Orman dairesi müdürü Cemil Karzaoğlu görevde olduğu bir yıl içerisinde yeterince çam devirmemiş gibi marifetlerine yenilerini katıyor. Daha önce orman dairesinin geçici işçilerine kaldığı konutu tamir ettirmişti. Bunun yasal olmadığını kendi de bildiğinden yakalandığında işçiler için “Eşek gibi çalışacaklar” diyerek işçilerini aşağılamış ve kendi bulunduğu makamı ve bakanlığı hiçe sayarak makamını kötüye kullanmıştır.
Şu ünlü lafı hepimiz biliriz: “Birinin gerçek kişiliğini görmek istiyorsan, ona bir makam vereceksin.” Sayın Karzaoğlu da bulunduğu makama nereden geldiğini unutarak geçmiş yılların hıncını almaya çalışıyor adeta.
Marifetli müdürümüzün olayları durmak bilmiyor. Merak ediyorum; Güzelyurt’da orman dairesi içerisinde bulunan ve bir anda gözden kaybolan 13 tane 50 yıllık yetişkin selvi ağacı kökünden kesilip kamyonlarla nereye gitti? Bir müdür olarak ağaçları ve orman dairesini koruması gerekirken, makamını kötüye kullanarak nasıl bu kadar zarar verebilir? Bu nasıl bir zihniyettir?
Akdeniz Köyü sahilinde orman dairesine ait arazilerin birtakım iş adamlarına kiralanmasına da kendisinin önayak olduğu da acaba doğru mudur? Herkes bilir ki, bu da yasal değildir. Salamis harabelerinin hemen yanındaki ormanlık arazide 400 metrelik bir alan da yine bu marifetli müdürümüz tarafından birilerine peşkeş çekilmiş midir?
Basın ve kendi bakanı tarafından defalarca uyarılmasına rağmen, bulunmuş olduğu makamı kötüye kullanarak gerek bakanı Hamit Bakırcı’yı, gerekse işçilerini zor durumda bırakmaya devam ediyor. Ormanları kendinin zannedip, dilediği gibi ağaçlarla oynayan müdürümüz umarım makamın gelip geçici olduğunu bir an önce hatırlar ve ardında iyi şeyler de bırakmaya çalışır. Geçmişten hıncını almaya çalışmanın çevresine zarar vermekten başka hiçbir işe yaramadığını umarım ki tez zamanda kendisi de fark eder.
Bakalım bu olaylar dizisine daha neler eklenecek.



 New Jersey Tipi Korkulukla İlgili Akla Takılan Sorular

2012 yılından beri yapılmaya başlanan New Jersey tipi korkuluklar önce Mağosa-İskele yolunda denenmeye başlamıştı. Trafik kazalarının önlenmesi için bir çözüm olarak düşünülmüş ve bu konuyla ilgili ülkede bu korkuluğu yapacak bir firma aranmıştır.
Alayköy çemberinde gerçekleşen ve üç genç kadının ölümü ile sonuçlanan trajik trafik kazası hala hepimizin belleğinde tazeliğini korumaktadır. Gerçekten de New Jersey tipi korkuluklar trafik kazalarının önüne geçebilecek mi, bunu hep beraber zamanla göreceğiz.
İhaleye çıkarılmadan, sadece CEMSA şirketine verilen bu imkanla yapılan New Jersey tipi korkuluklar olması gereken standartlara acaba gerçekten uyuyor mu? Bunu denetleyen kim? Karar veren kim?
Önceleri Alayköy-Yılmazköy arasına düşünülen üç kilometrelik mesafe nasıl oluyor da bir anda 20 kilometreye çıkabiliyor? Sanırım bu da sorulması gereken bir sorudur. Birileri kazayı fırsat bilip nemalanmaya mı çalıştı? Hiçbir ihaleye çıkılmadan alınan 3 kilometrelik Alayköy-Yılmazköy mesafesi bir anda Güzelyurt-Mevlevi çemberine kadar yine ihalesiz nasıl çıkabildi? CEMSA şirketinin elinde New Jersey tipi korkulukları yapabilen bir makinenin olması, ihalesiz iş almaları için yeterli bir bahane midir?
Aslına bakarsanız karşılaştırma yapmak için çok uzaklara gitmeye gerek yoktur. Güney’e giden her vatandaşımız kendi gözleriyle farkı görebilir. Diğer tarafa göre bizim New Jersey tipi korkuluklarımız eğri büğrü ve çok acemice yapılmış durmaktadır. Profesyonellik anlayışımız bu mudur gerçekten, yoksa birilerinin sermayesini şişirmek için uydurulmuş bir kılıf mıdır?
Hükümet ülkede tasarruf tedbirlerinden bahsederken, hala öğretmensiz okullar varken, asgari ücretliye artış verilmezken, nasıl oluyor da ihalesiz olarak 18 milyon TL’ye iş verilebiliyor? Bizim tedbir anlayışımız böyle midir? İhalesiz verilen her işte kamuoyunda soru işaretleri oluşuyor ve oluşmak da zorundadır. Ülkenin parasının nasıl ve nereye gittiğini her vatandaşın bilmeye hakkı vardır.
Bir başka ilginç konu ise sökülen eski korkuluklara ne olduğu sorusudur. Bunlar acaba hurdaya mı gidiyor, başka yollara mı takılıyor, yoksa karayollarına iade mi ediliyor? Bu soruların cevabını da vatandaşın bilmeye hakkı vardır.
Tüm okurlarımızın ve Halkın Sesi çalışanlarının Kurban Bayramı kutlu olsun.