--- Türk basını Haziran 2012’de düşürülen Türk jet uçağı sonrası ılımlı ve tanımlayıcı bir haber dili kullanırken, Mart 2014’te düşürülen Suriye jeti sonrası haber dilinde ciddi değişikliğe giderek sert bir söylem ve savaş odaklı dili tercih etti.

Bugüne kadar sizlerle paylaştığım yazılarımın bir kısmında "barış gazeteciliği" yaklaşımı üzerinde görüşlerimi ifade ettim. Barış gazeteciliği kavramını tartışırken, genelde nasıl yapılması gerektiği üzerinde duruyoruz. Ancak anlaşılan o ki kötü örnekler konunun anlaşılmasında daha önemli rol oynuyor. Etik konusunu derste anlattığımız gibi; etiğin ne olduğunu etik ilkelere aykırı haber örnekleriyle daha kolay ortaya koyabilirsiniz. Dolayısıyla barış gazeteciliğini daha iyi anlayabilmek için bu yazımda savaş gazeteciliği üzerinden bazı değerlendirmelerde bulunacağım.

Kral çıplak
Daha önce de ifade ettiğim gibi; gazetecilik mesleği tektir, fakat habercilikle ilgili olarak farklı etik değerlere ve çerçevelere ihtiyacımız bulunuyor. Üzülerek görüyoruz ki gazeteciler halka haber verirken görmek istedikleri açıdan olaya yaklaşıyorlar ve bizlerden de bakılan açıdan haberleri okumamız ve anlamamız isteniyor. Bu durum gazetecilik mesleğinin özünde olan bir şey olsa dâhi, barış gazeteciliği habercilik anlayışını benimseyenler “kral çıplak” dediği zaman neden ise pek dikkate alınmıyorlar. Barış gazeteciliği tam da bu noktada bizlere yardımcı oluyor ve mesleği karpuz gibi ortadan ikiye bölmekten çok; mesleğin habercilik anlamındaki kalitesini yukarıya çekmeye çalışıyor. Bu elbette daha fazla çalışmak, araştırmak, okumak gerektirdiği için, gazeteciler tarafından zahmetli ve zaman kaybı olarak görülüyor. Oysa çok fazla zaman harcamadan da haberlerde kullanılan çerçeveleri değiştirerek, biraz empati yaparak, haber diline dikkat ederek bazı olumlu değişiklikler yapılabilir.

Suriye jeti düşürüldü
Bu aralar gerek Kıbrıs Türk halkı gerek ise Türkiye vatandaşları her gün yeni bir gündem ile uyanıyor. Sanırım dünyanın bu coğrafyası, haftaya farklı bir gündem ile başlayıp, apayrı bir gündemle bitiren ender yerlerdendir. Gündemin bu kadar süratli değiştiği bir yerde haliyle gazetecilerin de görevi artıyor. Gazeteciler bir yandan gündemi yakalama telaşı içine düşerken, diğer yandan da halka doğru bilgi aktarmaya çalışıyor. Tabii bu ne oranda başarılıyor, orası tartışmaya açık. Mart ayında Türk savaş uçağı tarafından düşürülen bir Suriye jeti düşürülmüştü. Bu olay bizlere barış gazeteciliğinin ne olmadığını anlamamız için fırsat yaratılmış oldu. Aynı zamanda da barış gazeteciliğinin habercilikte ne kadar elzem etik değerlere sahip olduğunu da bir kez daha görme fırsatını yakaladık.

Savaş odaklı çerçeveler
Olayı duyar duymaz böylesi bir haberin Türkiye basını tarafından nasıl haberleştirileceğini düşünmeye başladım. Bununla birlikte 2012 yılının Haziran ayında Suriye tarafından düşürtülen Türk savaş uçağı haberlerini de gözden geçirdim. Zira Türk uçağının düşürülmesi yaklaşık 1.5 ay kadar Türk basının haberleştirdiği bir konuydu. O günlerde daha ılımlı ve tanımlayıcı bir haber dili kullanan Türk basını, bugüne geldiğimizde ise haber dilinde ciddi değişikliğe gittiği açıkça görülüyor. Manşetlere sert bir söylem ve savaş odaklı çerçeveler hâkim. Sadece her iki tarihte atılan manşetleri karşılaştırmamız haber dilinin nereden nereye geldiğini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Savaş dili dikkat çekiyor
İşte Türk basınında 2012 ve 2014 yıllarında düşürülen Türk ve Suriye savaş uçaklarıyla ilgili atılan manşetler.

Gazeteler Manşet (23 Haziran 2012) Manşet (24 Mart 2014)
Hürriyet Ateşle oynuyor Dönmedi vuruldu
Milliyet Suriye düşürdü Sınırda kriz
Sabah Akdeniz'de gerilim İki şehidimiz huzura erdi
Vatan Bedelini ödeyecekler 4 uyarı, tek atış
Posta Suriye vurdu Ateşten günler
Star 'Akdeniz Kalkanı'nda talihsiz kaza Sınırı geçince F16'lar indirdi
Zaman Suriye, Türk uçağını düşürdü Seçim öncesi Suriye savaş uçağı vuruldu
Haber Türk Suriye F-4 uçağımızı düşürdü 'Pilotlarımızı tebrik ediyorum'
Radikal Suriye kazası Türkiye, Suriye uçağını vurdu
Cumhuriyet Türk jeti düşürüldü Ateşe sürüklüyor
Taraf Türk Phantom'u Akdeniz'de düştü Seçime 5 kala savaş oyunu
Yeni Şafak Jet gerilim Dört kez uyardık düşürdük
Akşam Suriye düşürdü Esad sınırı aştı TSK affetmedi
Türkiye Jetimiz düştü pilotlar kurtuldu Sınırı aşan Suriye jetini düşürdük!
Bugün Savaş uçağımızı Suriye düşürdü Suriye uçağını düşürdük
Takvim Uçağımızı Suriye vurdu Pars tokadı
Aydınlık Büyük kışkırtma TSK kışkırtmaya alet olma!
Yeniçağ Akdeniz'de sıcak gelişme F16'lar Suriye uçağını vurdu
Güneş Savaş uçağımızı Suriye mi vurdu? Suriye uçağına 'ihlal' füzesi

Olayı meşrulaştırmak
Dikkat edilecek olursa, hükümete karşı olan yayın organları düşürülen uçak ile ilgili olarak yerel seçimi birleştiriyor. Bunun iktidar partisi tarafından seçime yönelik bir girişim olduğu belirtiliyor. Diğer taraftan, iktidara yakınlığıyla bilinen gazeteler ise olayı meşrulaştırmak için gayret gösteriyor. Uçağın sınırı aştığına ve uyarıldığına vurgu yapan da var, başbakanın sözlerini manşete taşıyan da. Arada bazı gazeteler daha tanımlayıcı manşetler atarak, yorumu okuyucuya bırakıyor.



"İki şehidimiz huzura erdi"

Bu noktada Sabah gazetesinin 24 Mart 2014 tarihli manşetine bir parantez açmalıyız. "İki şehidimiz huzura erdi" sürmanşetiyle haberi okuyucularına duyuran söz konusu gazete, tam bir savaş gazeteciliği örneği sergiledi. Bir haber barış gazeteciliğinden uzaklaştırılarak, nasıl savaş gazeteciliği çerçevesinde yayımlanabilir, tam bir örnek. Sabah gazetesi haberini 2012 yılında düşürülen Türk uçağında hayatını kaybeden iki pilot için intikam ve öç alma çerçevesiyle veriyor. Böylece düşürülen Suriye jeti bir şekilde haklı gösterilmeye çalışılıyor. Tam bir göze göz dişe diş durumu.

Şiddet sorunsallaştırılmalı
Barış gazeteciliği açısından bu tür bir "kazan-kaybet" çerçevesi şiddeti meşrulaştırdığı gibi, kaybeden tarafın da ilerleyen zamanda şiddet uygulamasına zemin hazırlıyor. Bu haberde kullanılabilecek en tehlikeli çerçeve herhalde bu olsa gerek. Bunun aksine, bu tür zıtlaşma ve çatışmaların ileride her iki tarafında da istemeyeceği sonuçlar doğuracağı üzerine gidilebilirdi. Şiddetin ve savaşın her türlüsü sorunsallaştırılırdı. Yangına körükle gitmek ve kışkırtmak yerine, tarafları ortam zeminde buluşturmak için bir habercilik dili kullanılabilir. "Biz ve onlar" çerçevesi komşu iki ülkeyi birbirinden daha da uzaklaştıran ve dışlayan bir anlayıştır. Basın bu konuda seçtiği kelimelerin ne anlama geleceğini iyi düşünmeli ve olayın çözümüne olumlu katkı sağlamalıdır.

Yayın politikaları
Haziran 2012'de düşürülen Türk uçağı olmasına rağmen birçok gazetenin habercilik dilinin daha tanımlayıcı olduğu görülüyor. Demek ki "objektiflik" ilkesi ardına saklanılarak bizlere düşünmemiz istenilen mesajlar veriliyor. Gazetelerin yayın politikalarının haberler üzerinde ne kadar belirleyici bir unsur olduğunu bir kez daha her iki örnekte de görüyoruz.