle karşılarına çıkan adaya oy verilmesi öğütlendi. Her ne kadar bu çaba küçük bir adım olarak algılansa da bana göre önemli bir adımdı.
Çünkü yıllar önce sadece bir grup üniversite öğrencisi tarafından kurulan “New York Kamu Çıkarı İçin Çalışma Grubu” bu gün büyük bir baskı grubuna dönüştü. Hatta sağlıktan, ulaşıma, enerji üretiminden, atıkların azaltılmasına, çöp alanlarının düzenlenmesinden, emniyet kemeri kullanımına kadar 120’den fazla kanun ve yönetmeliğin hazırlanması ve uygulanmasında önemli rol oynadı. Bunun yanında faklı konularda hazırlamaya devam ettiği raporlarla hem kamuoyunu hem de resmi makamları bilgilendirmeye devam ediyor.
Biz Lefkoşa’lılar da New York’lular kadar olmasa bile zamanla bilinçlenebiliriz. Sivil toplum örgütlerinin çabasıyla oluşturulacak güçlü bir kamuoyu ile daha yaşanır bir Lefkoşa hayal edebilir bunun için atılacak adımları sadece siyasetçilerden ya da belediye başkanlarından beklemek yerine kendi şehrimizi yeniden yaşanır bir kent olarak inşa edebiliriz. Öyle değil mi?