Bu aralar çöplükleri ve çöpleri yazıyorum. Kendi aramızda da olsa bir tartışma ortamının oluşmasının sevindirici olduğunu düşünüyorum. Önemli olan farkındalık yaratmak. Sonrasında elbet daha akılcı ve kalıcı bir çözüm için kolları sıvamamız gerekiyor. Konuşmak, sorunu çözmek için atılan ilk adımdır. Bu nedenle bu konuyu enine boyuna konuşmamız ve çözüme yönelik adımlar atmamız gerekiyor. Bugüne kadar; hangi konu olursa olsun, sürekli sorunlar konuşuldu fakat çözüm önerileri hep geri planda kaldı. Bana göre; sadece sorunları konuşmak yerine, olası çözüm önerilerinin daha çok üzerinde durulması gerekmektedir.



Geçen haftaki yazımda; Kalkanlı Çöplüğü’nde yapılan vahşi depolama, bunun yarattığı kirlilik, çöplüğün neden olabileceği olası felaket senaryoları ve muhtemel çözüm önerilerinden bahsetmiştim. Yazım sonrasında bir ODTÜ çalışanı olan Ebru Yeltekin Eras hanımdan bir mail aldım. Konuya duyarlılık gösterip yazdığım için bana teşekkürlerini sundu ve hemen akabinde bölgedeki başka bir çevre sorunundan bahsetti. Geçen hafta yazdığım konuya paralel olan bir konudan bahsetti aslında. Kalkanlı-Tepebaşı arasında piknik yapılan bölgede; insanların attığı çöplerin yarattığı kirliliği belirtmek adına benimle bazı fotoğraflar paylaştı. Fotoğraflar yine bir ODTÜ çalışanı olan, Umut bey tarafından çekilmiş. Durum yine içler acısı…



İnsanoğlu her zaman doğaya egemen olmaya çalışmış ve bu uğurda yaptığı faaliyetlerde, doğada kendisiyle birlikte milyonlarca türün daha yaşadığını çoğu zaman unutmuştur. Doğada; insan eliyle yaratılan kirlilik, belki bir anda hayatımızı etkilemeyecek ama belli bir süre sonra bu durumun en ağır bedelini de insanoğlu ödeyecektir. Ekosistemlerin işleyişini olumsuz etkileyen çevresel kirlilik, ekosistemin çökmesine ve yok olmasına zemin hazırlayan faktörlerdendir. Bu nedenle ekosistemlerin sağlıklı olabilmesi adına, doğaya verdiğimiz zararı en aza indirmemiz gerekir ki ekosistem muazzam işleyişine devam edebilsin. Aksi takdirde bunun bedelini belki bizler değil bizden sonraki nesiller ağır bir şekilde ödeyeceklerdir.



Fotoğraflar belki de bu yazdıklarımdan çok fazlasını söylüyor. Pikniğe gidip güzelim doğamızı çöplük haline getiriyoruz. Akdeniz bölgesinde birçok orkide ve değerli bitki türleri bulunmaktadır. Dünyanın bir ucundan bu güzellikleri görmek için adamıza gelen yabancılar varken, doğayı böylesine kirletip tahrip eden bir zihniyeti şiddetle kınıyorum. Bunun yanında ormanlık alana çöplerini ya da inşaat atıklarını atıp kaçan vefasızlara ne demeli? Bu insanların hiç mi vicdanı yok? Bu durum yeni ortaya çıkmış değil bunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Benzer bir manzarayı 8 yıl önce Karpaz’da görmüştüm. Üzerinden yıllar geçmiş ama değişen bir şey yok ne yazık ki…



Çevre kirliliği konusunda genellikle hep aynı adres suçlanır. Burada kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok çünkü o adres geçen yıl ihbar ettiğim bir durumu başarıyla tespit etmiş ve duruma müdahale etmiştir. Burada biz vatandaşların duyarlı olması gerektiğine inanıyorum. Çevre eğitiminin sürekliliğine ve etkinliğini artırmak için birçok çalışmanın yapılması gerektiğine inanıyorum. Kimse kimseyi şikayet etmiyor. Memleket küçük herkes herkesin bir şekilde tanıdığı. Nereye kadar arkadaş? Amcamın komşusunun dayısının kızıdır, şikayet edersek ayıp olur. Esas ayıbı şikayet etmemekle kendimize ve doğamıza yapıyoruz. Yabancı ülkelerde, çevre konularıyla ilgili çok ağır cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Keşke bizde de uygulanabilse. Bakalım kaç kişi arabadan çöp atacak, kaç kişi ormanları böylesine kirletebilecek, kaç kişi ağaçları kesip şöminesinde yakabilecek… Ağır cezalar uygulanmadıkça ve kişiler, hata yapanları deşifre etmedikçe bu işin çözümü yoktur. Elbette bunlara ilaveten bir de çevre eğitimini (okulöncesinden üniversiteye kadar ve yaygın eğitimlerle hayat boyu devam edecek) eklersek sanırım sorunun çözümüne yaklaşabileceğiz…