Gazete sayfalarının ilk beş sayfasına göz gezdiriniz;
Genelde adli haberler vardır…
Kimi markete girer iki karton sigara kimi iki şişe viski çalar.
Kimisi ev açar eğer bulursa üç-beş yüz lira, bulamazsa değerli küçük eşya çalar…
Bakkaldan 20 tane ekmek çalanı da var tarladaki patatesi kamyona yükleyip gideni de…
Bunların bir çoğu yakalanır ve önce polise oradan mahkemeye havale olur…
Burada uyuşturucu satıcılarını bir yana koyarız ama hiçbir zaman baronlar değil de satanlar ve küçük rant elde edenler çıkar gazete sayfalarına…
Ben artık bu tür haberleri çok yadırgamıyorum;
Bunu meslek haline getirmiş olanlar var, ihtiyaçtan yapanlar var sonuçta hepsi suçlu ve neden yaptığından daha çok suçun büyüklüğü ve alacağı ceza gelir gündeme…
Oysa devlette öyle değildir bu durumlar!
Devlette çalışıp da suç işleyenler her nedendir bilinmez hep koruma alındadır, çünkü orada siyaset vardır, kalın enseli siyasetçiler çıkar ortaya!
Dayısı olanlar saklanır dayısı olmayanların iki eline kelepçe…
Bu kez Mağusa Tapu Dairesi çalkalanıyor;
7 tane sahte tapu var ortada ama olayın ortaya çıkarılıp isimlerin deşifre edilmesi gerekirken kimse duymasın öğrenmesin diye büyük bir hassasiyet gösteriliyor…
Ölen insanların adına çıkarılan 7 adet sahte imzalı tapu…
Bir çalışanın bilgisayar şifreleri kırılmış ve bir şekilde hayatta olmayan 7 kişinin adına sahte tapular çıkarılmış!
Konu, Tapu ve Kadastro Dairesi’nde oradan İçişleri Bakanlığı’nda ama olayın çok da basına yansımasın diye gösterilen özel bir hassasiyet…
Buyursun açıklasın ilgili makamlar;
Şeffaflık ve dürüst yönetimden bahsederler ya hep, açıklasınlar bu olayın arkasında hangi isimler var…
Bize iletilen isimler epey kelli felli insanların yakınları…
Doğrulasınlar ya da yalanlasınlar bu ihbarları!
Hangi yeni çalışanın bilgisayar şifleri kırılarak bilgilere girilmiş, bunu kim yapmış, hangi maksatla yapmış?
Devlet içindeki yolsuzlukları eğer devletin bir takım organları izole etmeye çalışır, yapanları da kanatları altına alırsa vay halimize!
Onun için ben hiç yadırgamam üç kuruşluk eşya çalan dışarıdaki işsiz insanları!
Suçu işler ve cezasını çeker, gerekirse hapislerde sürünür çünkü kanunlar onlara karşı çok acımasızdır…
Ama sırtınız kalın enseli birilerine dayalıysa adam öldürseniz bir şekilde sıyırırsınız bu işten…
Devletteki yolsuzluklar ya da girişimler aslında devletin de kendi içinde ne kadar aciz olduğunun bir göstergesi…
Çünkü devlette çalışıp da devleti koruyan kollayan çok az sayıda çalışan vardır…
Onlar da süreç içinde sistemin dışına itilir ve sessiz kalmak zorunda bırakılırlar…
Devleti söğüşleyenler ise her türlü siyasi gücü kullandıklarından, itibar sahibidirler, ne yaparlarsa yapsınlar bir bedel de ödemezler…
İçişleri Bakanı Sayın Teberrüken Uluçay,
Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürü Mehmet Esenel,
Lütfen size de ulaşan bilgileri kamuoyu ile paylaşınız!
 
 
“Kapitalist sistemde bu kadar!”
 
“Levent Bey; Ticaret odası üyesi iş adamlarımızın Hükümetlere karşı bir konuda ses çıkarmamalarının sebebi siyasilere karşı hadlerini aşmak istememeleri değil, kendi menfaatlerine zarar gelmesini istememeleridir.
Bürokratik tıkanıklıkları özel ahbaplık Ve/Veya seçim maddi destekleri ile aşmaktalar.
Ancak Vergi Beyanlarının Denetlenmemesi,
Vergi Ödememelerine rağmen İhale Katılımı dahil her türlü haktan sinsice yararlanmaları,
Asgari ücreti her daim kendi istekleri seviyesinde tutmaları,
Sözleşmesiz yerli ve yabancı işçi çalıştırmaları, sözleşmeli çalıştırdıklarını da kendi inisiyatiflerinde işten durdurabilmeleri,
İşçilerin Sendikalaşmasına müsaade etmemeleri,
Sigorta Sandığı Yatırımlarını Yatırmamalarına rağmen İşçileri çalıştırabilmeleri,
Her şeyden önemlisi de evlerindeki hizmetçi, bahçıvandan tutun iş yerlerine kadar istedikleri ülkelerden Yarı Asgari ücrete (Filipinli, Kırgız vs.) köle gibi vatandaş getirip kullanmaları,
Hele hele Gündemdeki VERGİ AFLARI menfaatleri var iken. Bu Sermaye sahibi Şahıslar Hükümetleri Uyandıracak, Karşısına Alacak eleştiriler veya mücadele yapabilirler mi.
Zaten Sistem Kapitalist Sistem, İktidarlar da Sermaye İktidarı. Onun için bunları mücadeleye çağırmak yerine, Özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Maliye Bakanlıklarını denetime çağırmakta fayda olacaktır…”
 
(M.Kemal TÜMKAN)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Rauf DENKTAŞ, merhum dedeniz ve Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın adını taşıyan üniversite için izinleri aldığınız ve önümüzdeki sene eğitim yılına başlayacağınızı duyduk. Hayırlı ve uğurlu olsun.
Sayın Özdil NAMİ, Sayıştay Başkanlığı çalışanlarından bir vatandaş aradı eşinizin müdür olabilmesi için devreye girdiğinizi iddia etti. Ben de ‘yok artık’ dedim. İyi mi ettim yoksa kötü mü bilemiyorum…
Sayın Mehmet BİCEN, Rum Çiftçiler Birliği’nin yemek davetinde görülmüşsünüz. Kimisi epey eleştirirken kimi de ‘ne var bunda’ diye tepki gösteriyor. Acaba bizim bilmediğimiz başka bir şeyler mi var?
Sayın Mustafa AKINCI, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türkiye ile söylemlerinize biraz daha dikkat ederseniz sizin menfaatinize olacaktır. Zira bu konuda hassasiyet sahibi olan çok sayıda seçmen var değil mi?
Sayın Talip ATALAY, ülke Mers salgını ile çalkalanırken sizden yine tek kelimelik bir açıklama çıkmadı. Hacıların bir çoğu panik içinde ve bu konuda kamuoyunu bilglendirmeniz isteniyor…
Sayın Mehmet HARMANCI, Dereboyu’nda Haskonut Apartmanları önündeki çöpler tam bir aydır toplanmıyor. Osman Vehbi Sokak kanalizasyon kokusundan geçilmiyor. Vatandaşlar epey tepkili bilesiniz…
Sayın Sibel SİBER, boş vakitlerinizde Kıbrıs sorunu konulu kitaplar okuduğunuzu öğrendik. İyi de yapıyorsunuz zira önümüzdeki aylarda televizyon programlarında size en fazla bu konuda soru gelecek…
Sayın Abbas SINAY, 100 bin TL talep eden mahkeme kağıdınız dün elime ulaştı. Ancak ne var ki geçen sene sahte rapor haberleri ile ilgili hiçbir dava yoluna gitmediniz. Bu o haberleri kabul ettiğiniz anlamındadır mı?  Hadi hayırlı bakalım!
Sayın Mustafa TOLGA, boş vakitlerinizde vatandaşın bürokrasi ile mücadelesinde etkin rol oynadığınızı duyduk. Devletin yapısını en iyi bilenlerdensiniz ama o eski devlet çalışanları yok artık değil mi?
Sayın Mehmet SEYİS, o kadar koşuşturma ve stresin sonunda yatağa düşmeniz kaçınılmaz sondu. Bundan böyle başta sigara ile vedalaşıp kendinize ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırmalısınız. Büyük geçmiş olsun.
Sayın Hayri ORÇAN, belediye binanız biraz geç oldu ama gerçekten de harika oldu. Umarız bölge halkı bundan nasibini alır ve sizden daha aktif ve etkin bir hizmet almaya başlar. Bir de kurban kestirmek lazım değil mi, göze gelmeyesiniz…
Sayın Suphi COŞKUN, Dipkarpaz’da TC kökenli vatandaşları her nedendir bilinmez ama bir türlü mutlu edemediniz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde intikam alacaklarını söyleyen çok sayıda partiliniz var, aman dikkat!
Sayın Zeki GÜRSEL, hafta bir fotoğraf çekmek için Güney’e gittiğiniz söyleniyor. Doğa fotoğrafları mı çekiyorsunuz yoksa sanat fotoğrafçılığı mı yapıyorsunuz. Umarız dostlarınızla bu güzellikleri paylaşırsınız…
Sayın Yudum MİŞON, piyango satıcılarından istediğiniz yeni evraklar onları çileden çıkardı. Onları hoş tutmakta yarar var zira parayı devlete kazandıran sadece onlar. Boykot kararı alırlarla yandığınız gündür…
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


Günün Fıkrası
 
 
Pazarlamacı

Elektrik süpürgesi satıcısı, bir apartman dairesinin kapısını çalmış, kapıyı açan bayana, 
- “Hanımefendi, bu elimde görmüş olduğunuz kovanın içinde at pisliği var!” demiş ve bu bir kova pisliği evin içine doğru savurarak döküvermiş. 
Sonra da 
- “Hanımefendi, elimdeki elektrik süpürgesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bu pisliği yiyeceğim..!” 
Kadın satıcıya şöyle bir bakmış 
- “Beyefendi, üstüne domates sosu da ister misiniz? 
Elektrikler kesik de...