Merkez Bankası Başkanı Bilal San ile aramız hala limoni…
Bizden özür dilemediği müddetçe de ‘limoni’ kalacak!
Bizi arayıp küçük bir özür dileyeceği yerde hala bazı dostlarımızı aracı koymaya çalışıp ilginç bir taktik uygulamaya çalışıyor…
Aynı zamanda inkar da ediyor!
Bilmem kendisi nasıl centilmen bir kişiymiş de birisinin yüzüne telefon kapatmak filan onun kitabında yazmazmış…
Zaten bizim derdimiz bizim yüzümüze telefon filan kapatması değil!
Bazı bankalar için hazırlanan raporları istediğimizde bize muhbirlik teklif edip bazı kaynaklarımızı deşifre etmemizi istemesi!
Muhbirlik yapmazsak Merkez Bankası’nın bütün kapıları bize kapalıymış!
Yaparsak da sanırız hangi bilgiye ulaşmak istesek bütün kapıları açacak…
Yok kardeş, sen bize bütün kapıları kapalı tut, bilgi de verme, bizim senden başka habere ulaşacağımız çok kaynağımız var…
Sakın maraz etme olur mu?
Hadi o zaman okurlarımızla Merkez Bankası ile ilgili yeni bir bilgiyi paylaşalım;
Bilal bey de isterse kalkıp cevap versin!
Merkez Bankası KKTC Maliye Bakanlığı’na bağlı bir resmi kurum mudur?
Devletin şemasında öyle diyor, yok aksi olduğunu söyleyen varsa da buyursun açıklasın…
Hani şu meşhur göç yasası var ya!
Ne diyor o yasada;
47/2010 sayılı yasaya binaen kamu kurum ve kuruluşlarında işe giren her birey statüsüne bakılmaksızın bu yasa kapsamındadır diyor yasa (Göç Yasası)…”
Ancak Merkez Bankası Başkanı ve yardımcıları savcılıktan görüş alarak ki görüş vermeye yetkili olmadıklarını savcılık görüşünde de savcı belirtiyor bu statüdeki kişiler bu yasa kapsamındaki barem tablosundan ödenmiyor.
Daha doğrusu ilk işe başladıklarında ödeniyor, ancak eski emekli başsavcı Akın Sait kurumun hukuk danışmanı olduğu için onun ilişkileri ile savcılıktan görüş talep ediliyor ve bu görüş çerçevesinde farklarını da geriye dönük alıp göç yasası kapsamından çıkartılıyor.
Bu kurum yasal olarak Merkez bankasına bağlı bir kurum olmasına rağmen böyle bir uygulama yapılması o zaman hastanelerdeki sözleşmeli doktorların neden göç yasası kapsamında ile alındığı sorusunu da akla getiriyor.
Maliye bakanlığının Merkez Bankası’na da yolladığı genelgeye aykırı bir şekilde göç yasasına tabi olmadan işletilmesine ki bu kişiler bu yasadan sonra bu mevkilere gelmiştir (2011) bilgisi olmasına rağmen Maliye Bakanlığı’nın müdahale etmemesi de ayrı bir soru işaretidir.
Ayrıca 2011 yılı sonrası Merkez Bankasında istihdam edilen diğer statüde ki kişiler göç yasası barem skalasından istihdam edilmiş ve ödenmektedir.
İyice okudunuz mu sevgili okurlar;
KKTC’nin bir basın mensubuna muhbirlik teklif eden, kabul görmeyince de ‘bütün kapılarımız size kapanmıştır’ diyen daha da kötüsü yüzümüze telefon kapatıp, ‘ben böyle birisi değilim’ diye bizim dostlarımıza dert yanan Merkez Bankası Başkanı Bilal San, devletin yasalarının içinden çıkıp nasıl göz yasasından sıyırtıyor ve geriye dönük toplu para alıyor.
Bakın bu konuda sizinle bir okurumuzdan gelen iletiyi de paylaşalım;
“Kıymetli gazeteci abimiz Levent Özadam,
Sizi gerek televizyon ve gerekse de internet ve yazılı basından sürekli takip etmekteyiz. Olaylar karşısında ortaya koymuş olduğunuz dürüst ve adilane yaklaşımlarınızı her zaman taktir ettik. özellikle KKTC Merkez Bankası ile ilgili yayınlarınız ilki hariç tamamen gerçekleri yansıtan, mevcut durumun bir kısmını ortaya koyan bir çerçevede idi.
Gerçek durum sizin görebildiğinizin çok ötesinde tam manasıyla berbat diyebileceğimiz bir noktaya gelmiştir.
Son başkan ve yardımcıları işi gücü bir tarafa bırakmış (gerçi teknik olarak bir şeyden anladıkları yok) tamamen personel, bankalar ve banka yöneticileri ile uğraşmaktadırlar. Bunların rezilliklerini kalksam sayfalar yetersiz kalır.
Size sadece bir rezillikten bahsetmek istiyoru;
Bu zatı muhteremler ''göç yasası'' olarak tabir edilen yasa kapsamında olmalarına rağmen (2010 tarihinden sonra atanmıştırlar,.. araştırabilirsiniz) 1.5 yıl sonra nasıl becermişlerse bu yasa kapsamından çıkarak yürürlükten kaldırılan yasaya intibak ettirilerek maaşlarını 1.500-2.000 TL artırmışlar o da yetmezmiş gibi geriye dönük 1.5 yıllık farklarını da almışlardır.
Bu tam bir yasa dışılık ve rezalettir.
Tabii bu büyük banka yöneticilerinin altlarındaki bankaya ait özel arabalardan, Girne’deki havuzlu villalardan haberiniz var sanırım.
Bunların her şeylerini banka karşılıyor.!!!!
Anlayacağınız KKTC 'DE bunlar gibi başka bir kamu görevlisi yok..”
Sayın Bilal San efendi!
Hadi bu iddiaları da yalanlayın bakalım!
Kendinizi KKTC kurumlarının üstünde görüp, ayrıcalık istemeniz bu sayfada belgelerle kanıtlanmıştır…
Yapacağınız her açıklamaya sayfamızda noktasına ve virgülüne dokunmadan yer vereceğimize hiç şüpheniz olmasın!
 

 



MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Bilal SAN, eski başsavcı Akın Sait’i Merkez Bankası’na hukuk danışmanı olarak niçin atadığınız şimdi daha iyi anlaşılır oldu. O bu görevi nasıl kabul etti bilemeyiz ama sizin geriye dönük farkları almanızda epey etkili olmuşa benziyor değil mi? Afiyetle yiyin, yarasın!
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, sayenizde artık polis teşkilatımız karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda. Şimdi bir yanda Pervinciler, diğer yanda Şenaycılar kümeleşmeye başladılar. Ayıklayın bakalım pirincin taşlarını!
Sayın Hamit BAKIRCI, sosyal medyada Başbakan’a iletilmek üzere ‘Marsiyla açıklaması’ adı altında imza kampanyası başlatıldı. Düğünlerden fırsat bulup kahve davetimize icabet etseydiniz hem kamuoyu aydınlanmış hem de siz sırtınızdan yük atmış olacaktınız. Bundan sonrası tufan bilesiniz!
Sayın Tekin SÖYLEMEZ, Çetereisi davası sanırız sizin meslek hayatınızın da bir dönüm noktası olacak gibi görülüyor. Eski bir polis mensubu olarak ve teşkilatı çok iyi bilen birisi olarak büyük bir sınav vereceksiniz. Kolay gelsin…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, UBP’nin bütün eski genel başkanları bayramlarda ilçe ilçe gezip bayramlaşma yaparken siz bunu tercih etmediniz ve herkesi ayağınıza çağırdınız. Böyle olunca da hem katılım az oldu hem de UBP geleneklerini bozarak büyük tepki aldınız…
Sayın Zeren MUNGAN, Merkez Bankası başkanı için göç yasası diye tabir edilen uygulamanın dışında bir uygulamaya gidilmesi hak ve adalet kuralları ile ne kadar bağdaşıyor acaba? Umarız bu yasa dışılığa daha fazla prim vermezsiniz…
Sayın Özdil NAMİ, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda istekli ve hem de Başkan destekli olduğunuzu bilmeyen artık kalmadı. Ancak bazı partilileriniz bazı yurt dışı lobilerle olan bağlantılarınız nedeniyle inanılmaz iddialarda bulunuyorlar haberiniz olsun…
Sayın Hasan SADIKOĞLU, bölgenizdeki bazı marketler seçim döneminde yapılan harcamaların karşılığını halen alamadıklarından şikayetçi oluyorlar. Halil beyin faturalarını ödemek size kaldı ama başka çareniz de yok gibi görülüyor…
Sayın Gürel CANTAŞ, yeni kurulacak olan Trafik Dairesi Müdürlüğüne atanmak için gün saydığınızı öğrendik. Bu makamda bir kişinin daha gözü var ama bakalım DP mi galip gelecek yoksa UG mi? Hakkınızda hayırlısı artık…
Sayın Hasan TAÇOY, eğer hala UBP’ye geri dönmek istiyorsanız bir değil bin kere düşünmek zorundasınız. Zira bazı UBP kurmayları size ciddi tuzaklar hazırlamış bekliyorlar…Hele de yeni tüzük sizin için tam bir felaket!
Sayın Raşit PERTEV, Roma’daki göreviniz biter bitmez yeniden aktif siyasete döneceğiniz ve yeni bir parti ile kamuoyunun karşısına çıkacağınızı öğrendik. Vallahi sizden korkulur pes etmek nedir bilmiyorsunuz. Hayırlı ve uğurlu olsun…
Sayın Mehmet HARMANCI, yağılı havalar başlamadan Başkent’in yüzlerce çukurunu artık bir doldursanız diyoruz. Artık gözle görülür bir şeyler yapmanın zamanı geldi değil mi?
Sayın Cemil KARZAOĞLU, bazı çalışanlarınıza yaptığınız görev değişiklikleri sadece daire içinde değil bakanlık nezdinde de tepki almaya başladı. Tüm çalışanlarınız sinirlerinizin epey bozuk olduğunu düşünüyor, bir dünya turuna ne dersiniz?
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


Sayıştay Başkanı Osman Korahan hafta sonunu ailesi ile birlikte İskele sahillerinde geçirdi, enerji depoladı...

Günün Fıkrası
 
Ben de atlayacağım… 

Temel, İngiliz, Fransız bir gün uçakta giderken hostes demiş ki: 
-“İngiltere’nin üzerinden geçiyoruz pencereden bakabilirsiniz demiş İngiliz:
-“Bırakın beni atlayacağım” demiş!
Hostes: “neden” demiş ve zorla oturtmuş koltuğuna…
İngiliz: “Benim bacım burada genel evde çalışıyor” demiş.
Uçak tam Fransa’nın üzerinden geçerken bu sefer de Fransız bağırmaya başlamış: 
-“Bırakın ben de atlayacağım…” demiş!
Hostes: “Neden” diye sorunca, Fransız:
-“Benim de karım burada genel evde çalışıyor” demiş ve o da zor bela koltuğuna oturtulmuş!
Bu kez uçak Türkiye semalarına gelmiş ve hostes anons yapınca Temel ayağa kalkarak:
-“Ben de atlayacağım…” diye tutturmuş!
Bu kez de Temel’i yatıştırmaya çalışan hostes, bir kez daha sormuş:
-“Hayırdır size ne oldu Temel Bey? diye sormuş ve temel de cevap vermiş:
-“Bu kadar o… çocuğunun içinde benim işim olamaz…”