Ölümünün 27. yıldönümü… Raif Denktaş tam 28 yıl önce, henüz vefat etmeden, 1984 yılında, “müşteri ilişkileri ve yağma düzeni"ne teslim olmuş yeni devletin "sahipsiz" olduğu’nu saptamıştı… Bu saptamayı Rauf Raif Denktaş’ın sağlığında, Denktaş’ın oğlu olarak yapabilen Raif Denktaş’ın ardından, 28 sene sonra “sahipsiz” bırakılan devleti çökertmeyi başardık.
Oysa Raif Denktaş yurttaşlarını çok önce uyarmış ve şu soruyu sormuştu ısrarla:
“Anayasa’da yazılı olan bireysel hak ve özgürlükler yurttaş tarafından özümsenmiş midir? Örneğin kamu görevlisi bakanın önünde devletin memuru olarak ne kadar dik durabilmektedir? Yurttaş hakkını alabilmek için hakkın hak olmasının yeterli olduğuna inanmakta mıdır? Yoksa hakkının tecelli etmesi için mutlaka bir arka bulabilmesi zorunluluğu onun en sarsılmaz inancı mıdır?”
Baba Denktaş’ın inatçı oğlu, dünya siyaset tarihinde güçlü, lider bir babanın erkini kırabilmiş nadir siyasetçilerdendir. O erk ki, altında belki niceleri ezilmiştir; oğlu Raif ise dimdik, baba baskısına karşı çıkabilmiştir. Raif Denktaş en zor olanı deneyerek, cesaretini gösterebilmiştir.
Babasının kurduğu muazzam iktidar makinesinde öğütülmeyi reddetmişti Raif Denktaş ve babasına rağmen sözünü söylenmekten çekinmemişti:
“… Başkaları oynayacak, biz izleyeceğiz. Beğenirsek, ki zor beğeniriz, alkışlayacağız, beğenmezsek “brüyyoo” çekeceğiz. Ve keşmekeşin girdabında zaman israfıyla yuvarlanıp gideceğiz…
Başkaları yönetecek, biz yönetileceğiz! Kendi kendimizi yönetebileceğimize inanmadıkça da, kendi kendimizi yönetemeyeceğiz.
Kendi kendimizi yönetme hakkımıza inanıyorsak da, bu hakkın bize bahşedilmesini isteyeceğiz. Ama bu hakka sahip çıkmak isteyenlere sahip çıkmayacağız!...”
‘Zamanı israf’ ettik ve 1984’te ne isek, 2012 sonunda o olmaya devam etmenin vahim sonuçlarını yaşıyoruz geçen her gün…
“Yasal düzenlemelerin torpille delik deşik olabildiği bu yöntemle kişilerin bir günde servet sahibi olabildiği bir mirasyedilik ekonomisinin yaygın bir refah yaratabilmesine imkan yoktur. Bolluk içinde yokluk yaşayan ve sınıflar arası uçurumun pahalılıkla da derinleştiği bir toplumda eğer ricayla yaşama düzeni de halka kendini dayatmışsa, sağlıklı bir demokratik gelişmeye ve onun doğuracağı siyasal istikrara imkan yoktur” diye yazarken Raif Denktaş, söylediklerine kulaklarını kapatanlar, şu andaki koşullardan epeyi hoşnutsuz olmalılar…
1985’de geçirdiği kazada kalbi dursa da ölmemişti Raif Denktaş. Fikirleri yaşayacak ve düşünceleri ile Kuzey Kıbrıs’ı nasıl olsa değiştirebilecekti. Raif Denktaş 1985’de ölmemişti fakat 2012’nin Kuzey Kıbrıs’ında artık yaşamadığını üzülerek iddia edebiliriz… Ne var ki dilerseniz adını ‘hayatın sırrı’ koyun, dilerseniz ‘hikmet’, ‘bilgelik’ diye isimlendirin; doğru öngörülerde bulunanlar er ya da geç haklılıklarını kanıtlarlar. İçinden geçtiğimiz günler Raif Denktaş’ın düşüncelerini tekrar anımsatmak ve fikirlerini diriltmek için en doğru zaman…
(Raif Denktaş’ın yazılarından yapılan alıntılar, ‘Raif Denktaş - Toplu Eserler 1’ adlı kitaptan alınmıştır. Der. Aydın Akkurt, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1997)