‘Sol değerler’i temsil etme iddiasında olmasına karşın sosyal adaleti sağlamak ve yoksullaşmaya çare aramakta başarısız olacağı nihayet anlaşılan CTP-BG, KIB-TEK için radikal bir dönüşüm yaratamayacağını da kanıtladı.

KIB-TEK sorununu zamla yurttaşın sırtına yükleyen iktidarın büyük ve küçük ortağı zamların yanı sıra atamalarla kendi partizanlarını devletten nemalandırmakla yetinmeyecektir. Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun UBP Kurultayı döneminde yapılan geçici istihdamları durdurmasını olumlu bir gelişme olarak nitelendirenler, belli ki iktidarın kendi partizanlarına yer açmaya çalıştığını görmek istemiyor. 363 istihdama son ver ki yerine 363 kişi alınabilsin... Ha UBP ha CTP-BG... Ha DP-UG ha TDP...

Sessizce adımlarını atan DP-UG’un da perdenin arkasında nelere odaklandığı ortaya çıkıyor: Bir bakanın kızı müdür olarak atanıyor, bir başka bakanın çocuğuna bet ofisi açıldığı iddia ediliyor...

Seçmenler iktidara getirdikleri partilerin üyeleri devlet kurumlarına kapağı atsın, bakan, milletvekilleri ve aileleri peynir kemirir gibi devletten beslensinler diye mi seçimde oy veriyorlar? Her iktidar döneminde seçilen politikacılar zenginleşirken seçmen, verdiği oyla yoksullaşmayı nasıl kabul edebiliyor?

Yoksullaşmak bir yana Meclis’e gönderdiği milletvekillerinin yönetsel başarısızlıklarının da bedelini ödeyen yurttaş mevcut partilerin hiçbirinin ülkenin sorunlarını çözecek yetenekte olmadığını neden görmezden geliyor? O ‘yeni’; şu ‘genç’ti ya hani? Ne oldu?

Siyasal partilerin içindeki kasaba politikacısı statükoculardan usanan siyasetçiler varsa gerçekten, tek dertleri bulundukları konumdan istifade etmek değilse hakikaten, idealist vekillerse şayet neden düşünsel onurlarını korumak için istifalarını vermiyorlar?

Akıllı, dürüst ve çalışkan siyasetçilerin bizleri temsil etmesini istiyorsak düzene kene misali yapışmış statükocu politikacıların içinde yer aldıkları partileri bırakmayacaklarını ve iktidarlarını sürdürebilmek için her tür düzenbazlığı yapabileceklerini idrak etmek gerekir.

Sorun çözecek kabiliyette olmadıklarını defalarca ispatlanmış olan mevcut siyasal partilerin tümü kapılarına kilit vurmalı ve yerlerine yeni ilkelerle dizayn edilecek siyasal partiler kurulmalıdır.

KKTC’de siyaset bölünerek çoğalmayı ve ayrışarak vizyonunu genişletmeyi zorunlu kılıyor. KKTC siyasetinin ve kurulan sistemin çöktüğünü görenlerin atacağı en doğru adım, dürüst kaygılarla radikal bir dönüşüm için kollarını sıvamaları ve bir partiye üyelerse, üyesi oldukları partilerden istifa ederek yeni oluşumlar için zemin aramalarıdır.


Sorunlara akıllı ve adaletli çözümler bulacak ve toplumsal uzlaşı kanallarını açarak topyekün bir değişimi sağlayacak olanlar, düzenden beslenmeyi ilke edinmiş mevcut partiler içinde yer almayı reddedenlerdir. Binanın çöktüğünü, ne yapılsa çöken binada yaşanamayacağını ve yerine vargücümüzle yeni bir bina inşa etmek gerektiğini görenlerdir veyahut.

Bu kişiler seçmenin baskısına karşın inisiyatif almayacak kadar bencil ya da tembellerse, seçmen bir erken seçimden çıkıp diğerine boşu boşuna girmekten, birini indirip benzerini getirmekten hala usanmamışsa çekeceğimiz çile artacak demektir.