Yukarıdaki başlığı hiç de istemeden yazdım;
Polis örgütünün bir çöküntü içinde olmasını düşünmek bile insanı korkutuyor!
Ama bu başlık bana ait değil…
Can Sinan Karlıova, emekli bir polis müdürü…
Teşkilat içinde başarılı bir grafiğe sahip, görevi sırasında sevilen ve sayılan birisi olduğunu biliyorum, emekli olmadan önce…
Emekli olmuş ama mesleğini o kadar çok seviyor ki, eski mesleğine hizmet etmeye bu kez yazarak devam ediyor…
Polisin doğru ve yanlışlarını kaleme alarak, objektif bir gözle yorumluyor teşkilatın durumunu…
Son yazısı ise dehşet verici!
Diyor ki başlıkta Karlıova;
Polis Okulu kapatılmış…
Polis örgütüne diz çöktürülmüş…
Ama ülkede çember de gittikçe daralıyor!
Allah için söyleyin, insan bu başlıktan bile dehşete düşmez mi?
Ama mutlaka birilerinin umuru bile olmamıştır kesin…
Mesela siyaset yapanların, hükümet olanların…
Ve koltuğa oturduktan sonra kendini bir halt zannedenlerin!
Kusura bakmasınlar ama bu ülkenin polis teşkilatı çökmek üzere ise ülke zaten bitmiş tükenmiş demektir!
Bakın size Karlıova’nın Kıbrıs Gazetesi’nde yayınlanan son yazısından birkaç alıntı;
“Polisimiz artık güçsüz ve etkisiz, günler geçtikçe polis sokaklardan çekiliyor, polis günlük adli olaylara bile icabet etmekte sorunlar yaşıyor. Derdini, sorunlarını kimseye anlatamıyor. Polis halkın, vatandaşın gözünde günden güne düşüyor, düşürülüyor. Her şeye rağmen durumu idare etmeye çalışıyor, vehameti halka hissettirmemeye, hükümetini zorda bırakmamak için gayret ediyor. Böyle mi olmalı bir ülkenin polis örgütü?”
Bir emekli polis müdürü yazıyor bunları!
Suçluyor ama aynı anda örgütünü de koruyor…
Yazının özü şu;
Polis teşkilatı eski ve deneyimli çalışanların birer birer emekli olmasıyla bir erime sürecine girmiştir…
İş bilenlerin yerini iş bilmeyenler doldurmaya başlamıştır…
İstihdamlar yeteneğe göre değil siyasilerden gelen ricalar üzerine yapılmaktadır…
Şu an için teşkilat 900 eksikle çalışmaktadır!
Ama polisin çöküşü kimse tarafından dikkate alınmamaktadır…
Nasıl gidişat ama!
Burada amacımız polis teşkilatını halkın gözünden düşürmek değildir…
Buna gönlümüz de razı olmaz zaten!
Ayrıca teşkilatın içinde büyük özverilerle işini hayli iyi yapanların olduğunu da bilenlerdeniz…
Burada iyi ile kötüyü birbirinden ayırt ederken dikkat etmek gerek!
Sağlam ve çürük elma meselesi…
Şu da dikkat çekicidir;
Örneğin son İsmet Felek olayı…
Kodeste Felek’e cep telefonu temin eden de bir polis çıktı…
Bundan birkaç ay evvel Kapalı Maraş bölgesinden Kuzey’e bol miktarda uyuşturucu sokan da…
Girne’de yakın akrabasının evini soyan da polisti!
Çünkü polis de bizden biridir ve eğer yapılan istihdamlarda iyi ayıklanmazsa, kendilerine iyi bir eğitim verilmezse polisin zayıf yanlarını da gün olur kullanırlar…
İşlerine gelir veya gelmez;
Can Sinan Karlıova’nın tespitleri doğrudur…
Kamunun bütün kötü alışkanlıkları artık polis teşkilatına da sıçramıştır…
Bakın size bir örnek vereyim;
Geçenlerde Türkiye’den gelen bir grup KKTC’de bir kişiyi saatlerce araçlarıyla takip etmiş, sonra tehdit etmiş ve bu kişi polise şikayetçi olduğu halde olay ört bas edilmiştir…
Belli ki içeriden birileri devreye girmiş ve vatandaşın şikayeti dikkate bile alınmamıştır!
İyi de nereye kadar?
Teşkilatın tepesindekilere nacizane  tavsiyemizdir;
Hatta GKK komutanına da…
Bir an önce teşkilatı masaya yatırın ve yara kangren haline dönüşmeden iyi bir teşhisle neşteri vurun!
Zira kurunun yanında yaş da yanmak üzeredir…
 
 
Kadın haklarını savunanlar nerede?
 
Dünyaca ünlü AFP haber ajansı da hiç başka işi yokmuş gibi KKTC’deki seks kölelerini haber yaptı…
Biz de Güzelyurt yolu başta olmak üzere ada çapındaki tüm gece kulüplerini şatafatlı ışıklarından dolayı lüks yerler sanırdık…
Meğerse hepsi de genel ev gibi çalışıyormuş!
Bir yılda bin 968 kadın…
Alın size küçük bir fuhuş ordusu!
Ama parayı kazanan patronlar…
Kadınlar ise etlerini satan seks köleleri!
Bu tür yazılar çıktığı zaman doğal olarak alkıma ilk gelen kendine feminist diyen ya da kadın hakları denince mangalda kül bırakmayanlar gelir…
Yüzünüz hiç kızarmıyor mu?
 
 
Dövizle borçlanmayınmış!
 
Dövizdeki tırmanış önlenemeyince bizim hükümet edenler kıvırıp ‘dünyanın büyük ülkelerinde de hiçbir önlem alınamaz’ demeye başladılar!
Ve tabi ki ‘dövizle borçlanmayın’ diye sanki de hesap uzmanıymış gibi bilgiçlik yapmaya çalışıyorlar!
Başka bir icraat da yok…
Şunu bilemiyorlar;
Borçlanma konusu borçlanmaya hazırlananların konusu değil!
Dövizle borcu olanların konusudur…
Bunu için bir icraatınız var mı?
Siz ondan bahsedin vatandaşa!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmail BALCI, müdür muavini olan ama bu atamanın tartışmalı olup mahkemeye yansıyan kişiye imza yetkisi vererek hukuk sürecine de büyük zarar vermeye başladınız. Umarız en kısa zamanda yanlıştan dönersiniz!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bakanlarınızı belirlerken bütün isimleri Sayıştay Başkanı ile paylaştığınız ve arasından şaibeli olmayanları seçtiğiniz söyleniyor. Diyoruz ki şu şaibeli isimleri de bir açıklasanız da hiç kimse zan altında kalmasa!
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, Girne limanının arka sokakları için yoğun bir çalışma içine girmişsiniz bu iyi bir haber. Ama siz hiç geceleri bu arka sokakları yaya olarak gezdiniz mi? Ben aracımla bile buralardan geçmekten korkmaya başladım!
Sayın Hasan SADIKOĞLU, belediyede makamınıza ziyarete gelen bir vatandaş duvarda niçin Derviş beyin resminin olmadığını şikayet etti. Kendisine ısrarla bu işin yasalarla belirlendiğini anlatmaya çalıştım ama sanırım başarılı olamadım. Derviş bey diyor başka bir şey demiyor!
Sayın Erdoğan ŞANLIDAĞ, şu sıralar kendinizi incir hasadına adadınız ama çok yakında UBP ilçe başkanlığı teklifi gelebilir. Onun için elinizi çabuk tutun, incirleri mahalleli ile paylaşınız ve teklife hazırlık yapın deriz…
Sayın Ali PİLLİ, UBP kurultayı öncesi partili partisiz herkes sizin kime destek vereceğinizi konuşmaya başladı. Söylentilere olanak vermeden en iyisi bu konudaki resmi açıklamayı sizin ağzınızdan duymak istiyorlar!
Sayın Ersan SANER, UBP’li bazı kurmaylar sırf Sunat Atun bakan yapıldı diye genel başkanlığa aday olacağınızı söylemeye başladılar. Hadi artık siz de adaylığınızı açıklayın ki hem siz rahat bir nefes alın hem de rakipler ona göre stratejilerini belirlesinler…
Sayın Yalçın KOÇYİĞİT, UBP ilçe başkanlığı adaylığı için ilk resmi açıklamayı yaparak kulislere yoğun olarak başlamışsınız. Hayırlara vesile olsun, en aç üç tane rakibiniz olacağını göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederiz…Zira bu kez oyun çok büyük!
Sayın Birikim ÖZGÜR, ülkede siyasi liderlik boşluğundan şikayetçi oldunuz ama isim vermeyerek özellikle de parti içinde büyük bir tartışma başlattınız. Düşmanlarınızın sayısı her geçen gün artıyor bilesiniz. Doğru söyleyen ve 9 köy sözünü boşuna söylememişler değil mi?
Sayın Erhan ARIKLI, Yeniden Doğuş Hareketi’ni beklediğinizden de fazla destek olunca bu işe siz de şaşırmışsınız. Bu arada epey zeki davranıp örgütü tam da mülkiyet meselesi konuşulurken harekete geçirdiniz ya aklınıza hayranım. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Zorlu TÖRE, Osmaniye’de şehit yarbayın evini ziyaret ederek başsağlığı dileklerinizi iletmişsiniz. Bu arada acılı evde duygusal anlar da yaşadığınız söyleniyor. Allah kimseye böyle bir acı vermesin…
Sayın Hasan SARICA, çizgiden çıkan yoldaşlarınıza büyük tepki gösterip ‘yuh’ çektiniz ama bu sözler parti içinde büyük infial yarattı. Şu işi bir de isim vererek yapsanız olmaz mıydı? Şimdi bütün yoldaşlar birbirine kötü gözle bakmaya başladı!
Sayın Kemal DÜRÜST, Güzelyurt’ta üye listesinde kendi isimlerini görmeyen Çaluda ailesinin infial içinde olduğunu biliyor muydunuz? Büyük ihtimalle konuyu mahkemeye götürecekleri söyleniyor, haberiniz olsun istedik!
Sayın Enver EMİN, UBP Kurultayında Ünal Üstel’e destekleme kararı aldığınızı ve ülke çapında büyük bir çalışma başlattığınızı duyduk. Partiyi iyi tanıyan birisi olarak muhakkak ki kendisine büyük katkılarınız olacaktır değil mi?
Sayın İsfendiyar AÇIKSÖZ, eski bir UBP’li belediye başkanı olarak kendinizi üye listesinde görmeyince kısa süreli bir şok yaşadığınız söyleniyor. Bunun hesabını sormak için çalışma başlatmışsınız. Gazanız mübarek olsun…